İsrail ve Hamas arasında bundan bir yıl önce imzalanan ateşkesin sonrasını bölgeden izlenimler ve Oxfam’ın raporlarıyla değerlendiren Abunimah, İsrail’in tecridi ile Filistinlilerin toplumsal ve ekonomik olarak yaşadıklarını gözler önüne seriyor ve “ateşkes” kavramını bir kez daha sorgulamamızı sağlıyor – Sendika.Org Bir yıl önce, İsrail ve Hamas arasındaki bir ateşkes anlaşması, onlarcası çocuk, çoğunluğu sivil 174 […]
İsrail ve Hamas arasında bundan bir yıl önce imzalanan ateşkesin sonrasını bölgeden izlenimler ve Oxfam’ın raporlarıyla değerlendiren Abunimah, İsrail’in tecridi ile Filistinlilerin toplumsal ve ekonomik olarak yaşadıklarını gözler önüne seriyor ve “ateşkes” kavramını bir kez daha sorgulamamızı sağlıyor – Sendika.Org
Bir yıl önce, İsrail ve Hamas arasındaki bir ateşkes anlaşması, onlarcası çocuk, çoğunluğu sivil 174 Filistinliyi öldüren 8 günlük İsrail bombardımanına son verdi.
İsrail, Human Rights Watch tarafından “savaş suçu kanıtları” sayılan gerekçeler göstererek gazetecileri bile kasten öldürdü.
Dördü sivil, altı İsrailli de Filistinlilerin açtıkları ateş sonucu öldü.
Bazıları için “Sessiz”
Birleşik Krallık kalkınma ajansı Oxfam’ın bir raporuna göre, geçtiğimiz bir yıl “Gazze tarafından yapılan en düşük sayıda roket saldırısı ve Gazze’ye yapılan İsrail istilaları sonucu en az Filistinli ölümü ile son on yılın en sessiz dönemi” oldu.
Ama İsrailliler emsali görülmemiş bir “sessizlik” yaşarken, hayatın hiç olmadığı kadar kötü olduğu Gazze’de “ateşkes” terimi Filistinliler için tam bir isim hatası sayılabilir.
İbrahim Zayed adında kuzey Gazze’deki bir dükkan sahibinin Oxfam’a söyledikleri şöyle:
“Hayat bir yıl öncesine göre daha kötü. Biz sadece geçimimizi sağlamaya çalışıyoruz ama artık bu bile neredeyse imkansız. Elektrikler gün içinde çoğu zaman kesik ve yakıt o kadar pahalı ki, jeneratörü yalnız 30 dakikalığına açabiliyorum.”
Zayed, müşterilerinin sayısının yarıya indiğini görmüş ve dükkanı kapatmak zorunda kalmasından korkuyor.
“Kriz, hayatımızın her bölümünü etkiliyor. Geçen hafta kızımın göğsünde bir sorun vardı ve muayene olması gerekti” diyor Zayed.
“Açık bir sağlık merkezi bulmak için arabamla dolaştım ama her yer kapalıydı, çünkü elektrikleri yoktu. Açık bir yer bulabilmek için Gazze şehrinin merkezine kadar gitmek zorunda kaldık.”
Gazze “yaşanmaz” hale geliyor
Filistinli mültecilerle ilgilenen BM ajansı UNRWA’nın bu haftaki açıklamalarına göre, Gazze’ye yapılacak 20 inşaat projesinin 19’u, İsrail bölgeye inşa materyallerinin girmesine izin vermediği için durduruldu.
İsrail’in sıkılaştırılmış ambargosu ve Mısır’ın Haziran’daki askeri darbeyle başlayan Gazze sınırındaki sistematik tünel yıkımlarıyla, “Gazze süratli bir şekilde yaşanmaz hale geliyor” diye uyardı bu hafta UNRWA delegesi Genera Filippo Grandi.
Tüneller Filistinliler için İsrail kuşatmasından kurtulup, yiyecek, temel ihtiyaçlar, yakıt ve inşa malzemeleri getirebilecekleri bir yaşam hattı sağlıyordu.
“Sebepleri giderilmezse, daha önce olduğu gibi, Gazze’de yaşayan siviller ve güneyde yaşayan İsraillileri etkileyen çatışmaların büyümesi kaçınılmaz” dedi Grandi.
Olağanlaşan “ateşkes” ihlalleri
Oxfam’ın notlarına göre:
Ateşkes birçok olayda ihlal edildi. Geçen bir yılda, İsrail 19 defa hava saldırısı gerçekleştirdi ve 300 defa sınırdan ve denizden ateş açtı. Bu saldırılar, 7 ölüme ve en az 132 yaralanmaya sebep oldu. Filistinli gruplar İsrail topraklarına 140 ev yapımı roket ateşledi ama hiçbir ölüm ya da yaralanma olmadı.
Bazı siviller için güvenlik daha kötü bir hal aldı. 2013’te bugüne kadar, İsrail deniz kuvvetleri Gazzeli balıkçılara 150 defa ateş açtı – geçen iki yıla göre yüzde 40 oranında bir artış.
Bu rakamlar, şiddetin çok büyük oranda İsrailliler tarafından Filistinlilere karşı işlendiğine, Filistinlilerin yıl içindeki saldırıları herhangi bir ölüm ya da yaralanmayla sonuçlanmasa da, medyanın haberlerini orantısız bir şekilde silahlı Filistinlilerin hareketlerine ayırdığı gerçeğinin altını çiziyor.
Ekonomi harap
Ambargoyu kaldırıp yeniden yapılanmaya izin vereceğine, İsrail’in sıkı ablukası Gazze’de yaşayan Filistinlilerin hayatını yıkmaya devam ediyor. Oxfam’ın açıklamalarına göre, “Halkın yüzde 80’i uluslararası yardım alıyor, hanelerin yüzde 57’si besin yetersizliği içinde, ithalat yok denecek kadar az, birçok temel hizmet zor yürütülüyor, işsizlik yüzde 35’in üstünde ve artıyor.”
Oxfam’a göre, böylesi bir yoksulluk ve bağımlılık ancak “Erzakların Gazze’ye girişinin Kerem Shalon vasıtasıyla İsrail’in kontrolündeki tek geçişten yapılması sonucu olabilir. Bu erzakların miktarı, abluka öncesine göre yüzde 50 dolaylarında.”
İsrail, ithalattaki sınırlamalarının, Filistinlilerin askeri direniş için kullanabilecekleri mallara el koymak üzere tasarladıklarını –kanıt sunmaksızın– iddia etse de, ihracatı yasaklamalarının ne gibi bir açıklaması olabilir?
2013 yılı Ocak ayı boyunca, İsrail ihraç ürün taşıyan yalnızca 111 tırın Gazze’den çıkışına izin verdi. Bu rakam, 2011 ve 2012 yıllarındaki sayıların yarısından da az.
2007 yılındaki 6 bin tır sayısıyla karşılaştırıldığında, bu durum 2013 yılının ihracat açısından 2009’dan bu yana yaşanan en kötü yıl olacağını gösteriyor.
İsrail’in ihracat yasaklarının tek etkisi –ki bu bomba kullanmak kadar etkili– Gazze’nin her türlü kendine yeterliliğine zarar vermek ve nüfusunu daha da perişan hale getirmek.
Mısır’ın tüneller konusundaki baskısını takiben, İsrail’in kuşatmasının gerçek etkisi ortaya çıktı: Yakıt arzında yetersizlik yaşanırken, Gazze’nin büyük bir bölümünde günde 12-18 saat elektrik yok ve bu durum çocukları karanlıkta ders çalışmaya zorluyor.
Ve kanalizasyon pompaları işlevlerini yitirdikleri için, birçok bölgede çocuklar okullarına lağım suları arasında gidiyor.
Bir halkı tecrit etmek
İsrail ve Mısır birlikte, daha önce görülmemiş bir şekilde Gazze’deki 1,7 milyon insanın tecrit edilmesine sebep oldular.
Her ay 6 binden daha az sayıda insan, istila edilmiş Batı Şeria’ya, hastanelere ya da yurtdışına gitmek için gerekli, alınması zor vizelere ulaşabilmek için İsrail’le arasındaki Erez geçişini kullanabiliyor.
Bu sayı, Oxfam’ın açıklamalarında, 2000 yılında ayda yarım milyon insanın Erez geçişini kullanabilmesiyle kıyaslanıyor.
İsrail, Gazze sınırını kapatmaya çalışması nedeniyle, Mısır’ın Refah sınır kapısı çoğu Gazzelinin dış dünyaya çıkması için tek yol haline geldi.
Mısır’ın kronik kapatmaları tarafından zaten bir dert haline gelen Rafah sınır kapısını Haziran darbesinden beri kullananların sayısı ayda 20 binden 4 binin altına düştü.
Ablukayı kaldırın
“Ateşkes” ilanının bir yıl sonrasında, bu berbat durumla yüzleşen Grandi, ablukanın kaldırılması için isteklerini yeniledi:
Belki de, Gazze halkının güvenliğinin güçlendirilmesi, fiziksel kapatmalar, politik tecritler ve askeri müdahalelere kıyasla bölgenin istikrarı için daha iyi bir yoldur. Bunu sağlamak için, öncelikle, yasal olmayan İsrail ablukasının kaldırılması gerekir. Bu arada, Birleşmiş Milletler’in projelerine devam etmesine ve bu rahat verilmeyen nüfusa biraz daha istihdam sağlamasına izin verilmelidir.
Ancak bu sınırlı istekler bile, İsrail’in cezalandırıcı kuşatması, sözde uluslararası toplum tarafından “yeni normal” olarak kabul edildiği sürece karşılanmayacak gibi görünüyor.
Geçen yılın ironisi, Filistinlilere sürekli öğüt veriliyor olması: “Sizin direnişiniz yüzünden İsrail’in cezalandırma pratiklerine maruz kalıyorsunuz. Sesinizi çıkarmazsanız işlerin iyiye gittiğini göreceksiniz.”
Ama Gazze’deki Filistinliler hiç olmadıkları kadar kötü durumdayken, İsraillilerin bu hiç görülmemiş sessizliğin keyfini sürüyor olması gerçeği, bunun bir yalandan ibaret olduğu ve her zaman da öyle olacağını gösteriyor.
Filistinlilerin direnişi değil, İsrail’in cezasız kalması Gazze’deki felaketin devam etmesine neden oluyor.
[Electronicintifada’daki İngilizce orijinalinden Deniz Sesan tarafından Sendika.Org için çevrilmiştir.]
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.