Filipinlerin doğusunu 7 Kasım cumartesi günü tayfun vurdu. Uzmanlar, tayfunun hızının 235 km.ye ulaştığını bildirdiler. Binlerce kişinin ölmesine neden olan tayfunun adı: Haiyan Tayfunu. Filipinleri vuran tayfunun iki hafta öncesinde Hindistan’ın doğusunda karadaki hızı 240 km. ye varan Phailin kasırgası yaşandı. Kasırga, Hindistan’ın Bengal Körfezi’ndeki Odisha ve Andhra Pradesh eyaletinin doğasını alabora etti. Oralarda yaşayan […]
Filipinlerin doğusunu 7 Kasım cumartesi günü tayfun vurdu. Uzmanlar, tayfunun hızının 235 km.ye ulaştığını bildirdiler. Binlerce kişinin ölmesine neden olan tayfunun adı: Haiyan Tayfunu.
Filipinleri vuran tayfunun iki hafta öncesinde Hindistan’ın doğusunda karadaki hızı 240 km. ye varan Phailin kasırgası yaşandı. Kasırga, Hindistan’ın Bengal Körfezi’ndeki Odisha ve Andhra Pradesh eyaletinin doğasını alabora etti. Oralarda yaşayan 12 milyon insan kasırgadan olumsuz etkilendi, 46 kişi öldü. Dünyada yaşayan insanların dörtte biri Bengal Körfezi’nin çevreleyen ülkelerde yer alıyor. Körfez çevresinde yaşayanlar ve dünya bu nedenle endişeli. Somali ise şu günlerde sele teslim, gözyaşlarını içine akıtıyor.
Yaşanan felaketlerin nedeni iklim değişikliği, iklim değişikliğinin müsebbipleri ise sera gazı salınımına neden olan şirketler. Şirketler, felaketler sonrasında ekonomik zararları tabloya yansıtıyor. Kamuoyu ile paylaşıyor. Ardından timsah gözyaşlarını döküyorlar.
Kasırga ve tayfun bölgesindeki mağdurlar ise, kasap keçi hikayesinde olduğu gibi can derdinde; Hint Okyanusu’ndaki Maldivler, yerleşmek için satın alacak toprak arayışına dünden girmiş. Toprak alımı için, turizmden elde ettikleri gelirlerinden her yıl 1 milyar doları bir kenara koyarak para biriktirmeye başlamışlar.
Gezegenimizde geçmişte de benzer olaylar yaşanmıştı. Fakat geçmişte yaşanan her felaket arasında yüz yıl zaman aralığı vardı; 1870-1890 da meydana gelen iki El Nino milyonların ölümüne sebep olmuştu. Uzmanlar, son 10 yılda bu tropikal bölgede 18 milyon insanın kasırga ve tayfundan etkilendiğini aktarıyor. İklim değişikliğine bağlı olarak yaşanan bu olaylar şimdilerde daha sıklaştı; kendisini hep hatırda tutuyor, unutturmuyor.
Buna ne kadar aldırılmıyor olduğu da, tarife ve ifade etmeye gerek bırakmayacak şeffaflıkta orta yerde duruyor.
Bakın, kuraklıklar, tayfunlar, seller, hortumlar ve kasırgalarla adeta kıyamet provası yapıyor. Anlayana. Ders çıkarana.
Anlamayan ve ders çıkarmayanlar için Papua Yeni Gine, Samos, Maldivler, Tango, Marshall, Antiuga, Barbuda ve Niue Adaları gibi bir dizi adayı işaret parmağıyla gösteriyor. Haritadan sileceğinin sinyallerini veriyor. Her gün adalardakilere ölüm kalım medcezirini yaşatıyor.
İklim bilimciler, deniz seviyesinin 50 cm yükselmesi halinde Mısır’ın halkının yüzde 10’u, Bangladeş halkının yüzde 60’ı, Çin’de 70 milyon insanın sellere kapılabileceğini öngörüyor. Florida’nın ciddi zarar görebileceği belirtiliyor. İklim değişikliğinin müsebbipleri, sebeplerini ortadan kaldırmaya yanaşmıyor. Fren pedalı yerine gaz pedalına basıyor.
İklim değişikliği yalnızca sel, kasırga ve tayfuna sebep olmuyor, doğayı tahrip etmiyor, insanların ölümüne neden olmuyor. Kuraklığa da neden oluyor. Kuraklık ise açlığa ve kıtlığa yol açıyor. Ekolojiyi tahrip ediyor.
IPCC’nin geçen ay yayımlanan 5.İklim Değişikliği Raporu, iklim değişikliğinde en çok etkilenecek olan bölgelerden birisinin Akdeniz Bölgesi olduğu belirtildi. Yani Türkiye’de iklim değişikliğinden etkilenecek. Türkiye resmi devletinin ve halklarının iklim değişikliği için; ìbana dokunmayan yılan bin yaşasınî deme şansı bulunmuyor.
Çünkü sadece insanlar değil, dağdaki arı ve denizdeki balık arasındaki alanda yaşayan tüm canlı ve cansız varlıkların hepsi iklim değişikliğinin tehditti altında. Yönetenler de. İklim değişikliğinden muaf olan yok. İklim değişikliğini durdurmak için bir şey yapmalı! Çünkü iklim değişikliğinin nedenlerini ortadan kaldırmak için taşın altına elimizi sokma zamanı geçiyor. Biline.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.