Polonya’da geçtiğimiz hafta faşistler işgal evlerine saldırı düzenledi. Syrena ve Przychodnia İşgal Evleri Kolektifleri’nin kaleme aldığı protesto ve çağrı metnini yayımlıyoruz
Polonya’da geçtiğimiz hafta faşistler işgal evlerine saldırı düzenledi. Syrena ve Przychodnia İşgal Evleri Kolektifleri’nin kaleme aldığı protesto ve çağrı metnini yayımlıyoruz – Sendika.Org
Polonya’nın ulusal bağımsızlık günü 11 Kasım’da evlerimiz faşist milislerce canavarca bir saldırıya uğradı. Faşistler hazırlıklı gelmişlerdi: Ellerinde tokmaklar, kablo kesiciler ve sopalar vardı, bahçemizin kilidini kırdılar, kapılarımızı zorladılar, pencerelerimizi zorladılar, iki arabayı ateşe verdiler ve yoldaşlarımızı yaraladılar.
Bu saldırı, kendiliğinden gelişen türden bir saldırı değildi. Dahası, polis işbirliğiyle yürütülmüş bir saldırıydı. Polis her ne kadar işgal evlerimizin çevresini sarmışsa da, sadece 30 dakika boyunca durdu ve ancak faşist milislerin ellerinde bize fırlatabilecekleri bir şey kalmadığında araya girdi. Bu saldırının eş zamanlı olarak sokakta “ulusal bağımsızlık yürüyüşü”nü gerçekleştiren göstericileri örgütleyenler tarafından yapıldığı da aşikar.
Kimdir bunlar? Birleşerek Milliyetçi Hareket’i kuran ONR (radikal milliyetçiler) ile MW (Saf Leh Gençlik). Yapılan yürüyüşün özel güvenliği ya da “Bağımsızlık Muhafızı”, mankafa bir milisi üzerimize saldı ve ardından daha önce de yaptığı gibi saldırganı yürüyüş yapan kalabalığın arasına gizledi. ONR ve MW saflarında slogan atan ve yürüyen herkes yapılan saldırılardan bir bir sorumludur.
Bu kirli taarruza karşın bizler yarım saat boyunca kendimizi ve evlerimizi etkin biçimde savunduk. Saldırganlara umdukları kendilerini tatmin şansını vermedik. Yetkililerin bizlere destek olmayacağını önceden bildiğimiz için bütün araçlarımızla topyekûn direndik.
“Hazır olun!” – Bizimle birlikte yaşayan göçmen dostlarımızdan sıklıkla duyardık. Onlar geçtiğimiz yıl Bialystok’ta evleri ateşe verildiğinde milliyetçi şiddeti zaten tecrübe etmişlerdi. Bu saldırılar polisin, savcının ve yerel idarecilerin gözleri önünde yaşanmıştı.
“Hazır olun!” – Syrena’da her Salı Barınma Hakkı Hukuk Bürosu faaliyeti yürüten işgal evi sakinleri bizi sık sık uyarıyordu. Bu dostlar, Jolanta Brzeska’nın kurucularından olduğu Varşova İşgal Evleri Derneği’nin bir parçasıdırlar. Brzeska pusuya düşürüldü, saldırıya uğradı ve sonunda diri diri yakıldı.
“Hazır olun!” – İşçi İnisiyatifi üyesi işçiler ve sendikalar bizi sıklıkla, işçilere karşı yapılan saldırıların yetkililerin tam onayıyla gerçekleştiğine ilişkin uyarıyorlardı!
Bizler hazırdık çünkü faşistlerin niyetinin bizleri yok etmek olduğunu biliyorduk. Hazırdık çünkü aynı zamanda biz sömürülenler, sınır dışı edilenler, evlerinden atılanlar ya da onların sözleriyle ucubeler, çapulcular, gayrimeşrular zaten uzun zamandır kendimizi savunur haldeydik. Neden?
Faşistler evsizlere saldırır. Ancak bu insanları sokağa atan ya da plastik konteynırlarda yaşamaya zorlayanlar yetkililerdir. Faşistler göçmen ailelere saldırır ancak bu insanları marjinalleştiren, yasadışılaştıran, tutukevleri inşa eden ve toplu sınır dışıları organize eden, yetkililerdir. Faşistler “zencileri” katleder, camileri yakar ve Yahudi mezarlıklarını tahrip eder ancak Irak ve Afganistan’a düşen bombaları finanse eden yetkililerdir. Bu sistemde faşist milisler yetkililer neye izin verirse onları yaparlar.
Göçmenlere, kiracılara, işçilere ve işgal evi sakinlerine dönük fiziksel saldırılar, bir tek henüz yasalarda yazmayan biçimde sistemin fiili bir parçası haline geldi. Bizim gündelik mücadelelerimiz de bu baskıcı sistemi değiştirmeyi hedefliyor: Zorla evden çıkarmaları engelliyoruz, işçilerin grevlerine katılıyoruz, göçmenlerin açlık grevlerine destek veriyoruz, savaşı protesto ediyoruz, özelleştirmeye ve şirketlerin sondaj projelerine karşı savaşıyoruz. Bariyerleri yıkıyoruz ve bariyerlerin yerine bahçeler kurup dışlanmanın olmadığı topluluklar kuruyoruz.
Medya bu saldırıları “aşırı uçlar arasındaki kavga” olarak gösterdiğinde, baskıcıların çıkarına hareket etmiş oluyor. Bütün bunların ötesinde medya gerçek aşırı uçları gizlemek için bir sis bulutu yaratıyor: Bu ülkede hayatta kalmaya çabalayan yüzde 99 ile bizi acımasızca sömüren yetkililer arasındaki fark da bu.
Hiçbir şey için yetkililere başvuracak değiliz; ne daha iyi ekipmanlar ne de polislere insan hakları eğitimi verilmesi için, ne sokaklarda daha fazla kamera ne de bir şeyi yasallaştırıp diğerini yasadışı ilan etmesi için onlardan bir beklentimiz yok. Milliyetçi gösterileri yasaklamak, yetkililer açısından baskıcı zihniyetin elinin biraz daha güçlenmesi demektir. Yetkililer sokaklarda yüzünü kapatmayı yasadışı ilan edeceklerine kendi maskelerini indirsinler: Yoksulluğun nedenlerinin önüne geçmek yerine neden yoksulluk yarattıklarını maskelerini indirip de yanıtlasınlar!
Bu çağrımız bütün insanlaradır: Hazır olun çünkü evlerimize dönük saldırı ne ilktir ne de son olacak: Sizin kapınıza da gelecekler! Tarih bize uysal olmayı yasaklıyor, üzerinize boca ettikleri korkuya izin vermeyin, çok geç olmasını beklemeyin, SOKAKLARA ÇIKIN, BIRAKIN ÖFKENİZ DUYULSUN!
Syrena ve Przychodnia İşgal Evleri Kolektifleri
13 Kasım 2013 / Varşova-Polonya
[Libcom.org’taki İngilizce orijinalinden Sendika.org tarafından çevrilmiştir]
http://libcom.org/news/attack-squats-warsaw-during-nationalist-demonstration-15112013
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.