‘Teşbihte hata olmaz’ derler ama oluyor işte. Ertuğrul Özkök geçen hafta hükümetin dış politikasını (Kürt politikasını da) ‘jonglör tipi’ diye tanımlamış. Duyuları çok gelişkin, becerikli insanların yapabildiği bir iştir jonglörlük. Yani üç beş topu, halka ve/veya lobutu bin bir şekle girerek atar tutar da, yere düşürmez. Mesela üç lobutun biri yüzünde patlamaz her gösteride! Kırık, yamuk malzeme […]
‘Teşbihte hata olmaz’ derler ama oluyor işte. Ertuğrul Özkök geçen hafta hükümetin dış politikasını (Kürt politikasını da) ‘jonglör tipi’ diye tanımlamış. Duyuları çok gelişkin, becerikli insanların yapabildiği bir iştir jonglörlük. Yani üç beş topu, halka ve/veya lobutu bin bir şekle girerek atar tutar da, yere düşürmez. Mesela üç lobutun biri yüzünde patlamaz her gösteride! Kırık, yamuk malzeme kullanmaz. Gözü iyi görür; kulağı sağlamdır, zira bir denge organıdır aynı zamanda; gösterisi beğenildiğinde alkışı, olur da kötü performans sergilerse yuhalamaları hemen seçer. Her gösterisini onlarca kez prova eder!
Şimdi bu hükümetin dış politikasını yürütenlere, onları onaylamak dışında zerre fikir geliştirebilen think-tank kuruluşlarına, ‘insani yardım’ ayağını üstlenen kuruluşlara bakınca, bir tane ‘jonglör’ var mı Allahaşkına?
Özkök’ün hesabıyla bakarsak ‘baş jonglör’ Dışişleri Bakanımız olacak! Alın size son ABD ziyaretinden örnek. Mevzu, Türkiye füze savunma sistemi ihalesini Çin’e veriyor diye NATO’nun iki aydır yakamıza yapışması… Davutoğlu, Amerikalı mevkidaşı John Kerry ile teması için diyor ki, “Füze savunma sistemiyle ilgili konuları yemekte konuştuk. Herhangi bir rahatsızlık ifadesi şeklinde değil kesinlikle”. Hemen sonra ABD Dışişleri Sözcüsü Jen Psaki’yi işitiyoruz; Kerry’ye atfen: “Konuyla ilgili kaygılarını ve NATO sistemiyle uyumlu bir sistemi tedarik etmenin önemini tekrarladı. Türkiye’ye uzun süredir ifade ettiğimiz kaygılardır.” NATO ve ABD’den ‘sistemimizde virüs görmek istemeyiz’ çıkışları, ‘ihanet’ nidaları kulağımızda çınlarken, lobut ne yana düşer? Hadi amaç Batılılara ‘fiyat kırdırıp teknoloji paylaşımına zorlamak’ olsun, elini göstere göstere yapılan blöf ne kadar tutar!
Ya bürokratı? Berlin’e 12 bin dolara atanan, yabancı dil bilmediği için yanına altı bin dolara tercüman tutulan basın müşaviriyle hangi ‘jonglörlük’! Ağzından ‘Have are you’ çıkabiliyor… Yahut kimilerinin ‘monşer’ diyerek küçümsediği(!) emektar eski Büyükelçi ve CHP vekili Osman Korutürk, bakanlığa meslek dışı atamanın istisnai olmaktan çıkarılması sonrası alınan 102 diplomattan 70’inin yabancı dil bilmediği duyumunu aktarıyor! Rivayet o ki, doğruca ODTÜ’ye yabancı dil eğitimine yollanmışlar. Korutürk’ün sorusuna verilen yanıtta bunların daha ‘eğitilecekleri’ var da, ‘yabancı dil bilip bilmedikleri’ pek anlaşılmıyor.
Think-tank kuruluşlarının ‘think’i uyduruk verilerle destek manzumeleri düzmek. Olabilirlikleri değil, hayallerini ‘paper’lara dökmek. ‘Paper’ları (‘Have are you’ diyen zat okuyorsa söyleyelim, ‘peypır’ diye okunur! Biberle karıştırılmasın, diplomatik lisanda ‘rapor’ demek) muhteşem, hiçbir analiz ve öngörü tutmuyor. Misal, Suriye dendi mi ‘nüfusun çoğunluğu Sünni, öyleyse kısa sürede Esad devrilir, istikrar sağlanır’ düzeyinde analizler… Tüm zamanların en ‘karavanası’.
Peki, ‘jonglör’ dış politikanın ‘insani’ ayağı? Yardım kuruluşları ambulansla silah taşımıyorsa eğer, ‘El Kaidecilere’ iftar veriyor. Elin CNN’cisi gidip o diyardaki Suriyelilerin El Kaidecilerden nasıl yaka silktiğini haberleştiriyor. Sonra rivayet o ki bolca ‘istihbarat’ sağlıyor kimileri. Şöyle ki, kimi seviyorlarsa o güçlü! Gelsin “Şam’da namaz kılarız” beyanları…
Gazeteci büyüğüm sayılır fakat madem teşbih yapacağız, Ertuğrul Özkök kusuruma bakmasın. ‘Stratejik derinlik’ bir iki santim olunca, ‘sıfır sorun’dan yüzlerce sorun doğunca, ‘jonglör tipi dış politika’ diyerek ‘jonglörlük mesleğine’ hakaret etmiş oluruz. Misal ‘halisünatif derinlik’ daha münasip olur. Lütfen Başbakan’dan feyiz alıp, “Ulan hangi derinlik!” demeyin…
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.