Hindistan’dan “Lal Salaam”[1] Myrdal, Hindistan Komünist Partisi’nin (Maoist) siyasi sorumlularının kendilerini 1940’ların, 1950’lerin Fransa’sındaki, Doğu Avrupa’sındaki ve Sovyetler’indeki komünist parti yetkililerinden daha yetkin kılan özgün önermelere haiz olduklarını belirtir Jan Myrdal tarafından kaleme alınan, geçtiğimiz günlerde Patika Kitap tarafından yayımlanan Hindistan Üzerinde Kızıl Yıldız, sadece Dandakaraya ormanlarında geçen bir on altı günün güncesi değil. İsveçli […]
Hindistan’dan “Lal Salaam”[1]
Myrdal, Hindistan Komünist Partisi’nin (Maoist) siyasi sorumlularının kendilerini 1940’ların, 1950’lerin Fransa’sındaki, Doğu Avrupa’sındaki ve Sovyetler’indeki komünist parti yetkililerinden daha yetkin kılan özgün önermelere haiz olduklarını belirtir
Jan Myrdal tarafından kaleme alınan, geçtiğimiz günlerde Patika Kitap tarafından yayımlanan Hindistan Üzerinde Kızıl Yıldız, sadece Dandakaraya ormanlarında geçen bir on altı günün güncesi değil. İsveçli sosyalist yazarın sekseni aşkın yaşında yaptığı bu yolculuğun sonuncunda izlenimlerini, gözlemlerini, düşünce ve çıkarımlarını aktardığı kitabın kendisi başlı başına bir deneyim.
Myrdal, kendisini yolculuğa hazırlarken Hindistan’ın tarihsel-siyasal sürecine ilişkin bilgi sağlayarak adeta okuyucuyu da yolculuğa çıkarır. Yazar, “2009’un son günü” Hindistan Komünist Partisi (Maoist) tarafından davet edilişinin hemen ardından kampa gidiş sürecini, kampta geçirdiği geceleri, kılavuzluk eden gerillaları anlatmaya koyulur. Ancak Myrdal’ın Hindistan’a gidişi ilk değildir; daha önce 1957 yılında gitmiş, hatta burada birkaç sene yaşamıştır. Ülkenin antik sanatlarını ve siyasi gelişmelerini de yakından takip eden, hakkında makaleler yazan Myrdal; Delhi Halkın Demokratik Haklar Birliği üyesi ve Mumbai’deki Economical and Political Weekly dergisi yazarı Gautam Navlakha ile birlikte çıkacaktır bu son yolculuğa. Hindistan Komünist Partisi’nin (Maoist) Genel Sekreteri, siyasi bürosu ve üst düzey komutanları ile görüşeceği on altı gün geçirecektir.
Yazar için 1967 senesinde Naksalbari köyünde başlatılan silahlı ayaklanmadan bu yana süren bir savaşın yalınkat gerçekliğini yazabilmek önemlidir. Bilinmektedir ki, seçkinci tarih yazıcılığın ideolojiyle örttüğü, saklı kıldığı hakikatin dillendirilmesi gerekir. Dandakaranya’da verilen mücadeleye dair Myrdal dışında üç ayrı çalışma -Satnam, Arundhati Roy ve Gautam Navlakha tarafından- daha yayımlanır. Diğerlerinin Myrdal’ın kitabından tek farkı; diğer metinlerin Hindistanlı yazarlar tarafından kaleme alınmış olmasıdır. Tarih yazıcılığı kadar Marx’ın Hindistan üzerindeki değerlendirmelerini de tartıştıran yazar, gerilla bölgelerinde özgün, alternatif politika üretimlerini ve mücadele pratiklerini aktarır.
Jan Myrdal, dünya tarihinde tarihsel başarıların ve yenilgilerin kendisinde bıraktığı entelektüel ve siyasi izlerin peşinde Kızıl Koridor’u yorumlar. Yazar, baskın gücün, siyasi erkin belirlediği tarih yazımı kadar, araştırma ve gözlemdeki “nesnellik” tartışmalarına da şüpheyle yaklaşır. “Tarafsız gözlemci” diye bir tanımlamanın olamayacağına yönelik görüşü, onun yazma eylemini de devrimcileştirir. Hatta gerilla bölgesinden ayrılırken kendisine “yoldaş” diye hitap edilmesinden memnun ve gururludur.
Dünya yoksullarının üçte birinin Hindistan’da yaşadığı, Hint toplumunun en yoğun baskılanan kesiminin, kast sisteminin en alt kademesinde bulunan “dokunulmazlar”ın (bir diğer adıyla Dalit’lerin) Adivasi adıyla bilinen kabile toplulukları ile birlikte Hindistan nüfusunun dörtte birini oluşturduğu gerçeği, pek tabii “tarafsız gözlemci” olmaktan daha fazla bir şeyler yapmak gerektiğini de gözler önüne serer. Kast çatışmalarının kendisinin sınıfsallığını bundan daha anlaşılır kılacak bir deneyimleme olmasa gerek. İktisadi açıdan topraksız olan bu köylüleri, “kast”ın feodal, geleneksel niteliğiyle değerlendirmek temel, özcü bir indirgemecilik taşır. Bu anlamda Dandakaranya’daki silahlı mücadele, uzak bir ülkedeki yerel bir çatışma değil; sömürgeci ve kapitalist güçlerin dünya çapında yürütmekte olduğu “savaş”ın bir başka cephesidir.
Myrdal, Bağımsız Hindistan Devleti’nin resmi söylemlerde, kürsü konuşmalarında, uluslararası basın deklarasyonlarında devletin başlı başına yoksullukla mücadele etmekte olduğunu tekrarladığına işaret eder. Öyle ki, 1947’den beri hükümet yetkililerinin “gıda yetmezliği ulusal utancımızdır” minvalindeki tüm söylemleri, Hindistan toplumunun en alt tabakasında derin bir sefalet içinde yaşayan Dalitlerin ve Adivasilerin koşullarını değiştirmez. Hükümet temsilcilerinin, hâkim sınıfların bölge halkına karşı verdiği savaş, ülkenin doğal zenginlikleri üzerinde oluşturulacak tekellerin kar güvencesini sağlama almak içindir. Bu anlamda Naksalitlerin maden ve çelik şirketleriyle çatışmasının, uzun soluklu yatırım güvencesini zedelediği, bir dolu hükümet yetkilisi tarafından dillendirilir. Naksalitlerin, “geniş bir birleşik cephe” inşa etmeye çalışırken bir yanda da “devrimci bir demokrasi” için uzun soluklu bir halk savaşı yürütmesinin temel esprisi, “toprağı ekenlerin, ektikleri ekmeğin yokluğunda sefalet yaşamamaları”dır.
Bir başka açıdan Hindistan’ın kültürel öğelerinin özgünlüğüyle belirlenecek bir politik hat, “halkın iradesi”nin etkin kılındığı mücadele deneyimlerinde görünür olur. Köylülerle birlikte alınan kararlar, Halk Kurtuluş Gerilla Ordusu için de özgün, öğretici ve dönüştürücü bir politik süreci işletir. Myrdal, Hindistan Komünist Partisi’nin (Maoist) siyasi sorumlularının kendilerini 1940’ların, 1950’lerin Fransa’sındaki, Doğu Avrupa’sındaki ve Sovyetler’indeki komünist parti yetkililerinden daha yetkin kılan özgün önermelere haiz olduklarını belirtir. Geleneksel silahlar kadar modern silahların da kullanıldığı bir gerilla savaşının verildiği akılda tutulmalıdır. Bu anlamda “yoksullukla mücadeleden” ziyade “yoksullara karşı mücadele veren” polisin, devlet destekli “Salwa Judum” gibi paramiliter güçlerin, Yeşil Av Operasyonu’nda başı çeken Kobra Komando Tugayları birliklerinin saldırılarına karşı yürüttükleri mücadelenin zorlukları, bir kitabın sınırlarını zorlasa da daha adil bir dünyanın umuduna pek tabii sınır çizilemiyor. Öyleyse Avrupa merceğinden “üçüncü dünya”lı olan kendi coğrafyamızdan; Hindistan’dan aktarılan mücadele deneyimine, Adivasi kadınlara, Telugu lisanıyla gerillalara karşı savaşan yoksul askerlere çağrı yapan Halk Kurtuluş Gerilla Ordusu’na “lal saalam” ederiz.
[1] Kızıl selamlar.
Jan Myrdal, Hindistan Üzerinde Kızıl Yıldız, İstanbul: Patika Kitap, 2013.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.