90. yılındayız cumhuriyetin. Nice kuşaklardır ezenlerin, sömürenlerin, patronların egemenliği sürmekte bu sızılı topraklar, bu güpgüzel halklar üzerinde. Atatürk’e güzellemeler dizmek daha iyi, daha güvenli bir yaşam vaat etmiyor maden emekçilerine. Tersanelerde, izbe konfeksiyon atölyelerinde, marka değeri herkesçe bilinen otomobillerin, gıda ürünlerinin üretildiği fabrikalarda kölelik koşullarında emek veren, sakat kalan, canından olan, koşullarına en küçük bir […]
90. yılındayız cumhuriyetin. Nice kuşaklardır ezenlerin, sömürenlerin, patronların egemenliği sürmekte bu sızılı topraklar, bu güpgüzel halklar üzerinde.
Atatürk’e güzellemeler dizmek daha iyi, daha güvenli bir yaşam vaat etmiyor maden emekçilerine.
Tersanelerde, izbe konfeksiyon atölyelerinde, marka değeri herkesçe bilinen otomobillerin, gıda ürünlerinin üretildiği fabrikalarda kölelik koşullarında emek veren, sakat kalan, canından olan, koşullarına en küçük bir itirazda işsiz kalan emekçileri mutlu etmiyor cumhuriyet.
Emekçilerin sendikalaşmasını tehdit olarak algılayan patronların bayramı mıdır 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı; milyonlarca kredi kartı mağduru yaratan bankacıların bayramı mı?
Sermayeyle, burjuva sınıfıyla yoldaş olan hükümetlerin, siyasetçilerin, medyanın yere göğe sığdıramadığı bir rejim mi olmalıdır cumhuriyet; militarizme kul köle olanların, kendinden olmayanı ötekileştirenlerin, tek tipçi, gerici, cinsiyetçi eğitim sisteminde eriyip de çoğulculuğu, özgürlükleri, sulhu nefret diliyle yorumlayanların rejimi mi olmalıdır?
500. haftasına yaklaşıyor Cumartesi Anneleri’nin sızılı eylemleri; o anneler ki yavrularının yaşamlarından, ölümlerinden geçmişler de talep ettikleri kemikler yalnızca.
Roboski’nin sorumluları neredeyse iki yıldır yargılanmadı; hala yalnız Roboski, hala bedeller ödetile ödetile kanayan bir derin yara.
Van’da, konteynerlerde yaşam mücadelesi veren depremzede bir halk var; seslerini duyurmak için açlık grevindeler de ne Mustafa Kemal`in Askerlerinin umurunda bu acı, ne de palalı, tomalı, tarikatçı demokrasi havarilerinin.
İşçi ölümleri demeyelim, işçi cinayetlerinde yüzlerce ülke içinde ilk sıralardayız; en çok talan edilen doğa ülkemizin sınırlarına dahil olan nehirler, ormanlar, yaylalar…
Kadınlar, LGBT’ler güvencesiz iş alanlarında emek vermekteler, güvencesiz bir ömürde solup gitmekteler.
Aleviler, Kürtler, azınlıklar asimile oldukları oranda kabul görmekteler; Türk, Sünni, erkek egemen sisteme biat ettikleri oranda çalışabilmekte, yaşayabilmekte, ecelleriyle ölmelerine izin verilmekte.
Hasta mahpusların bir an önce ölmesi için elinden geleni ardına koymamakta sistem; KCK ve Gezi Direnişi eylemleri gerekçe gösterilerek nice canlarımız mahpushanelerde.
Kentsel dönüşüm alanlarından yoksul halklar sürülüp yerlerine burjuva kesimin ikamet edeceği yaşam alanları, AVM projeleri sürüp gitmekte son sürat.
Mayınlıdır topraklarımız, kan revan içindedir hala ve duvarlar örülmektedir bir de bunun üzerine; savaş tezkerelerine onay vermektedir düzen partileri AKP, CHP, MHP.
29 Ekimler ayrımcılıklara, sömürülere, talanlara karşı bir olup mücadele edeceğimiz 365 günden biri olmalıdır. Cumhuriyet bizim, emekçilerin, cümle halkların rejimi olduğunda öyle bir kutlama, öyle bir şenlik yaparız ki, hiçbir resmi söylem, hiçbir resmi tören erişemez bizim huzurumuza.
Biz 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını çoğul bir coşkuyla, hiç kimsenin askeri olmadan, hiç kimseye biat etmeden, hiç kimseye methiyeler dizmeden, emekçilerin, kadınların, cümle halkların, cümle ötekileştirilenlerin mutluluğunda, özgürlüğünde kutlamak isteriz.
Cumhuriyet ezenlerin ve ezenlere biat edenlerin, dayatmaları tutkuyla benimseyenlerin değil, ezilenlerin, direnenlerin, halkların rejimi olmalıdır. Öyle bir rejimde bize her gün bayram olacaktır zaten!
Sulha, özgürlüğe, can ve emek birliğine erişeceğimiz günlere özlemle; kalın sağlıcakla, emekle, direnişle!
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.