Türkiye’de kadınlar ikiye ayrılır oldu: kadınlar ve başörtülü kadınlar. Eşzamanlı olarak ikinci gruptaki kadınlara bir dokunulmazlık ve kutsallık atfedilmeye başlandı. Başörtülü kadınlara herhangi bir nedenden gösterilen tepki, başındaki örtü üzerinden değerlendiriliyor ve medyada “başörtülü kadına” saldırı olarak lanse ediliyor. Yani artık o yalnızca bir kadın olmanın ötesine geçerek, kadın olmanın çok ötesinde bir anlam kazandı: başörtülü […]
Türkiye’de kadınlar ikiye ayrılır oldu: kadınlar ve başörtülü kadınlar. Eşzamanlı olarak ikinci gruptaki kadınlara bir dokunulmazlık ve kutsallık atfedilmeye başlandı. Başörtülü kadınlara herhangi bir nedenden gösterilen tepki, başındaki örtü üzerinden değerlendiriliyor ve medyada “başörtülü kadına” saldırı olarak lanse ediliyor. Yani artık o yalnızca bir kadın olmanın ötesine geçerek, kadın olmanın çok ötesinde bir anlam kazandı: başörtülü kadın! Bu gizemli iki sözcük birbirlerine o kadar bağlı ki, bu iki sözcüğün başındaki “başörtülü” sözcüğü çıkarılsa, ikinci sözcük olan “kadın” ayrı bir türe dönüşecek.
Bunun son örneğini ODTÜ’de gördük. Bir grup öğrenci, bir kısmı “başörtülü” kadın olan, diğer bir gruba tepki gösteriyor ve ODTÜ’de kendilerini görmek istemediklerini belirterek kovmaya çalışıyorlar. Medya ise yine görevini yaptı: ODTÜ’de başörtülü öğrencilere saldırı! Başbakanın da içinde olduğu pek çok siyasetçi de kervana katıldı ve sırf başörtülü oldukları gerekçesiyle saldırıya uğrayan ve eğitim hakları engellenmeye çalışılan “başörtülü öğrencilere” sahip çıkarak “faşist” ODTÜ’lüleri kınıyorlar. Hatta başbakan olayı bir adım daha ileriye taşıyarak, bu olayı üniversitelere polis sokmak için bir şans olarak gördü. ODTÜ öğrencilerinin tepki gösterdikleri grup içerisinde erkekler de var, fakat onlar bu aşamada önemsizler ve öyle sanıyorum ki önemsiz olmalarının tek nedeni başörtüleri olmaması. Zavallılar kimsenin umurunda değil! Oysaki videoda açıkça görülüyor ki tepki görenlerin arasında bir de orta yaşlı abimiz var, ODTÜ’lü “faşistler” onu da ODTÜ’de görmek istemediklerini söylüyorlar. Amma ve lakin abimizin başı örtülü değil, üstelik saçı dahi yok! Ee malum ODTÜ’lü “faşist”ler saçsız abilere saldırıyorlar diye manşet hiç de duygulara hitap edecek, yürekleri yaralayacak bir durum değil!
İşin gerçeği, olayı ilk olarak “ODTÜ’de başörtülü öğrencilerin istenmediği” şeklinde duyduğumda, ben de bir ODTÜ mezunu olarak, oldukça şaşırdım. ODTÜ’de başörtülü bir insanın, sırf başörtülü olduğu için tepki görmesinin olanaksızlığı, ODTÜ havası solumuş herkesin malumudur. ODTÜ’de okumuş ve olayı detaylı şekilde incelememiş kişilerde de gördüğüm tepkiler benzer şekildeydi: ODTÜ’de olmayacak şey!
Söz konusu olay çekilen video sayesinde bizlere kadar ulaşmış olsa da hala bir belirsizlik vardı: Videodaki görüntülerin öncesinde ne olmuştu? Videodaki başörtülü kadınlar ve saçsız abimiz kimdi ve neden tepkiye maruz kalıyordu? Çok geçmeden öğrenci gruplarından ve görgü tanıklarından çeşitli açıklamalar gelmeye başladı. Olayın aslı, videodan da anlaşıldığı üzere, öğrenciler kadınların başörtüsüne değil, cemaat örgütlenmesine karşıydı. Tepki gösteren öğrencilerin ellerindeki pankartlar da bunu kanıtlıyordu. Pankartlarda ODTÜ’de başörtülü, dindar vs. öğrenci istemiyoruz diye bir şey değil; cemaat istemiyoruz yazıyordu. Öğrencilerin açıklamalarından anlaşıldığı kadarıyla videoda tepki gören kadınlar (özellikle başörtülü demiyorum!) ve erkekler, kayıt günleri nedeniyle, ODTÜ’ye yeni kayıt olmak için gelen öğrencileri cemaat yurtlarına çekmeye uğraşan cemaat mensuplarıymış. Üstelik yine öğrencilerin belirttiğine göre, yeni öğrencileri kendi yurtlarına çekebilmek adına, ODTÜ yurtlarının “fuhuş yuvası” olduğunu dahi söylemektelermiş. Ben öğrencilerin yalancısıyım! Velev ki öğrencilerin söylediği “fuhuş yuvası” hikâyesi yalan olsun, yine de medyanın yaptığı affedilebilir mi?
Medyanın yansıtmasının aksine orada tepki gören kadınlar başörtülü oldukları için tepki görmüyorlar; aksine siyasal bir taraf olarak algılandıkları için diğer bir siyasal taraftan tepki görüyorlar. Başörtülü olmaları onları herhangi bir tepkiden azade kılar mı? Her şeyi bir kenara bırakırsak, başörtülü kadınların böyle kategorize edilmesi ve ayağı taşa takılsa, “başörtülü kadının ayağına taş müdahale etti” diye yaygara koparılması, bir nevi onları toplumun diğer bireylerinden ayrı konumlanmasına, bir başka deyişle Kemalistlerin yaptıkları iddia edilen başörtülü kadınların toplumdan ayrıştırılmasına hizmet etmiş olmuyor mu?
Lafı uzatmadan sadede gelmek en iyisi. ODTÜ’de yaşanan doğrudan doğruya siyasal bir güç çatışmasından ibarettir. Cemaatin veya siyasal bir güç haline gelmiş dini bir yapının ODTÜ’de örgütlenmesine tepki gösteren bir grup ODTÜ öğrencisi, tepkisini dini gerekçelerle değil; siyasal gerekçelerle göstermişlerdir ve eğer bu konunun haklılığı veya haksızlığı tartışılacaksa, tartışılması gereken nokta tam da burasıdır. Yani artık sıradanlaşmış olsa da halk nezdinde hala duygusal bir karşılığı olan başörtüsü üzerinden dini istismar edecek şekilde yapılacak tartışma değildir. Medyanın ve birtakım siyasi aktörün bu tutumunun, olayın hemen ertesi günü, ODTÜ’den geçirilmek istenen yola tepki gösteren öğrencilere polis müdahalesi ile bir ilgisi olup olmadığı bir başka deyişle bu müdahalenin meşru zeminini oluşturmak amacıyla, medyanın bilinçli bir şekilde veya yanıltılması sonucu yaptığı haberlerle, halk nezdinde ODTÜ öğrencisinin itibarsızlaştırmasının amaçlanıp amaçlanmadığı ayrıca tartışılabilecek bir konudur.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.