Rusya’yla Amerika anlaştı, Suriye’ye saldırı yok. Amerika diyor ki: “Kardeşim Esad. Sana vaktiyle verdiğim kimyasalları efendi gibi ver, sen gene işine bak. Çünkü sen bu silahları koruyamayabilirsin, ya ötekilerin eline geçer de bize dönerse?” Esad “olur şeker abim” dedi. İş bitti. Bizimki bağırıyor: “İnsan öldüren her şey silahtır! Kimyasal olup olmaması neyi değiştirir! Esed 140 […]
Rusya’yla Amerika anlaştı, Suriye’ye saldırı yok.
Amerika diyor ki:
“Kardeşim Esad. Sana vaktiyle verdiğim kimyasalları efendi gibi ver, sen gene işine bak. Çünkü sen bu silahları koruyamayabilirsin, ya ötekilerin eline geçer de bize dönerse?”
Esad “olur şeker abim” dedi. İş bitti.
Bizimki bağırıyor:
“İnsan öldüren her şey silahtır! Kimyasal olup olmaması neyi değiştirir! Esed 140 bin kişi öldürdü. Savaşsız olmaz! Esed bir katildir!”
Yahu bu vahşi kapitalizm çağında katil olmayanınız mı var?
12 yıllık iktidarınızdaki öldürmelerin çetelesini tuttun mu?
Herkes al gülüm ver gülüm anlaşmış, bizim muktedir bağırıp çağırıyor, gereksiz taş kala yapıyor.
Başına bunca bela gelmişken, Saddam’ı, Kaddafi’yi görmüş bir insanın kime, neye güvenerek göz göre göre belaya atladığı beynimi zorluyor.
Bu adama bir akıl veren mi var acaba” diye düşünürken aklıma İpten alınan İngiliz lordunun öyküsü geldi.
Bir tarihte varlıklı bir İngiliz, ağır bir suç işlemiş. O suçun cezası “idam”.
Adam hemen ülkenin en ünlü avukatını tutmuş.
Avukat demiş ki:
– Merak etme… Ben seni kurtarırım.,
Mahkeme başlamış. Avukat savunmasını yapmış. Ve hâkim kararını açıklamış.
-İdam!
Avukat, hapishaneye gitmiş, müvekkiliyle konuşmuş:
-Merak etme, seni kurtarırım.
-Nasıl?
-Bu işin temyizi var… Temyiz, idamı bozacak.
Dava dosyası temyize gitmiş. Temyiz mahkemesinin kararı:
-Mahkeme kararının onanmasına… İdam!
Adam “hani beni kurtaracaktın” diye avukatına çıkışmış. Avukat hala sakin:
-Merak etme. Seni kurtarırım. Daha her şey bitmedi. Konu, Avam Kamarasına gelecek.
Gerçekten, Avam Kamarası’na gelmiş. Konuşulmuş. Sonunda, parmaklar kalkmış:
-İdam!
Adam sinirli mi sinirli. Avukat da sakin mi sakin:
-Merak etme. Seni kurtarırım. Lordlar Kamarası, idamı geri çevirir. Endişen olmasın.
Lordlar Kamarası toplanmış.
Olayı incelemiş. Kararını vermiş:
-İdam!
Adam elinden gelse avukatı bir kaşık suda boğacak. Ama avukat hiç oralı değil:
-Merak etme. Seni kurtarırım. Kraliçe onay vermeden, hiçbir idam cezası infaz edilmez. Kraliçe bu kararı bozar.
Dosya kraliçe’nin önüne gelmiş. Kraliçe imzayı basmış:
-İdam!
Londra’da bir meydanda idam sehpası kurulmuş. Hâkim, savcı, avukat, güvenlik görevlileri, halk orada. Adamı idam sehpasına çıkarmışlar. Adamın avukata dönük bakışlarından alev fışkırıyormuş. Avukat ise adama “sus” işareti yapmaktaymış; “Merak etme, seni kurtarırım.” gibisinden.
Ve cellat, yağlı ilmeği, adamın boynuna geçirmiş. Alttaki iskemleye de tekmeyi vurmuş. Adam, ipte sallanmaya başlarken avukat yerinden fırlamış, cebinden bıçağı çıkarmış ve adamın boğazındaki ipi kesivermiş. Adam zar zor nefes alır bir halde yere yuvarlanmış.
Hemen hâkimler, savcılar koşup gelmişler:
-Avukat… Sen yaptın?
Avukat, cebinden İngiliz Ceza Yasasını çıkarmış:
– Yasada, müvekkilimin işlediği suçun cezası idam… Siz de onu idam ettiniz… Ama yasada “idam edilerek öldürülür” diye bir hüküm yok.
Kraliçe, avukatın bu becerisinden dolayı adamı affetmiş.
Lakin bizim muktedirin bilmediği bir şey var. Onu da biz anımsatalım.
İngiliz Ceza Yasası’nın idamla ilgili maddesi yeniden düzenlenmiş.
“ İdama mahkûm edilen kişi, asılmak suretiyle öldürülür.”
Kimse merak etmesin, ABD adamını ipten alır.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.