Türkiye’ye gelişi ve yaptığı görüşmelerle siyaset gündemini belirleyen PYD Eşbaşkanı Muslim, Ankara’nın geçici yönetim konusunu kabul ettiğini belirterek ‘Artık ezber bozuldu, Türk siyasetinde inkar siyaseti aşılıyor’ açıklamasını yaptı Demokratik haklar kabul edilecek Ortadoğu ve Kürdistan’da önemli gelişmelerin yaşandığı bir dönemde Türkiye’ye gelen PYD Eşbaşkanı Salih Muslim, yaptığı görüşmelerin sonucunu aktararak “Kürtlerin varlığını ve demokratik haklarını […]
Türkiye’ye gelişi ve yaptığı görüşmelerle siyaset gündemini belirleyen PYD Eşbaşkanı Muslim, Ankara’nın geçici yönetim konusunu kabul ettiğini belirterek ‘Artık ezber bozuldu, Türk siyasetinde inkar siyaseti aşılıyor’ açıklamasını yaptı
Demokratik haklar kabul edilecek
Ortadoğu ve Kürdistan’da önemli gelişmelerin yaşandığı bir dönemde Türkiye’ye gelen PYD Eşbaşkanı Salih Muslim, yaptığı görüşmelerin sonucunu aktararak “Kürtlerin varlığını ve demokratik haklarını kabul ediyorlar” dedi. Muslim, yakın zamanda Türkiye’ye tekrar geleceğini de söyledi
El Nusra’ya destek bitecek
El Nusra’ya verilen desteğin biteceğini ve sınırların da yakın zamanda açılması gerektiği bilgisini veren Muslim, Kürt Ulusal Kongresi için “Tarihi bir adımdır. Gelecek muhakkak bizimdir” derken Öcalan’la görüşme konusunda da “Görüşlerini almak çok büyük bir şeydir” diye konuştu
Hewler’de Kürt Ulusal Kongresi için yapılan hazırlık toplantısının yarattığı heyecan fırtınası dinmeden PYD Eşbaşkanı Salih Muslim’in ‘gizli’ Türkiye ziyaretinin duyulması siyaset arenasını ve basın dünyasını dalgalandırdı. Muslim, İstanbul’da hükümet temsilcileriyle 25-26 Temmuz’da bir dizi görüşme yaptı. Masada Türkiye’den 4 kişi vardı. Rojava devrimi, Suriye’deki iç savaş, El Kaide bağlantılı grupların saldırıları, ambargo vb konular ele alındı. Ankara Geçici Yönetim projesini kabul etmiş miydi? Muslim, İmralı’ya gitmiş miydi?, El Nusra’ya destek bitecek mi? Ambargo ne zaman kalkacaktı? ABD ile görüşmeler var mıydı? Muslim ile tartışılan bu gibi soruların yanıtlarının İstanbul diplomasisin detaylarını ve Kürt Ulusal Kongresi sürecini konuştuk.
İstanbul galiba sizin üçüncü görüşmeniz. İlk Kahire’de görüştünüz.
Doğrudur.
İstanbul öncesi Hewler’de bir görüşme yaptınız..
Hayır Hewler’de görüşmedim, Kahirede iki defa görüşme yaptık.
Hewler’de telefon üzeri mi görüştünüz?
Evet telefon üzerinden. Telefonla bazen başka günlerde de görüştük. Yalnız Hewler’de degil. Yani aramızda kanallar açıktır.
PYD’nin bir heyeti de yanılmıyorsam haziranda Ankara’da görüşme yapıtı?
Evet öyle bir şey. Bu PYD’nin haberi dahilinde olmuştu, ama PYD değildi, halktan PYD’ye yakın çevrelerdi. Bir grup geldi, insani yardımlar için. Hem BDP ile görüşmek için. Vali düzeyinde de bazı görüşmelerde bulunmuşlardı.
Ve Türkiye’de ilk görüşmeniz. Görüşmeleri Ankara mı talep etti?
Bütün görüşmeleri Ankara talep etti. Biz basın yoluyla zaten arzumuzu tekrarlamıştık. Biz hazır olduğumuzu, nerede olursak görüşmek istediğimizi söyledik. Yani bizim ilkemiz var. ‘Oturarak konuşarak birbirimizi tanıyalım, dost olacaksak anlaşalım. Düşman olacaksak da oturup konuşalım. Olacaksak anlayarak düşman olalım’ dedik. Yani biz baştan beri söylüyoruz. Yani kim isterse biz görüşebiliriz. Kendimizi ifade edebiliriz. Eğer düşman olacaksak bilerek düşman olalım, ya da düşman olacaksak bilerek düşman olalım. Onun için biz herkesle görüşebiliriz. Bu çerçeveden yola çıkıldı. Beni çağırmaları bu şekilde yani PYD’nin eşbaşkanı olarak beni resmi olarak kabul etmeleri Türk siyasetinde bir değişiklik ifade ediyor. İyi anlamda tabi.
Sizi İstanbul’a kim davet etti.?
Dışişleri Bakanlığı davet etti.
‘Hükümet başkanı gibi karşılandı’ deniyor?
Uçaktan alıp bir zırhlı arabayla, bir otele kapandık. Görüşmelerimizi yaptık ondan sonra geldiğim gibi tekrar havaalanına geldik.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Dişişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ve MİT Müsteşerı Hakan Fidan ile mi görüştünüz?
Bunlardan bazı isimler ile görüşmedik. Mesela Hakan Fidan’la hiç görüşmedim. Bizim için bir sakıncası yok, görüşebiliriz ama olmadı. Dışişleri Bakanlığı üst düzey yetkilileri ile görüştük diyeyim. İsim vermek istemiyorum, üst düzey yetkililer.
Toplam kaç kişiyle görüştünüz?
4 kişiyle görüşüyorduk. Konuşmalarımız 4 kişiyle oluyordu.
Aynı zamanda sizin İmralı’ya gittiğiniz yönünde haberler var…
Öyle bir şey olmadı. Ama olursa çok memnun oluruz. Keşke bizi görüştürseler.
Hükümet eğer böyle bir görüşme sağlarsa nasıl bir tablo götüreceksiniz?
Halkımız zaten sempati duyuyor. Bir Kürt önderiyle görüşmek bizim için büyük bir şereftir. Görüşlerini almak, halkımıza iletmek, halkın duygularını iletmek çok büyük bir şeydir.
Ziyaret esnasında BDP ile doğrudan görüştünüz mü?
Hayır görüşemedik. Çünkü zamanımız yoktu, ayarlayamamıştık. Herhalde ilerde ayarlarız. Çünkü öyle görünüyor ki bu son ziyaretimiz olmayacak. Ziyaretlerimiz tekrarlayacak, onlarla da görüşürüz.
Hem görüşme yapılıyor hem de mayıs ayında Afrin’de başlayan saldırılar 16 Temmuz’dan sonra yine alevlendirildi. İstanbul’da görüşme olurken 70 kişilik HSO kumutanı Antep’te buluştu. PYD’ye karşı çok sert ifadeler kullanıldı, bu ne anlama geliyor.
Ben hala onların bildirilerini okumadım. İfade etmişlerse de sanırım eski kafalarına dayanarak söylüyorlar. Biliyorsunuz bu son çatışmalarda çok büyük kayıplar veriyorlar. Bunlara kulak asmıyoruz, ne dediklerine bakmıyoruz. Sadece bizim Türkiye bunların arkasında olmasa… Bunu önlemeye çalışıyoruz.
Ankara hangi dosyaları önünüze koydu? Sizden ne talep ettiler?
Hiçbir şey talep etmediler. Sadece konuştuk. Bu dediğim konular üzerinden biz tartıştık. Bir proje meselesiydi. Biraz güvenlik El Cepher el-Nusra meselesiydi. Bir de koalisyon meselesi. Suriye’nin istikbali için ne olabilir diye görüş alışverişinde bulunduk.
Siz ne dediniz?
Bu görüşmeler bazı konular üzerinden oldu. Birisi bizim Geçici Yönetim dediğimiz projeydi. Konuşuluyordu bütün çevrelerde. Bunun yanlış anlaşılması vardı. Mesela Amerika tarafından yanlış anlaşılmıştı. Hatta Türkler tarafından yanlış anlaşılmıştı. Yani sanki bir devlet kuruyormuş ve ya bir hükümet kuruyormuş, bir emrivaki yapacakmışız gibi. Öyle değil tabi. Biz söyledik bunun ne olduğunu, onlar da destekledi. Onlara anlattıktan sonra onlarda destekledi. ‘Böyle bir şey yapmanız doğal hakkınızdır. İşte bunu herkese anlatamıyorsunuz. Yani bir hazırlık falan olsaydı, yani daha önce söyleseydiniz biz reddetmezdik’ dediler. Bu konuda yanlış anlaşılma vardı. Bir de biliyorsunuz bu çatışmalar var, işte bu Selefilerin bazılarını Türkiye ile ilişkili falan gördük. Öyle tahmin ediyorduk ve ediyoruz da. ‘Cephet el-Nusra falan sizin tarafınızdan geliyorlar’ dedik. Yok Cephet el-Nusra bizim denetimizde değil, herkese düşmandır, bize de düşmandır. İlişkilerimiz de yoktur. Biz bunun için sizin yanınızda yer alacağız bu Cephet el-Nusra’ya karşı. Bakalım ne yapabiliriz’ diyorlar.
Zaten şunları söyledik, ‘biz sınırda olursak bu sınır güvenliği sizin güvenliğiniz için iyidir. Bu sınır güvenli olur. Türkiye’ye karşı bir tehlike olmamıştır. Tam tersine bu gruplar olursa size zarar verirler.’ Yani bunu açıklamaya çalıştık. Onlar da anladıklarını söylediler. Onlar da bazı çabalarda bulunacaklarını söylediler. Bu grupların bizden uzak durmaları için çalışacaklar.
Siz, Rojava’daki Kürtlerin varlık mücadelesini anlattığınız zaman onların yaklaşımı ne oldu?
Açık açık kabul ettiler. Kürtlerin varlığını, demokratik haklarını kabul ediyorlar. Öne çıkardıklarımız; sınırların açılması, ambargonun kalkması, Cephet el-Nusra’nın durdurulması, onlara yardım etmemeleri, orada bir yönetim oluşturuyorsak bunun yanlış anlaşılmaması oldu. Hükümet falan, bir bölücülük değil. Bir proje uygulamışsak, bu Türkiye’ye zarar vermiyor. Zaten sınırın güvenli olmasını istiyoruz. Açık açık söyledik onlara. Her şeyi izah ettik.
Geçici yönetimi anlattığınızda nasıl karşıladılar, ne söylediler?
‘Sizin hakkınızdır. Yapabilirsiniz. Halkı yüzüstü bırakmamak iyidir. Muhakkak halk için bir şeyler yapmanız gerekiyor’ dediler.
İyi karşıladılar yani. Biz ‘zaten diyalog safhasındadır. Herkes kendi görüşünü, önerilerini bildiriyor. Sonraki aşamada anlaşma olacak ve o zaman pratiğe geçer’ dedik. Onlar da kabul ettiler.
Temel çekinceleri ne?
Ayrılık meselesinde kuşkuları vardı. Başkalarının planına uyup da Suriye’yi parçalamak gibi. Öyle düşünmedik. Ne düşündüğümüzü söyledik. İyi karşıladılar. Kendi başına hareket etmek onların hoşuna gitmiyor. Onlar söyledi, biz de söyledik. Biz zaten öyle düşünmediğimizi ifade ediyoruz ve ettik. Yani bir problem yok.
Sınırın güvenliği konusunda ikna oldular mı?
Kontrolümüzdeki sınırlardan size zarar gelmez dedik. Sanırım anladılar. Önceden biliyorlardı. Onlar bizim ne kadar dürüst olduğumuzu biliyorlardı. Çünkü bir seneden beri kontrolümüzdeki bölgeleri söyledim. Elimizdeki kesimlerden bir seneden beri size herhangi bir zarar gelmemiştir. Gelmişse başka yerlerden gelmiştir. Onlar da kabul ettiler bunu.
Hewler mayıs ayından beri Semalka Sınır Kapısı’nı kapatmış durumda. Türkiye de yardım geçişine izin vermiyor? Ambargonun kaldırılması konusunda bir takvim ya da söz verildi mi?
Söz verdiler. Ambargo, zaten sınırların kapalı olması konusunda onlar “biz ambargo uygulamamışız. Biz hiçbir zaman uygulamıyoruz” diyor. Ancak işte bu sizin Cephet el-Nusra’nın kapıda olması dediler… Biz başka yerde zaten Qamişlo’da başka yerde insani yardımların kapıdan doğrudan teslim edilmesi, hatta başka yerlerde, resmi kapı olmayan yerlerde de yardımın ulaştırılması, Buna söz veriler. Bir haftaya kadar bir şeyler yapacaklar. Halkımız güvensin. Gelecek muhakkak bizimdir. Biz elimizden geldiğince bütün halkımıza hizmet etmeye çalışıyoruz. Ne gerekirse yaparız.
Suriye Koalisyonu konusunda karşılıklı telkinler oldu mu?
Muhakkak. Bizim de oldu onların da oldu. Biz böyle böyle istiyoruz, siz böyle böyle istiyorsunuz. İki taraf da kendi arzularını söyledi, iletti. Bu normal bir şeydir. Suriye koalisyonu ile zaten görüşüyoruz. Ahmed Cabra ve diğerleri ile zaten görüşüyoruz, daha önce de görüşmüştük. Telefonla da görüşmelerimiz oluyor. Türk yetkililer de ‘sizlere yardımcı olabiliriz’ dediler. Onlara yakın bazı gruplar var. Yani bu konuda yardımcı olacaklarını söylediler, Kürt Yüksek Konseyi’ni kabul ettirmek için…
Artık ezber bozuldu, inkar siyaseti aşılıyor diyebilir miyiz Türkiye siyasetinde?
Evet aşılıyor. Doğrudur.
Yönetim konusuna dönersek. Meclis seçimi süreci nasıl işleyecek? Örneğin, Kürtler, Asuriler, Süryaniler, Keldaniler, Ermeniler, Türkmenler, Nusayriler, Sünniler yaşıyor. Belli kontenjan mı ayrılacak? Meclis ve yönetimde?
Tartışma şöyle oluyor. Geçici yönetime katılmak isteyen her grup 5 kişiyi öne çıkaracak. Örneğin 20 parti mi var, Asuriler mi var, Türkmenler mi var kararlarını verecek. 100 kişi mi 150 kişi mi ne kadar ederse, bunlar tartışacak ve karar verecek. Biz kimseye bir şey söylememişiz. Onlar konuşacak, kararlaştıracak.
Kaç kişi olacak Meclis’te?
Sekiz günden beri başlamıştır bu süreç (19 Temmuz itibariyle başladığını kaydediyor) 40 gün içinde bunların toplanması gerekiyor. Kim kabul ederse 5 kişiyi önerecek. PYD dahil tabi. Parti var, örgüt var, organizasyon var, yani ne varsa herkes 5 kişi önerecek. Bu kişiler toplanacak. Bunlar oturup bunlar kararlaştıracak. Biz herhangi bir karar vermiyoruz. Onlar Seçim Yasası’nı halledecekler. 6 ay içinde seçime gidecekler. Geçici yönetimi onlar belirleyecek.
En önemli direnç El Parti ile Azadi gibi partiler tarafında. Ne talep ediyorlar?
Bu proje için erkendir diyorlar. Zamanı gelmemiştir diyorlar. Ne zaman gelecekse! İtirazları boş yeredir. Biz katılmayacağız falan diyorlar. Diğerleri katılır. Onlar katılmasa da olur.
Bu partilerin YPG’ye alternatif bir güç oluşturma ısrarı da var…
Bizim halkımız kabul etmez. Alternatif veya ikinci bir gücün veya bir partinin böyle milislerinin olmasını halkımız kabul etmiyor. Bu kardeşlik kavgası ya da kardeş savaşına yol açar. Onun için Desteya Bilind, halkımız, YPG hepsi bunları kabul etmez. Bir ikinci ordunun olması veya bir grubun olması kabul edilemez. Durumlar belli. Suriye’de görüyorsunuz. Lübnan’da her partinin milisi var, savaş sürüyor.
Meclisin adı ne olacak, Halklar Meclisi mi?
Hiçbir şey diyemem. Her gruptan önerilen 5 kişi karar verecek. İsmine, tarihine, yasasına, geçici yönetimin oluşmasına, her şeye onlar karar verecek.
Kaç bakanlık olacak?
Seçim olduktan sonra seçilen kişiler karar verecek.
Bayrak konusunda bir çalışma var mı?
Parlamentonun işidir o da.
Anayasa çalışmaları…
Kurucu Meclis, Kurucu Anayasa gibi bir şey olacak. Onlar belirleyecek, biz işimize bakacağız. Biz kendimizi daraltmak istemiyoruz.
Bir süre Rusya’da diplomasi faaliyeti yürüttünüz. ABD’yle yüz yüze, dolaylı ya da telefon aracılığıyla görüşme oldu mu?
Şahsen görüşmek istemiyorlar. Ama bizim temsilcilerle görüşüyorlar bazen. Şahsen kendim istedim gitmeyi, konuşmayı. Olmadı. Herhalde ileride bir değişiklik olursa gideriz.
Avrupa’daki görüşmeler…
Avrupa’da görüşmeler Kürt Yüksek Konseyi üzerinden PYD üzerinden görüşmeler oluyor.
Cenevre-2 Konferansı’nin sizin için ve Suriye için önemi ne? Toplanması umudu hala var mı?
Öyle görünmüyor. Ufukta öyle bir kongrenin yapılması görünmüyor. En azından eylüle kadar ertelenmiş. ne yapacaklar bilemiyoruz. Sebebi Arapların kendi aralarında anlaşamamaları. Politik çözüm, siyasi çözüm Suriye’nin tek umududur. Yoksa bütün Suriye dağılıp parçalanır. Onun için Cenevre olursa çok iyi olur. En azından bunun önünü alabilir. Rejim değişikliği diyoruz, cumhurbaşkanı gitsin diyoruz, hepsi siyasi çözümün içerisinde olabilir. Başka yolu yoktur. Aksi takdirde şiddeti, ölümlerin devam etmesi manasına gelir. Bu da çok kötüdür tabi.
Sizin ziyaretiniz öncesi PYD ile Esad yönetimi arasında paralellikler kuruldu?
Anti propagandadır. Başka bir şey değil. Biz hiçbir zaman öyle olmadık. Bahane arayıp PYD’yi lekelemek için söylenen şeylerdir.
PYD’nin Esad’la görüştüğü, Esad’ın ağustosta özerklik deklarasyonu yayınlayacağı haberleri çıktı…
Bizim haberimiz yok öyle bir şeyden. Onların kendi hayal ürünüdür. Ne görüşmüşüz olmuştur, ne anlaşmamız olmuştur.
Mısır’da İhvan’a yapılan darbe Suriye İhvan’ını nasıl etkiler?
Muhakkak etkiler. Muhakkak Suriye’ye, İhvan’ı Müslim’e etkisi olacaktır. Ancak Suriye’nin bazı yerlerde ilerlemesi, bazı sıkıntıları muhalefete yaşatılması muhalefetin zayıflığından geliyor. Muhalefetin halkla ilişkilerinin zayıf olmasından geliyor. Mısır’daki olaylar biliyorsunuz bir darbedir. Ne olursa olsun sen seçimle getiriyorsun, sonra darbeyle götürüyorsun. Bu iyi bir şey değil.
Selefilerin amacı ne, Rojava kentlerine niye girdiler?
Bunlar ortaya atılan, ortada duran bir silahtır. Sadece cennete gitmek istiyorlar. Kimseleri kullanıyor. Biz Selefileri böyle algılıyoruz.
Çağdışı uygulamalar, çağdışı düşünceler her şey var. “Cennetin kapısı şuraya açılmıştır” derler oraya giderler.
Qamişlo ve Haseki’de özerklik ilanı yakında mı?
Bir uygulama olursa bütün Rojava’da olur. Orada çatışmalar var hala.
Rojava’da bundan sonraki süreç, Türkiye’deki barış sürecini nasıl etkiler?
Psikolojik ve sosyolojik olarak etkiler.
Hewler’de Kürt Ulusal Kongresi hazırlık toplantısına katıldınız 39 partiyle birlikte. Kürtler açısından bu kadar katılımın olduğu ilk toplantı oldu…
Evet, bu şekilde ulusal ilk toplantı oluyor. Çok tarihi bir adımdır. Ulusal Kürt Kongresi’nin olması tarihi bir adımdır. Hepsini destekliyoruz. Kongre Ağustos’ta olacak.
Mevcut konjonktürde kongre Ortadoğu’da nasıl bir sinerji yaratır?
Barışa katkı sağlar. Karşılıklı anlaşmaya katkı sağlar. Bütün ülkeler de davet edilecek. Türkiye’ymiş, İran’mış, Irak’mış davet edilecektir.
Neden gecikti kongre?
Herhalde koşullar oluşmamıştı. Objektif koşullar elvermemişti. Sanırım bazıları korkuyordu. çekinceleri vardı. ‘Olursa kötü olur’ diye bazı devletlerden, şuradan buradan korkuyorlardı. Bazıları şöyle diyor; ‘Daha önce yapsaydık belki de başarısız olurdu.’ Şimdi bütün koşullar değişti. Şimdi objektif koşullar elverişli. O zaman yapılsın.
Temel korku Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkı mı?
Bazıları korkusu öyle sanılıyor. Kürtler dört parçada var. Herkesin çözümü değişik değişik oluyor. Herkes kendi kaderini tayin ediyor da bu ayrılık manasına gelmiyor. Bir dayanışma olacaktır. Bir koordinasyon olacaktır, bu da herkesin yararınadır.
Suriye’nin güneyde Dürzi, Rojava’da Kürt, içeride Sünni, kıyıda Nusayri olmak üzere dört parçaya bölüneceği senaryosu var.
Çok kötü bir senaryodur. Bu Suriye’nin son halidir. Başka çare bulunmazsa böyle olur. Siyasi çözüm bulunmazsa böyle bir senaryo olur. Siyasi çözümün bulunması gerekiyor. Siyasi çözümde ısrar etmek gerekiyor.
Mısır, Tunus’ta yönetimler çok çabuk düştü, Suriye’de neden Esad diktatörlüğü 2 yıldan uzun süre dayanabildi?
Kalmış gitmiyor. Bu güçle gitmiyor adam. Suriye jeopolitik konumu, önemi değişik. Onun için herkes el atıyor Suriye’ye. Artık Suriyelilerin elinde değil. Dünya güçlerinin savaştığı bir yer olmuştur artık. Onun için uluslararası bir anlaşma ancak bunu çözebilir. Kendi halkıyla veyahut kendi hükümetiyle veya iktidarla çözülecek değil. Tüm uluslararası güçlerin parmağı var. Onun için bir uzlaşma olmazsa çözüm de gelmez.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.