Başbakan Erdoğan, iyi bir politikacı. Devletin bütün ideolojik araçlarını, aynı devletin baskı aygıtları ile birlikte profesyonelce kullanabilme yetkisine sahip olduğunu, içki yasağı çıkışı ile bir kez daha gösterdi. Sonuç itibariyle bir Reyhanlı vardı, unutulmaya yüz tuttu. Öyle ki o Reyhanlı şu an AKP kuşatması altında, savaşın son izleri de ciddi bir medya manipülasyonu ve AKP […]
Başbakan Erdoğan, iyi bir politikacı. Devletin bütün ideolojik araçlarını, aynı devletin baskı aygıtları ile birlikte profesyonelce kullanabilme yetkisine sahip olduğunu, içki yasağı çıkışı ile bir kez daha gösterdi.
Sonuç itibariyle bir Reyhanlı vardı, unutulmaya yüz tuttu. Öyle ki o Reyhanlı şu an AKP kuşatması altında, savaşın son izleri de ciddi bir medya manipülasyonu ve AKP şovu ile silinmeye çalışılıyor.
Ve sonuç itibariyle, AKP kaşla göz arasında ileri faşizmine bir yasak daha ekledi. Tayyip, kendi “dindar nesli” için önemli bir adımı hem de karşı tarafı nasıl marjinalleştireceğini iyi bilerek yaptı. “Gece gündüz içen, kafa kıyak gezen bir nesil istemiyoruz” bir önceki “tinerci-dindar nesil” çıkışının bir tamamlayıcısı olmakla birlikte, yasal kılıflara uydurulmuş içki yasağının da tıpkı diğer AKP yasakları gibi gerici yüzünü örtmeye çalışan önemli bir Tayyip hamlesiydi.
Kafası kıyak, alnı “AK” bir nesil
İçki yasağı tartışmaları muhafazakar çevreleri memnun ederken elbette karşı tepkisini de oluşturdu. Özellikle sosyal medya ve taraftar grupları üzerinden büyüyen karşı çıkış, insanların AKP’nin yasakçı yüzüne duydukları tepkiyi bir kez daha ortaya çıkardı.
Ancak unutulmaması gereken, AKP’nin her “yasak hamlesini” düşünülmüş bir ideolojik kurnazlık ile tamamladığı gerçeğidir. Bir hatırlayalım. AKP internet üzerindeki yasaklarını “çocukları ahlaksızlıktan korumak”, “güvenli internet” gibi açıklamalarla savunmuştu. Sigaranın arkasında “sağlıklı bir toplum” yatıyordu. Heykel yıktırdığında “sanatsal açıdan çirkin” oluyordu. Taksim’de “insanlar düşüp ölmesin” diye 1 Mayıs yapılamamıştı. Gazeteler, “ülkeyi böldükleri için” sansürlendi, zira gazeteciler de o ve diğer bir takım ahlaksızlıklar yüzünden içeri girdi. Kürtaj ise annelerin “katil” olmaması için yasaklandı. Bunlar sadece “merkezi” yasaklar. AKP’nin yerel kolları da bu yasakların kat be katını, kılıfına uydurarak sürdürüyor.
Uzun lafın kısası, Tayyip’in deyimi ile içki yasağı da bir yasak değil (ki bunu az önce alıntılanan konuşmanın başında kendisi de belirtiyor) anayasal ve gençliğin geleceğini güvence altına almak isteyen bir düzenlemenin ta kendisidir. Yasak yasaktır. Ve karşı çıkılmazsa AKP’nin önünü açacaktır. Düşmanın ideolojik aygıtları ile savaşıp bu yasağa karşı çıkarken de “içkiyi ve içmeyi yüceltmek” düşülen en büyük hata olacaktır. Bir kez kabullenmemiz gerekiyor. Biz de kafa kıyak gezen bir nesil istemiyoruz! Bunu isteyen Erdoğan’ın kendisi. İçkiyle değil ama düşünememesi, kendi kararlarını kendi verememesi ve itaat etmemesi noktasında Tayyip’in istediği dindar gençlik, aslında kafa kıyak bir gençlik! Kapitalizmin gericiliğe ettiği en güzel hizmetlerden biri de dindar olmasa bile, düşünemeyen, karşı çıkamayan, umursamayan, önemsemeyen, kendi kararlarını kendi veremeyen, itaat etmediğini düşünse bile itaat eden bir diğer gençlik profilinin oluşmasını sağlamak. Bir noktada “içme kültürünün yaygınlaşması” da (altını çizelim, içmek değil yaygınlaşması ve kültür haline gelmesi) gençliğin ilerici dinamiklerini bastırmak adına herkesin işine gelir, geliyor da!
“Düşmanımın düşmanı dostumdur” misali kol kola girip bize saldıran iki korkunç seçenek arasında boğulmayı reddediyoruz. İçki yasaklarına karşıyız çünkü insanların özgürlüğünü kısıtlıyor. Çünkü AKP bu yasağı sağlıklı bir nesil için değil, gerici bir nesil ve toplum için önemli bir adım olarak görüyor. İçki yasaklarına karşıyız ama bu yasağı “inadına içki içerek” değil, doğrudan AKP’nin o ideolojik kurnazlığını alt ederek yeneceğiz. AKP faşizmini; yasaklarıyla, gerici şiddetiyle, diliyle birlikte kavrayıp mücadele edeceğiz. Şimdiye kadar AKP üniversitelerde tutunamadıysa ve en önemlisi üniversite gençliğini “marjinalleştiremediyse” üniversitelilerin AKP’nin istediği “tongaya düşmemesinden” kaynaklıdır. Kafa kıyak değil, akıllı bir gençlikle karşı karşıya olduğunun bir kez daha farkına varacak Tayyip.
Özgürlüğümüzü savunacağız, hem de sonuna kadar. Ne içkiyi yücelterek, ne Reyhanlı’yı unutarak!
*İstanbul Öğrenci Kolektifi üyesi
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.