Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Hiçbir yaşam, hiçbir gülüş, ses, konuşma, hayal eskisi gibi olmayacak. Her hatıra, parçalanmış bir kol, bacak ve acı içindeki ses ile lekelendi. Reyhanlı halkı acıları ile kıvranır, anlamaya çalışır ve çaresizliğine çare ararken bir şeyi daha gördü. Parçası olduğu ülkesi ile acısını ortaklaştıramıyordu. Çünkü acının ortaklığında büyüyecek öfke, iktidarın […]
Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Hiçbir yaşam, hiçbir gülüş, ses, konuşma, hayal eskisi gibi olmayacak. Her hatıra, parçalanmış bir kol, bacak ve acı içindeki ses ile lekelendi.
Reyhanlı halkı acıları ile kıvranır, anlamaya çalışır ve çaresizliğine çare ararken bir şeyi daha gördü. Parçası olduğu ülkesi ile acısını ortaklaştıramıyordu. Çünkü acının ortaklığında büyüyecek öfke, iktidarın ödünü koparıyor. Çünkü “gerçek” sokak aralarında “küfürler” ile dile gelirken, “yalan” medya sokaklarının “gerçeği” oluveriyor. Patronlar ve iktidara sürtünmekten kimlik kaybetmişler, en iyi bildiklerini “gerçeği büyük bir ustalıkla çarpıtma” işlerini sirk cambazı edasıyla ifa etmekteler.
Mahkemeler iktidara çalışmakta, medya iktidara çalışmakta. Analistler, uzmanlar ve dahi azmanlar hep iktidara çalışmakta. İktidar “şak” demekte, bu zevat “tak” diye emir bellemekte. Yayın yasak, görüntü yasak, gerçek yasak ve YAS yasak.
Seferi dış siyaset ABD ile randevulaşırken, Ortadoğu’ya ağabeylik hayalleri depreştikçe depreşmekte. Türkiyeli ve dahi her yerden “özgürlükçü”ler kafa kesmekte, öldürdüğünün kalbini dişlemekte, kurşuna dizmekte. Suriye halkı, bu seferi fetihçilerin hayalleri ve on yılların dinmemiş baskısı ile inim inim inlemekte. Savaş elinde silahla fetihte olanlara kanlı bir seyahat anlamına gelirken, yer ve yurt terkine zorlananlar “mülteci” bir hayatın garipliğinde acılarıyla “bir gün” “oralara” dönmenin özlemini duymakta.
Halklara acının, efendilere sefanın “sanatı”dır bu savaş. Üç günde Şam’a girenler bir haftadır Reyhanlı’ya uğrayamadılar.
Savaş ve fetih severler “think-thank”lerde kazandıkları akılla bilmekteler ki, halkların kardeş kardeş geçinmeleri bunlar için tehlikedir.
Bilmekteler ki, inançları, mezhebi farklılıkları, etnik farklılıkları kaşıdıklarında altından istedikleri kanlı ortam ve “iktidarlarının bekası” çıkar.
Bilmekteler ki, toprağına, suyuna, petrolüne, gazına göz diktikleri yerlerde istediklerini almak için asla “huzur” olmamalıdır.
Bilmekteler ki, büyük büyük şirketleri, patronları ve bu patronların hükümet eden “siyasetçi” kardeşlerinin yaptığı her türden oyunları, alın terini, sömürüyü polis, silah, asker, savaş gibi unsurlarla görünmez kılabilir. Emek sermayeye değil, ezilen ezene değil kardeş kardeşe yan gözle bakmaya başlar. Acılar sınıflanır, hayatlar birbirinden uzaklaşır ve seyir eyleyenler el ovuşturur.
Biz “think-thank” bürolarında değil, hayatın kucağında öğrendiğimiz bir bilgi ile bu zalimler dünyasına meydan okuyoruz. Hayatın öğrettiği biricik “doğru” ile: Örgütlen ve diren. Hayat “örgütlendiğinde” değişir ve direndiğinde “özgürleşir”. Acılarımıza “mapus” hayatını reva görenlere “acılarımızı örgütleyerek” ve “acılarımızla direnerek” ve mutlaka “acılarımıza yaslanmayıp, acılarımızdan sıyrılarak” cevap vereceğiz. Her hesabın mahşerde sorulacağını sananlara, kendileri için “mahşerin” “örgütlü bir halk”ın mücadelesi olduğunu göstereceğiz.
Reyhanlı taaa oralarda değil yanı başında patlayan “gerçek” bir bombadır. Reyhanlı “mapus”a konulmuş acılarımızdır, kaybolsun istenen kardeşliğimiz ve barış isteğimizdir. Reyhanlı bir kere daha emperyalizme, faşizme ve gericiliğe karşı kavganın testidir.
Sokaklarda halkını unutmayan, iktidardan korkmayan gençliğin, emeğin, yoksulun inatçı direnişidir.
Hesabı mahşere değil, bugüne kesen herkes için kod: CTS BİR ÜÇ DÖRT BEŞ. REYHANLI İÇİN YAS, KARDEŞLİK İÇİN SES.
Çağrıya her yerden ses verelim, unutmayıp, unutturmayacağımızı hatırlatalım. Ortak YAS ve ortak SES ile yas tutturmayan DEVLET’e, halkın en büyük güç olduğu gerçeğini gösterelim.
Haydi… Katliamın birinci haftasında, 18 Mayıs Cumartesi, saat 13.45’te…
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.