4+4+4’ün mimarı Nabi Avcı, Milli Eğitim Bakanlığı koltuğuna oturtulduğundan beri çeşitli açıklamalara imza attı. Yeri geldi üniversitenin ölüm fermanı olarak adlandırılan YÖK yasasına karşı düzenlemeleri bizzat kendinin yapacağını söyledi yeri geldi özelleştirme dedi, medrese dedi. Bu bakan şimdi de çıkmış hiç de yabancısı olmadığımız AKP’li ağzıyla “Her şeyi devletten beklemeyin” diyor. AKP’den bir şey bekler, umar durumumuz […]
4+4+4’ün mimarı Nabi Avcı, Milli Eğitim Bakanlığı koltuğuna oturtulduğundan beri çeşitli açıklamalara imza attı. Yeri geldi üniversitenin ölüm fermanı olarak adlandırılan YÖK yasasına karşı düzenlemeleri bizzat kendinin yapacağını söyledi yeri geldi özelleştirme dedi, medrese dedi.
Bu bakan şimdi de çıkmış hiç de yabancısı olmadığımız AKP’li ağzıyla “Her şeyi devletten beklemeyin” diyor. AKP’den bir şey bekler, umar durumumuz yok da gerçi… Bu sözleri sadece böyle sarf etmiyor. Avcı, zorunlu kayıt parası diye bir şeyin olmadığını söylüyor. Paralı eğitimi savunuyor ve ekliyor: “Dershanelere para veriyorsunuz ama…”
Peki, soralım Tayyip Erdoğan’ın da “hocam” diye hitap ettiği Avcı’ya:
Bu dershaneler kimin eseri? Zira dershane parasını ödemek için çalıştığı inşaatlarda ölen öğrencilerin, anne-babaların hatta ve hatta o dershanelerden para kazanan öğretmenlerin değil diye biliyoruz biz. Yanlışsak doğrusunu bir açıklama yoluyla bildirin lütfen. Ne de olsa pek çok açıklama yapıyor, yapabiliyorsunuz.
Bir de yine yanlış hatırlamıyorsam “sınavsız üniversite” diyen liselileri marjinal ilan eden, sınavda kopya çıktığında sokaklara dökülen milyonları 3-5 çapulcu diye nitelendirenler de sizlersiniz.
Çok klasikleşmiş bir deyim vardır bu durumlarda söylenen. Sizin klasik açıklamalarınıza istinaden ben de patlatıyorum klasiklerden bir tane: Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?
Sen çık parasız eğitim isteyene adapsız de…
Sen çık “sınavsız üniversite” talebine çapulculuk de…
Sen çık nitelikli eğitim isteyenleri marjinal ilan et…
Sen çık ulaşım parasız olsun diyenlere “bedavacı” de…
Sen çık katsayı hesaplarıyla oyalan…
Sen çık özelleştirmeleri savun…
Beslenme hakkını savunan, liselerinde kantin zamlarına karşı boykot yapan liselilere bizzat atadığın müdürler ceza versin…
Bilimsel eğitimin yollarını tıka, seçmeli din derslerini zorunlu yap, okulların başına imamları ata…
“Ali ata bak, Ayşe çay demle ”sine kadar cinsiyetçi eğitim sistemini ilkokuldan kademe kademe örmeye çalış…
Sürekli değiştirdiğiniz sınav sistemleriyle her nesli farklı bir ses birleşmesine (ÖSS, YGS, SBS…) çalışmaya mecbur et…
YÖK Başkanlarınız kalksın “Parası olmayana üniversite yok” desin…
Döneminizde dershane sayısı da sınav sayısı da artsın…
Kim istemiş ip atlamadan “Hangi dershaneye gitsem” diye düşünmek. Kim istemiş ne kayıt parası ne dershane parası ne beslenme-ulaşım-spor-tebeşir-özel ders parası vermek için çalışmak zorunda olmak? Bunu isteyen biz değiliz. Biz dershaneler kapatılsın diyenler, sınavsız üniversite talep edenler, eğitimin parasız olması gerektiğini savunanlarız ancak önümüze koyulan tabağa düşen sistem bundan ibaret ve bunun sorumlusu sadece ve sadece sizlersiniz.
Hakikaten Nabi Avcı, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu? Diyor ya Avcı, “Bu anlayış değişsin diye” sizde var “Nato kafa nato mermer”. Biz ise söylüyoruz bak yine: “Müşteri değil öğrenciyiz”
Unutmadan! O çayı da bir zahmet siz demleyin, Ayşe deney yapacak.
* Kolektif Yürütme Kurulu üyesi