Giriş Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı resmi internet sitesinin Bilgilendirme Platformu başlıklı sekmesinde; “kayıt dışı çalışan işçinin emekli olma hakkı yoktur”, “genel sağlık sigortasından yararlanma hakkı yoktur”, “hastalık durumunda ailesi ve kendisi için istenmeyen durumlarla karşılaşma riski yüksektir”, “kanunların sağladığı korumadan yoksun çalışır”, “asgari ücretin altındaki ücretlerle çalışır”[1] gibi ikazların konusu olan; Sosyal Güvenlik Kurumu […]
Giriş
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı resmi internet sitesinin Bilgilendirme Platformu başlıklı sekmesinde; “kayıt dışı çalışan işçinin emekli olma hakkı yoktur”, “genel sağlık sigortasından yararlanma hakkı yoktur”, “hastalık durumunda ailesi ve kendisi için istenmeyen durumlarla karşılaşma riski yüksektir”, “kanunların sağladığı korumadan yoksun çalışır”, “asgari ücretin altındaki ücretlerle çalışır”[1] gibi ikazların konusu olan; Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ise, “niteliği itibariyle yasal işlerde çalışarak istihdama katılan kişilerin, çalışmalarının gün veya ücret olarak ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına hiç bildirilmemesi ya da eksik bildirilmesi” [2] olarak tanımlanan kayıt dışı istihdam; hiç kuşkusuz Türkiye’de emek piyasalarının özelliklerine ilişkin yapılacak her değerlendirmenin temel başlıklarından birisi olacaktır.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından Aralık 2012’de yayınlanan hane halkı işgücü istatistiklerine göre, şu an genel olarak yüzde 37.4 olarak gerçekleşen kayıt dışı istihdam tarım sektöründe yüzde 84 iken, tarım dışı sektörlerde yüzde 23.5’tir.[3] Aşağıdaki Tablo’da kayıt dışı istihdam iktisadi faaliyet kollarına göre gösterilmiştir. İktisadi faaliyet kollarındaki kayıt dışılık durumu, kayıt dışı istihdamda birinci sırayı tarım, ikinci sırayı ise hizmetler sektörünün aldığını göstermektedir.
Kayıt dışı istihdamın yapısına bakıldığında, gerek Türkiye geneli gerekse de bölgeler düzeyinde birinci sırayı tarım, ikinci sırayı hizmetler ve üçüncü sırayı ise sanayi sektörünün aldığı söylemek mümkündür.
Bununla birlikte, 80 sonrası hemen hemen tüm dünya ülkelerini etkisi altına alan neo-liberal yapılanma sürecinin emek piyasalarında yarattığı en önemli etki, hizmetler sektörünün istihdam yaratmadaki artan rolü olmuştur. Kalkınma Bakanlığı’nın 2012 Yılı İstihdam Değerlendirme Raporu’na göre, istihdam edilenler içerisinde tarım sektöründe çalışanların payı 2012 yılında yüzde 24,6 ile bir önceki yıla göre -0,9 puanlık azalış göstermiş, sanayi sektörünün payı da geçen yıla göre 0,4 puan azalarak yüzde 19,1’e gerilemiştir. Buna karşın, hizmetler sektöründe istihdam edilenlerin toplam istihdam içerisindeki payı bir önceki yıla göre 1,4 puan artarak yüzde 49,4 olmuştur.
Buradan yola çıkarak, Türkiye’de seneler itibariyle sanayi ve tarım sektörlerinde yaşanan istihdam düşüşünün, hizmetler sektöründe artan bir istihdam oranına karşılık geldiği söylenebilir. Tam da bu noktada, hizmetler sektörünün istihdam yaratma kapasitesinin kayıt dışılık üzerinden okunması büyük önem taşımaktadır. Üstelik, böylesi bir okumanın sanayinin hemen hemen hiç gelişmediği, tarımsal istihdamın günden güne çözüldüğü ve sosyo-ekonomik açıdan ülkenin en geri kalmış bölgelerini temsil eden Doğu ve Güneydoğu üzerinden yapılması daha büyük bir önem arz edecektir. Bu bölgelerde ve bu araştırmanın konusu olan Van’da da açıkça gözlemlendiği üzere hizmetler sektörünün yarattığı istihdam yapısında anlamsız bir kaos ve kayıt dışılık hakimdir. Bu durum, özellikle kayıt dışı ekonominin bir uzantısı olan kaçakçılık olgusu ile birleşince İl’in emek piyasalarına dair her türlü yapısal analiz iyice zorlaşmaktadır.
Van’da kayıt dışı istihdam
Kayıt dışı istihdamın olabildiğince yaygın olduğu, kayıtlı çalışmanın neredeyse lükse dönüştüğü bir coğrafyada kendisine sigortalı çalışıp çalışmadığı sorulan bir işçinin “El alemin işçiliği her yerde aynı” şeklinde cevap vermesi, mevcut durumu betimleyebilecek en işe yarar reaksiyonlardan biridir. Van’da kayıt dışı istihdam, diğer Doğu ve Güneydoğu illerinde olduğu gibi Türkiye’deki bölgesel dengesizliklerin tablosunu ortaya koyacak biçimde oldukça yüksek düzeylerdedir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yapılan bir araştırmaya göre, kayıt dışı istihdam Şanlıurfa, Diyarbakır, Bitlis, Muş, Ağrı, Kars, Hakkari, Ardahan gibi illerde yüzde 75’lere ulaşırken Van’da yüzde 79’dur. Bunun anlamı Van’da her dört kişiden üçünün kayıt dışı çalışıyor olduğudur.[4] Van’ı derinden sarsan her iki depremden bir sene önce yapılan bir araştırmaya göre ise, Van’da kayıt dışı istihdamın yoğunlaştığı sektörlerin başında inşaat sektörü gelmekte, ikinci sırayı hizmetler sektörü almaktadır.[5] Deprem sonrasında inşaat sektöründe gerçekleşen canlanmanın ve istihdam artışının bu sektörde kayıt dışılığı arttırdığı söylenebilir. Nitekim, 21.12.2012 tarihli TEPAV İstihdam İzleme Bülteni’ne göre, deprem sonrası inşaat faaliyetlerinin yoğunlaştığı Van’da istihdam yüzde 48 oranında artmıştır.[6]
Her iki deprem öncesi, kayıt dışı istihdamda ilk sırayı inşaat sektörünün alıyor olduğu ve deprem sonrası bu sektörün istihdam yaratma kapasitesinde büyük bir artış yaşadığı bilgisi bizi, Van’da kayıt dışı istihdamda inşaat sektörünün hala birinci sırasını koruduğu sonucuna ulaştırabilir. Bu durumda hizmetler sektörünün de ikinci sırasını koruduğunu söylemek mümkün olmaktadır.
Araştırmada izlenen yöntem
Bu kısa çalışma, önemli bir eksikliği gidermeye yönelik mütevazi bir girişimdir sadece. Daha ciddi projelerin ve çalışmaların konusu olması gereken kayıt dışı istihdam olgusu, Van özelinde 3 günlük bir araştırmayla hizmetler sektörünün en güçlü bileşenlerinden birisi olan mağazacılık/giyim hizmetleri üzerinden ölçülmeye çalışılmıştır. Elbette, böylesi bir girişimin hizmetler sektöründeki kayıt dışı istihdamı bir bütün olarak temsil etmesi beklenemez, ancak konuyla ilgili fikir vermesi bakımından kayda değer olabilir. Araştırma sürecinde toplam 15 tane mağaza gezilmiştir. Mağaza seçiminde belirlenen temel kriter öncelikle 10’dan fazla işçi çalıştırıyor olma şartıdır. İkinci olarak, mağazaların sekizi oldukça popüler, uluslararası tanınırlığı olan markalara ait mağazalar olup (bunlara “popüler mağazalar” denilecek), geriye kalan yedisi ise yerel düzeyde faaliyet gösteren, kalite bakımından daha düşük niteliğe sahip giyim ürünlerinin satıldığı mağazalardır (bunlara ise “sıradan mağazalar” denilecektir). Her mağazada en az iki işçiyle görüşülmüştür (dolayısıyla en az 30 kişiden bilgi alınmıştır). Görüşülen işçilerin hepsi satış görevlisidir. Araştırmacılardan biri kadın diğeri erkek olduğundan; kadın işçilerle kadın araştırmacı, erkek işçilerle de erkek araştırmacı iletişim kurmuştur. Konunun çetrefilli doğası nedeniyle, kendilerinden bilgi alınan işçilere bir araştırma sürecinin parçası oldukları söylenmemiştir. Bilgilere, dostane bir şekilde, alışveriş ortamında gerçekleşen, sıradan sayılabilecek bir sohbet eşliğinde ulaşılmıştır. Buna rağmen, bazı çalışanlar sigortalılık konusuna dair sorulardan hoşlanmadıklarını hissettirmişlerdir.
Bulgular
Bulgular maddeler halinde kısaca şöyle özetlenebilir.
1. Birinci gruptaki 8 popüler mağazanın dördünde gerek tam zamanlı, gerekse kısmi zamanlı çalışan tüm işçilerin sigortalarının olduğu; üçünde tam zamanlı çalışanların sigortalarının olduğu ancak, part-time ve çağrı üzerine çalışanların sigortalarının olmadığı; birinde ise ne tam zamanlı ne de kısmi zamanlı çalışanların sigortalarının olduğu tespit edildi. Buna göre, bu mağazaların yarısında, çalışan tüm işçilerin sigortalı olduğunu; geriye kalan yarısında ise, part-time ve çağrı üzerine çalışma biçimlerinde olduğu gibi uygun bir yol bulunduğunda sigortasız işçi çalıştırmaya gidildiğini söylemek mümkündür. Buradan yola çıkarak, esnek zamanlı çalışma biçimlerinin, özellikle kayıt dışılığın çok yüksek olduğu bir bölgede, sigortasız işçi çalıştırmak isteyen işverenler için bir avantaj olduğu sonucuna varılabilir.
2. Sekiz popüler mağazanın ikisinin günlük 8 sekiz saatlik çalışmayı part-time çalışma olarak tanımladıkları ve part-time (!) çalışan işçilere normal ücretlerin yarısını ödedikleri bilgisine ulaşıldı. “Oldukça ünlü” iki giyim firmasının şubeleri durumunda olan bu iki mağazanın herhangi bir Batı ilinde böylesi bir şeye kalkışması neredeyse imkansızdır. Kendisinden bilgi alınan bir mağaza işçisinin ifadeleriyle “burada durum biraz farklı”… Bu iki mağazanın birinde günde 7.5, haftada 37.5 saat çalışıp yarı ücret alan bir diğer mağaza işçisinin dediği gibi “ben de anlayamadım”. Aslında anlaşılmayacak bir şey yok. İşçi sınıfına dair her hangi bir örgütlenme deneyiminin oldukça zayıf olduğu bir bölgede, çalışma hayatıyla ilgili en sıradan bilginin bile işçiler arasında yayılma hızı zayıf kalmaktadır. Kısmi zamanlı çalıştığını zanneden bir işçinin aslında tam zamanlı çalışması ve bunun oldukça bilinir, tanınır bir işletmede gerçekleşmesi… Örgütsüzlük, “klasik iktisadın” emek piyasalarını tanımlarken kullandığı, emek piyasalarının temel özelliklerinden biri olan “eksik bilgi” sorununu, bölgenin düşük eğitim düzeyinin yarattığı bir bilinçsizlikle birlikte, somut kılmaktadır. İşçilerin ortak hareket edebilme geleneğinin yeterince gelişmediği bir ortamda, sömürünün her türlüsü sermaye açısından farzdır. (Bu noktada, Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgeleri’nde bir işçi sınıfı sorunu olmadığı, daha doğrusu bölgede örgütlenecek bir işçi sınıfı olmadığı gibi bir iddiayı öne sürenlerin sahip olduğu “olguları darca tanımlama eğilimi”nin kabak tadı verdiği düşünülmektedir. İşçiliği fabrika sınırları içine hapsetmek gibi bir anlayışın modası geçeli çok olmadı mı?)
3. Yerel düzeyde faaliyet gösteren, kalite açısından diğerlerine göre daha düşük nitelikte ürünlerin satıldığı ikinci grup yedi sıradan mağazanın biri dışında neredeyse tamamının sigortasız işçi çalıştırdığı tespit edildi. 10’dan fazla işçi çalıştıran bu mağazalarda sigortalı bir kaç işçi var ise de, bu işçilerin sigortaları bir kaç yıl aynı mağazada çalıştıktan sonra yapılmıştır. Hatta, bazı durumlarda 5-6 yıl çalıştıktan sonra sigortasının yapıldığından bahsedenler oldu. Diğer popüler mağazalardakine göre çok daha vahim ve açıklanmaya muhtaç bir durum. Büyük firmalar kayıtlı işçi çalıştırmayı bir prestij meselesi olarak görüyor olabilir. Ancak, bu duruma yol açan faktörlerin başında yerel düzeyde faaliyet gösteren, yerli işverenlere ait mağazalarda çalışan işçilerin, buralara çoğunlukla enformel ilişki ağlarının sağladığı referanslar dahilinde giriyor olması gelmektedir. Popüler mağazalarda olduğu gibi oldukça iyi tanımlanmış prosedürler eşliğinde gerçekleşen mülakatlarla girdiklerini iddia etmek ise zor görünüyor. Öte yandan, birinci grup popüler mağazalarda çalışan işçilerin eğitim düzeylerinin de diğerlerine göre daha yüksek olduğu gözlemlenmiştir. Bu durumun, sınırlı da olsa bir avantaj yarattığı söylenebilir.
4. Belirtildiği gibi, araştırmaya konu olanlar 10’dan fazla işçi çalıştıran, Van’ın en büyük 15 mağazasıdır. Hiç kuşkusuz, bunların dışında 10’dan az işçi çalıştıran onlarca farklı mağaza vardır. Bunlarla ilgili ayrı bir araştırma yapılırsa en azından bu alandaki kayıtlılık durumuna dair daha net sonuçlara ulaşmak mümkün olabilirdi. Ama araştırma sürecinde yapılan gözlemler, 10’dan az işçi çalıştıran, ufak çaplı mağazalarda kayıt dışılığın yüzde yüzlere yakın olduğunu işaret etmektedir. Çünkü “popüler” ve “sıradan” olarak nitelendirilen ve “10’dan fazla işçi çalıştıran” mağazalar Van’da az sayıdadır. Ve araştırma sürecinde bir kaç tanesi dışında hepsine ulaşılmıştır. Bu durumda, araştırma kapsamındaki “sıradan” mağazalarda kayıt dışı istihdam oranı yaklaşık yüzde 85’dir. Yedi mağazanın altısında hem tam zamanlı hem de kısmi zamanlı çalışanların sigortası olmadığı için ulaşılan sonucun gerçek durumu yansıttığı rahatlıkla öne sürülebilir. “Popüler” mağazalardaki durum ise, bundan biraz farklıdır. Buralarla ulaşılan sonuca göre, tam zamanlı çalışanlar arasındaki kayıt dışılık oranı yüzde 12,5; kısmi zamanlı çalışanlar arasındaki kayıt dışılık oranı ise yüzde 50’dir. Bu mağazalarda ulaşılan sonuçların güvenilir olduğunun düşünülmesine neden olan faktör ise, yukarıda da vurgulandığı gibi, özellikle bahsi geçen mağazaların sayıca az olması ve birkaç tanesi dışında hepsine ulaşılmış olmasıdır.
Sonuç
Mütevazi bir çalışmanın bulguları tabii ki bu yazıyı okuyanlara yetersiz gelmiş olabilir. Belirtildiği gibi, kayıt dışı istihdamla ilgili çalışmalar daha geniş projeksiyonların bir parçası olmak durumundadır. Bu çalışmadaki amaç, Van’da herkesin tanıdığı bildiği, her gün önünden geçtiği ve çok sayıda çalışanı olan 15 mağazadaki kayıt dışı istihdam durumu üzerine kısa bir değerlendirme yapmaktı. Bu 15 mağazanın durumunun, daha az bilinen, tanınan, küçük çaplı giyim hizmeti sunan, çoğu zaman 2 ya da 3 kişinin çalıştığı mağazalardaki kayıt dışılıkla ilgili bir fikir verebileceği, hatta bir adım daha ileri gidilecek olursa lokanta, kafeterya, kahve, berber, kuaför gibi diğer hizmet sektörü kategorilerini de yansıtabileceği düşünüldü. Bununla birlikte, incelenen 15 mağazanın “popüler” ve “sıradan” olmak üzere iki gruba ayrılmasının altında yatan neden ise, uygun bir ortamda her işletmenin kayıt dışı işçi çalıştıracağını ve hatta bazen bunu, hadsiz ve fütursuz bir biçimde mağaza işçilerinin bilgisizliğinden ve örgütsüzlüğünden yararlanarak yapabileceğini; prestij, sağduyu, işçi dostluğu, sosyal sorumluluk gibi kavram ve kelime öbeklerinin birer manipülasyon aracına dönüşebileceğini göstermekti.
Mihrican Zorlu
Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Van.
Faruk Berge
Yüzüncü Yıl Üniversitesi,Van.
Kaynakça:
BİTAV, “Van Alan Araştırması Ön Raporu: Kayıtdışı İstihdam İle Mücadele”, 2011, (Çevrimiçi), http://www.kaydim.com/tr/Genel/BelgeGoster.aspx?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2EF4E35FDD7960B0895, 14.06.2011.
(Çevrimiçi), http://bilgilendirme.csgb.gov.tr/platform/pdf/5_kayit_disi_istihdam.pdf, 25.03.2013.
(Çevrimiçi), http://www.sgk.gov.tr/wps/wcm/connect/Kayitdisi/kayitdisi/kayitdisi_ekonomi/genel_bilgi/, 25.03.2013.
(Çevrimiçi), http://www.sabah.com.tr/fotohaber/ekonomi/turkiyenin-kayitdisi-haritasi?tc=81&albumId=33745&page=65, 26.06.2011.
TEPAV, “İstihdam İzleme Bülteni”, (Çevrimiçi), http://www.tepav.org.tr/upload/files/haber/1356099473-4.Istihdam_Izleme_Bulteni_11_2012.pdf 25.03.2013.
TÜİK, “Hane Halkı İşgücü İstatistikleri Aralık 2012”, (Çevrimiçi), http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=13464, 25.03.2013.
[1] (Çevrimiçi), http://bilgilendirme.csgb.gov.tr/platform/pdf/5_kayit_disi_istihdam.pdf, 25.03.2013.
[2] (Çevrimiçi), http://www.sgk.gov.tr/wps/wcm/connect/Kayitdisi/kayitdisi/kayitdisi_ekonomi/genel_bilgi/, 25.03.2013.
[3] TÜİK, “Hane Halkı İşgücü İstatistikleri Aralık 2012”, (Çevrimiçi), http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=13464, 25.03.2013.
[4] (Çevrimiçi), http://www.sabah.com.tr/fotohaber/ekonomi/turkiyenin-kayitdisi-haritasi?tc=81&albumId=33745&page=65, 26.06.2011.
[5] BİTAV, “Van Alan Araştırması Ön Raporu: Kayıtdışı İstihdam İle Mücadele”, 2011, (Çevrimiçi), http://www.kaydim.com/tr/Genel/BelgeGoster.aspx?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2EF4E35FDD7960B0895, 14.06.2011.
[6] TEPAV, “İstihdam İzleme Bülteni”, (Çevrimiçi), http://www.tepav.org.tr/upload/files/haber/1356099473-4.Istihdam_Izleme_Bulteni_11_2012.pdf 25.03.2013.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.