ABD’li Evangelist Papaz Pat Robertson, 22 Ağustos 2001’de 700 Club adlı TV şovunda, “Eğer Hugo Chavez onu öldürmek istediğimizi düşünüyorsa, bence gerçekten o doğrultuda gitmeli ve bu işi yapmalıyız” diyerek ABD gazetelerine manşet olmuştu. Chavez’i ABD için “korkunç bir tehlike” olarak nitelemiş ve “komünist yayılmacılık ve İslam aşırılıkçılığı için bir atlama tahtası olmaya çalıştığını” söylemiş, suikastın “bir savaştan çok daha ucuz” olduğunu da […]
ABD’li Evangelist Papaz Pat Robertson, 22 Ağustos 2001’de 700 Club adlı TV şovunda, “Eğer Hugo Chavez onu öldürmek istediğimizi düşünüyorsa, bence gerçekten o doğrultuda gitmeli ve bu işi yapmalıyız” diyerek ABD gazetelerine manşet olmuştu. Chavez’i ABD için “korkunç bir tehlike” olarak nitelemiş ve “komünist yayılmacılık ve İslam aşırılıkçılığı için bir atlama tahtası olmaya çalıştığını” söylemiş, suikastın “bir savaştan çok daha ucuz” olduğunu da eklemişti.
Venezuela’dan gelen sert tepkiler üzerine, Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, Robertson’un sözlerinin “kesinlikle yasaya aykırı” olduğu ve “bakanlıklarının bu türden işler yapmadığı” açıklamasına mecbur kalmıştı.
Rumsfeld’e pek inanan olmadığını söylemek mümkün. Zaten bir yıl sonra da Chavez’e karşı darbe girişimi oldu. Chavez de, ABD basınına verdiği röportajlarda, kendisini öldürmeye dönük girişimlerden söz ediyordu.
O günlerde, Beyaz Saray’ın Chavez’e dair niyeti konusunda en çarpıcı ifade tüm Latin Amerika’nın yakından tanıdığı Felix Rodriguez’den geldi. Miami’nin Kanal 22 televizyonuna röportaj verenRodriguez, “Chavez’e karşı beklenmedik olaylar planlandığını” söylemişti.
Rodriguez’in ünü eski bir CIA ajanı ve sıkı bir baba Bush destekçisi olmasından gelmiyordu. Latin Amerika’da sözlerinin ciddiye alınmasının asıl nedeni 1967’de Che Guevara’yı infaz eden Bolivyaaskeri birliğine danışmanlık yapmasından kaynaklanıyordu.
Bunları anımsamama neden olan, yapılacak seçimde Chavez’in koltuğuna oturacağından kuşku duymadığım yardımcısı Nicolas Maduro’nun, Başkan’ın hastalığı ve ölümüne ilişkin “Düşman saldırısı olduğu kesin. Araştıracağız” sözleri. Chavez de, “Castro bana ABD’nin elinde kanser yapan bir silah olduğunu söylemişti” demişti.
Vatan gazetesi geçen gün, “6 lider, 6’sı da kanser. Tesadüf mü?” diye sorarak, kıtanın kanser olan solcu liderlerini saydı: Castro, Arjantin devlet başkanı Kirchner, Brezilya’nın eski ve yeni başkanlarıLula da Siva ile Dilma Rousseff ve Paraguay devlet başkanı Fernado Lulo.
Bunları alt alta sıralayınca, evangelist papazın savaştan ucuz dediği yöntemin bölgenin solcu liderine karşı, gözle görünen bir tetikçi eliyle değil de “tanrının görülmez eliyle” yürütüldüğü düşüncesi akla yakın geliyor.
Yine de, ben bu tür teorileri pek önemseyen biri değilim. Üstelik, kanser olmak için o kadar çok neden var ki etrafta, o olağan nedenlerin Chavez ve diğer liderleri de bulmuş olması akla daha yakın olasılık.
Şimdi, Chavez’den sonra neler olabileceği tartışması, ölümü üzerine spekülasyon yapmaktan çok daha önemli.
Bu sorunun yanıtı son bir-iki gün içinde Chavez’in tabutu peşinde yürüyenlerce verildi aslında.
Anımsayın, bizim liberaller ve muhafazakarlar 19 Mayıs gibi milli bayramlara ilişkin düzenlemeleri, kutlamaların Kuzey Kore ve eski Sovyetler Birliği’ndeki törenleri anımsattığını, halkın gönüllü katılımından çok askeri bir düzen ve zorlamanın izlerini taşıdığını söyleyerek savundular.
Bugün aynı gözle bir de Venezuela’ya baksınlar. Diktatör dedikleri Chavez’in ardından yürüyenleri de o askeri disiplin ölçüleriyle test etsinler. Bir gram adalet duyguları ve analitik namusları varsa, halkınChavez’e ve onun devrimine sahip çıktığını kabul edeceklerdir.
Birkaç gün sonra, sürücü koltuğuna eski otobüs şoförü geçecek. Chavez’in boşluğunu doldurmaz zor tabii, ancak Maduro’nun direksiyon hakimiyeti de küçümsenmemeli. Halkı ve dünyanın her yerindeki sevenleri üzgün tabii; ama düşmanların sevinci boşuna. “Korkunç tehlike” orada duruyor!
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.