Yenikapı İstasyonu’ndaki saldırının doğrudan tanığı ve muhatabı olarak yaşananların peşini bırakmayacağımızı, bir dayak olayı vesilesi ile halkın ulaşım hakkı ile ilgili pek çok ihlalin ve bu ihlallere yol açan kirli siyasi-ticari ilişkiler ağının odağında yer aldığını gördüğümüz “TCDD vakası” ilgili olarak halkın haber alma hakkını sonuna kadar savunacağımızı belirterek, kurumun açıklamasına yanıt veriyoruz 12 Şubat […]
Yenikapı İstasyonu’ndaki saldırının doğrudan tanığı ve muhatabı olarak yaşananların peşini bırakmayacağımızı, bir dayak olayı vesilesi ile halkın ulaşım hakkı ile ilgili pek çok ihlalin ve bu ihlallere yol açan kirli siyasi-ticari ilişkiler ağının odağında yer aldığını gördüğümüz “TCDD vakası” ilgili olarak halkın haber alma hakkını sonuna kadar savunacağımızı belirterek, kurumun açıklamasına yanıt veriyoruz
12 Şubat Salı gecesi 21.30-22.15 arasında TCDD Yenikapı Tren İstasyonu’nda, 17 yaşında bir çocuğun trene parasız binmek istemesi üzerine güvenlikçiler tarafından bir odaya kapatılarak copla dövülmesi ve ardından yaşananlara ilişkin yayımladığımız habere TCDD resmi internet sitesinden yazılı bir açıklama geldi.
Haberimize yönelik bir yalanlama niteliğindeki söz konusu açıklama, gerçekte yaşananları açığa çıkarma değil örtbas etme kaygısıyla yazıldığı belli olan, suçlu psikolojisi ve savunma refleksi ile kaleme alınmış, olay görüntüleri ve tanık ifadeleri ile çürütülecek iddialarla dolu, kurumun ciddiyetine yakışmayacak özensizlikte bir yazıdır.
Söz konusu açıklamanın hemen altında yer alan “Sirkeci Basın Açıklaması” başlıklı yazıdan da anlaşıldığı kadarıyla, kurumun resmi sitesi, basında trenyolu ulaşımında yaşanan sorunlara ilişkin çıkan haberleri yalanlamayı özel misyon edinmiştir.
Saldırının doğrudan tanığı ve muhatabı olarak yaşananların peşini bırakmayacağımızı, bir dayak olayı vesilesi ile halkın ulaşım hakkı ile ilgili pek çok ihlalin ve bu ihlallere yol açan kirli siyasi-ticari ilişkiler ağının odağında yer aldığını gördüğümüz “TCDD vakası” ilgili olarak halkın haber alma hakkını sonuna kadar savunacağımızı belirterek, kurumun madde madde açıklamasına yanıt veriyoruz.
1. TCDD “Haberde şahsın ismi ve trene ücretsiz binmeye çalışması dışındaki bütün bilgiler yalan ve hayal mahsulüdür.” demektedir.
Doğrudan Sendika.Org muhabirinin ve şahitlik yapmayı kabul eden yolcuların gözleriyle gördüğü ve bir kısmı da fotoğraf ve video görüntüleri ile belgelenen gerçek;
17 yaşında Ö.G.’nin odaya kapatılarak iki güvenlikçi tarafından dövüldüğü,
güvenlikçilerin elinden kurtarılan çocuğun ve etrafındaki yolcuların güvenlikçi tarafından taciz edildiği,
daha sonra çocuğun ve etrafındaki yolcuların 22.14 trenine binmesine fırsat verilmeden, hemen 1 dakika önce, en önde üniformalı ve üniformasız güvenlikçiler ve peron görevlisi olduğunu iddia eden şahıslar olmak üzere 20-30 kişilik bir grubun geldiği,
“gazeteciyim” diyen Sendika.Org muhabirine biber gazı sıktığı,
çocuğun etrafındaki diğer yolcuları zorla uzaklaştırdığı,
arbedede burnundan yaralandığını iddia eden Osman Eroğlu tarafından hedef gösterilen Ö.G.’nin yüzüne güvenlikçi güruhu tarafından yumruk atıldığı,
Ö.G.’nin giysilerinin yırtıldığı,
Ö.G.’nin burnundan akan kanın perona ve turnikelere döküldüğüdür.
TCDD yargıya da intikal eden ve henüz iki gün önce gerçekleşen bu olay konusunda bu kadar peşin hükme hangi araştırma, soruşturma, inceleme süreci sonrasında varmıştır. Tanıklar dinlenmeden, görüntüler incelenmeden yazılan bu acil cevaptan anlaşıldığı kadarıyla, bir soruşturma yapılmamış, suçlu psikolojisi ve örtbas etme kaygısı doğrudan “yalanlama” refleksine dönüşmüştür.
2. Açıklamada “Haber, bir olayın düzmece hale getirilmesinin, başkalaştırılmasının muhteşem örneklerinden biridir.” denilmektedir.
İlgili haberimize, video görüntülerine ve fotoğraflara aşağıdaki linkten ulaşılabilir. Okurlar, TCDD hatlarını kullanan yolcular neyin yalan neyin gerçek olduğuna kendi iradesiyle karar verecektir. Henüz başlayan bir yargı süreci karşısında kurumun bu kadar tezcanlı açıklamalar yapması, yolcuların güvenliğini tehdit eden bir durum karşısında doğrudan yolcuyu değil güvenlik şirketini ve saldırgan güvenlikçiyi savunması üzücüdür.
Turnikede kan var: Güvenlikçiler trene parasız binen çocuğu dövdü, yolculara saldırdı!
3. Açıklamada “Yenikapı istasyonunda “güvenlikçiler” değil, tek güvenlik görevlisi bulunmaktadır.” denilmektedir.
TCDD iki saldırgan güvenlikçiden zaten adı ve yüzü ifşa olan Osman Eroğlu’nun varlığını kabul etmekte, diğerini ve ikinci saldırıyı gerçekleştirenleri gizlemeye çalışmaktadır. Kağıt üzerinde, yani resmi olarak tek güvenlikçi bulunması, herkesin gözleriyle gördüğü diğer üniformalı ve sivil güvenlikçilerin yokluğunu değil kayıtdışılığını ya da olay sonrası yetkililer tarafından kayıtlar üzerinde oynandığını gösterir. Sözünü ettiğimiz güvenlikçi güruhunun, ikinci bir saldırı için toplanması zaman almıştır. O esnada yolcular polis ve ambulansa haber verirken, anlaşılan güvenlikçiler de “arkadaşlarına” haber vermiş ve yarım saat içinde Yenikapı’da toplanmalarını sağlamıştır. Ayrıca orada bulunan eli telsizli “sivil güvenlikçiler”den bazıları, olay yerine gelip çocuğu koruması gereken sivil polisler idiyse, bu da Emniyet’in ayrıca açıklaması gereken bir durumdur. TCDD özel güvenlik şirketini aklamak için Emniyet’i mi suçlamakta, yoksa Ağustos 2008’de 13 yaşında bir çocuğun ölümüyle sonuçlanan olayın ardından polisin mağdur yakınlarına saldırmasında gerçekleştiği gibi Emniyet’in “yardımına” mı güvenmektedir?
4-5. TCDD “Ö.G. adlı genç, arkadaşlarıyla birlikte ters turnikeden trene binmek istemiş, güvenlikçi görevi gereği engel olmaya çalışmış, Ö.G. tarafından güvenlikçiye yumruk atılmış ve güvenlikçinin burnu kırılmıştır. Bu esnada Ö.G.’nin yanında bulunan arkadaşları da güvenlikçiye saldırmıştır.” demektedir.
Osman Eroğlu söz edildiği şekilde yaralanmamıştır. Bunu kendisi de, peronda olaya şahit olan yolcular da, biz de biliyoruz. Yok edilmediyse ya da tahrip edilmediyse güvenlik kamerası kayıtları da gösterecektir. 30’lu yaşlarda 20-30 kişilik saldırgan güruh 17 yaşında bir çocuğu dövmeyi ve yolcuların tepkisi ile geri adım atmayı anlaşılan kendilerine yedirememekte, sorumlu oldukları şirket ve yetkilere açıklayamamakta, bir “balici gençler” efsanesi uydurmaktadır. Eğer TCDD’nin iddia ettiği gibi peronda bir güvenlik görevlisi varsa, 17’li yaşlarda bir grup genç nasıl olup da bu bir görevliyi atlatıp trene binip gidememiş, o “bir görevli” grup içerisinde Ö.G.’yi çekip alıp yarım saat alıkoyabilmiştir. Güvenlik görevlisini dövdüğü iddia edilen Ö.G. nasıl bu hale gelmiş, neden trene binip gitmemiş, arkadaşları nereye buharlaşmıştır?
6- TCDD “Haberdeki Ö.G.’nin parmağının kırılması olayı, güvenlik görevlisine attığı yumrukta dengeyi ayarlayamamasındandır” demektedir.
Ö.G.’nin hastane raporu dosyalarda mevcuttur. Alçıya alınan bir kol, morarmış surat, yumurta büyüklüğünde şişlerin oluştuğu kafa, yırtılan giysiler de mi “dengeyi ayarlayamamak”tandır?
7- TCDD “Olay yerine 20-30 güvenlikçi geldiği, çocuğun dövüldüğü, yolculara sprey ve biber gazı sıkıldığı iddiaları “www.sendika.org” habercisinin yalan yazmakta ne kadar usta olduğunu göstermektedir. Zira, Yenikapı-Halkalı arasındaki istasyonların tamamında bile o saatte 20-30 güvenlikçi bulunmamaktadır.” demektedir.
TCDD’nin açtığı ihalede İstanbul’daki iki hat için 250’nin üzerinde güvenlik elemanı alınmıştır. Hattın tamamında 20-30 güvenlikçi varsa bile bu, üç vardiyadan en fazla 90 güvenlikçi istihdam ediliğini gösterir. İki hatta ise en fazla 180 güvenlikçi olur. Bu kaba hesaba göre, geriye yüksek sayıda güvenlikçi kaldığı görülmektedir. Bunlar belli odaklara para aktarmak için kağıt üzerinde işe alınmış kimseler midir?
8- TCDD “Olay emniyete intikal etmiş, konu tutanaklara geçmiştir.” demektedir.
Olay halkın haber alma hakkını savunan medyaya, yargıya, halka ve toplumsal muhalefet güçlerine intikal etmiştir. Bizim elimizdeki tutanaklar TCDD’nin iddiaları ile uyuşmamaktadır.
9- TCDD “Adı geçen sitede yer alan kanlı fotoğraftaki “kan”, Ö.G.’nin kırık parmağından değil, burnu kırılan güvenlik görevlimizin burnundan akan kandır.” demektedir.
O kan Ö.G.’nin burnundan akan kandır. Akan kan kime ait olursa olsun, sorun, kamusal hizmetlerin bir hak olarak görülmemesi, paralılaşması, kar ve zarar hesaplarının ulaşım hakkının önüne geçmesi ve bunun sonucu olarak trene binmek isteyen 17 yaşında parasız bir çocuğa yolcu değil gaspçı muamelesi yapılmasıdır. Kârın özelleşmiş zor aygıtlarıyla güvence altına alındığı yerde sorunun özü, akan kanın kimin olduğu değildir; sorun insanlık dışı piyasa kurallarının dökülen kan pahasına savunulmasıdır.
10- TCDD “Emekçinin hakkını savunduğunu iddia eden bir sitenin, peron ve tren kabadayıları tarafından yaralanan, görevi başında mağdur edilen bir emekçiyi zalim ve vahşi göstermesi söz konusu sitenin emeğe ve emekçiye hangi pencereden baktığını da göstermektedir.” demektedir.
Evet biliyoruz, TCDD’nin zihninde yolcu müşteridir, parası olmayanların yurttaş sayılmadığı bir ülkede “peron ve tren kabadayısı” olarak anılması şaşırtıcı değildir. “Görevi başında mağdur edilen emekçi” söylemine sarılan TCDD’ye çağrımızdır: TCDD’de taşeronlaşmaya son vermeli, güvenlik görevlilerini ihaleyle çalıştırmaktan vazgeçmelidir. Sendika.Org olarak söz veriyoruz ki, TCDD’de çalışan emekçilerin nasıl sömürüldüğünü, güvencesizleştirildiğini, taşerona bağlı çalışanlara imzalatılan senetleri, boş istifa dilekçelerini, köle alım-satım ihalelerinde dönen dolapları, kimlere para kazandırıldığını haberleştireceğiz.
Biz haberimize ve haklılığımıza güvenerek TCDD’nin açıklamasına yer veriyoruz, TCDD’nin de bizim açıklamamız karşısında kendi iddialarına güvenip güvenmediğini, açıklamamıza yer verip vermeyeceğini merak ediyoruz.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
14 Şubat 2013
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.