Marks başyapıtına “Kapitalizm” değil, “Kapital” adını vermiş, ilk cildin alt başlığını da “kapitalist üretim süreci” değil, “sermayenin üretim süreci olarak belirlemiştir. Burada söz konusu olan sosyalist yıkım ve yeniden kuruluşun temel amacının sermayenin gücünün yenilmesi fikri vardır. Sermayenin gücüne elinizi sürmeden kapitalisti mülksüzleştirerek kapitalizmi ortadan kaldırabilirsiniz, kapitalisti devirip, fabrika sistemine, iş bölümüne, sermayenin toplumsal dokuyu […]
Marks başyapıtına “Kapitalizm” değil, “Kapital” adını vermiş, ilk cildin alt başlığını da “kapitalist üretim süreci” değil, “sermayenin üretim süreci olarak belirlemiştir. Burada söz konusu olan sosyalist yıkım ve yeniden kuruluşun temel amacının sermayenin gücünün yenilmesi fikri vardır. Sermayenin gücüne elinizi sürmeden kapitalisti mülksüzleştirerek kapitalizmi ortadan kaldırabilirsiniz, kapitalisti devirip, fabrika sistemine, iş bölümüne, sermayenin toplumsal dokuyu belirleyen süreçlerine dokunmadığınızda siyasal olarak devrimden söz edebilirsiniz ama SSCB pratiğinde olanı açıklayamazsınız. Sermaye egemenliği kapitalizme içkin ve onu önceleyen süreçtir. Kapitalist sistem sermayenin siyasal ve dönemsel görüntüsüdür. Dolayısı ile siyasal düzeyde antikapitalist olmak kapitalizm sonrası toplumsal kuruluşta devrimciliği garantilemez. Komünizm mücadelesi kendini sermaye karşıtlığı (hem ekonomik hem de toplumsal görüntüleri anlamında) olarak tanımlamak zorundadır. Bu karşıtlık sosyalist kuruluş aşamasının yanında, kapitalist düzenin içinde ona karşı oluşturulacak mücadele yollarının yeni liberal dönemde belirlenmesi ve yeniden tanımlanması anlamında hayati önem taşımaktadır.
“Mesele” dergisi Şubat sayısında, Şişecam, Taşeron şirketler ve Kozlu Maden işçi direnişlerine özel bir dosya ayırdı. Bu dosya yazıları arasında Yunus Öztürk’ün 1989’dan beri Şişecam işçilerin örgütlü olduğu Kristal-İş sendikası eğitim uzmanı Zafer Aydın’la yaptığı söyleşi oldukça ufuk açıcı bir tabloyu gözler önüne seriyor. Şişecam işçilerinin anonim kapitalist şirkete karşı 13 gün süren “işyerini terketmeme” eyleminin öyküsünü anlatıyor. Söyleşi, Türkiye sendikal hareketinin tarzını oluşturan lobicilik ve diyalog yoluyla mevcut üyelerinin bazı haklarının korumasına karşılık Şişecam işçilerinin eylemlilik yolu ile güçlü ve etkin mücadele çizgisini ön plana almasının serüvenini anlatıyor.
83 gün süren 1966 Paşabahçe grevinin DİSK’in kuruluş sürecinde oynadığı rol hatırlandığında, 2013 Şişecam grevinin hatırlattıkları yanında hatırlatmadıkları daha önemlidir. 1966 grevinin politik sonuçları yanında, 2013’un bir mücadele yöntemi olarak “işyeri terketmeme”, bir başarı öyküsü yanında, bir başarısızlık öyküsüdür de. Yanlış anlaşılmasın bu toplumsal proletaryanın politik öznesinin başarısızlığıdır. Türkiye’deki daha şanlısının yaşandığı dönemleri unutup, karikatürlerinden başarı öyküsü çıkarılamaz. Mevcut haklarının gaspına karşı “işyerini terketmeme” tarzında eylem geliştiren bir işçi grubunun ellerinde polis saldırısına barikat olması amacıyla taşıdıkları Atatürk posterleri eylemi karikatür haline getirmiştir. Kimse kusura bakmasın, Şişecam direnişinin meşruluğu bir yana, politik özne olmak demek, fabrikayı ellerinde Atatürk posteri ile işgal eyleminde, fabrika işgalini değil, Atatürk posterini görmek demektir. Görmek ve mücadeleyi buna karşı bir akılla kurmak. Siyaset budur. Siyaseti sermaye karşıtlığı üzerinden kurmak, farklı bir görme biçimidir.
Yer Demir Gök Bakır bütün mümkünlerini yitirmiş köylülerin kendi yarattıkları ermişin işaret ettiklerine bakarak hayatta kalmalarını anlatır.
“Bu Taşbaş öteki ermişlere benzemez. Başı sıkışırsa tüfeği alırda dağlara çıkar. Hem ermiş, hem eşkıya… Vay anam vay! Şu dağlarda değil TC hükümeti, kocaman Amerikan Devleti atom bombasıyla gelse gene yakalayamaz onu. Toros’ta bir tek canlı kalıncaya kadar onu korurlar, ele vermezler”.
Yer Demir Gök Bakır’da “korkuya” karşı kendi mitini Taşbaş karekteri ile hem “ermiş” hem “eşkıya” olarak kuran gerçeklik ile ellerinde Atatürk posterleri ile fabrika işgal eden işçilerin gerçekliği aynıdır. Hala korkuya karşı durmak için ermiş aranmaktadır. Bu durum Yer Demir Gök Bakır filminin afişi ile fabrika işgalinde çatıya çıkan işçilerin oluşturduğu sahneyi de benzer kılmıştır.
Yaratılan mitos geri döner…
Hakkını arayan işçiler için Lenin okuma zamanı!
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.