14 kişinin ölümünün ardından sınır kapısı yol geçen hanı görüntüsünden çıktı ve yeniden herhangi bir sınır kapısına benzedi…
Cilvegözü’ndeki patlamanın ardından 4 gün geçti ancak olayın üzerindeki sis perdesi kalkmış değil. Özge Sapmaz sınır kapısındaki ve Reyhanlı’daki gözlemlerini Sendika.Org için kaleme aldı. Sapmaz, patlamadan sonra sınırdaki dikkat çekici değişimi, sınır bölgesine hakim olan grupları, sınırda dönen ticareti, saldırıda ölen bir kişinin ilginç öyküsünü, cihatçılarla mültecilerin Türkiye’deki hayatlarındaki dikkat çekici farkları ve Reyhanlı halkının tedirginliğini yazdı…
Cilvegözü sınır kapısındaki patlamanın ardından 4 gün geçti. Olayla ilgili şimdiye kadar açıklanan tek gelişme, bir şüpheliyi sınırdan alıp Antakya’da dolmuş duraklarına bırakan bir taksicinin gözaltına alınması. Olayın nasıl olduğu, kimler tarafından yapıldığı gibi konularda hala tatmin edici bir açıklama yapılmazken Cilvegözü sınır kapısı, patlamanın ardından Türkiye’nin diğer sınır kapılarına benzer bir hal aldı. Bir hafta öncesine kadar bu bölgeler, sınırdan Türkiye’ye henüz geçmiş Suriyelilerle doluydu. Aynı zamanda burada fazla sayıda “tehrib” (insan geçirme) işi yapan Reyhanlılı gençler bulunuyordu. Bu gençler pasaportu olmayanları belli bir ücret karşılığında sınırdan geçiriyorlardı. Bütün bu işler yapılırken, ellerinde silahlarıyla nöbet tutan Türkiye askerleri yine vardı. Ancak bunlar görevlerini yapmıyor, sınırdan kaçak geçişleri engellemiyor, sadece bekliyorlardı. Sınır diye bir şey kalmamıştı, elini kolunu sallayan hiçbir kontrole tabi tutulmadan geçiyordu. Bugün ise o sınır yeniden çizilmiş.
X-ray cihazlı ile güvenlik önlemi
Cilvegözü sınır kapısı dün (14 Şubat) yeniden açılırken, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın talimatıyla sınıra getirilen mobil x-ray cihazı da gün boyu gümrük sahası içinde çalıştırıldı. Sınırdan ancak araç geçişlerine izin veriliyor. Yaya geçmeye çalışanlarsa boş buldukları araçlara ve kamyonet kasalarına binerek gümrük sahasına giriyorlar.
Patlamada Babinava Kampı sorumlusu da öldü
Savaşın başlamasıyla beraber, Reyhanlı’ da uluslararası insani yardım hizmeti veren bazı kuruluşlar var. Suriye’nin Cilvegözü’ ne yakın bir yerde bulunan Babinava kampı sorumlusu Luuai Daabol da sınırdaki patlama sırasında hayatını kaybetti. Suriye’de Esad’a karşı muhalefeti başlatan ancak daha sonra Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ve cihatçıların saflarından yer almayan ve bugün bu yardım kuruluşlarından birinde görev yapan bir Suriyeliye Daabol’u soruyoruz:
“Aynı zamanda gazetecilik de yapan Daabol ne Esad ne de ÖSO tarafından sevilen bir insandı. Daha çok Suriye ana akım medyasına alternatif internet sitelerinde yazılar yazan Daabol dürüst ve gerçekçiydi. Bence gerçek bir devrimciydi. Esad’ın ve cihatçıların karşısında yer alan söylemleri vardı.”
Konuştuğumuz kişi patlamanın Daabol’un aracına yönelik bir saldırı olma ihtimalinin de Suriyeliler arasında konuşulduğunu söylüyor ve görüntüler incelendiğinde araç onun çıkarsa saldırının kimin tarafından yapıldığının anlaşılamayacağından bahsediyor.
Farık ve Skurusham gruplarının ticari gerilimi
Saldırıyı kim yaptı rivayet muhtelif ancak Cilvegözü sınır kapısı ile Suriye arasında bulunan tampon bölgenin kontrolü birden fazla muhalif grubun elinde bulunuyor. Bölgede daha çok Farık ve Skursham (Şam şahinleri) grupları yetkili. Bu grubun üyeleri şapkalarına kadar tamamen siyah giyinmeleri ile tanınıyor.
Sohbet ettiğimiz Suriyeli’ye tampon bölgede gerçekleşen bu patlamanın muhalifler arası bir anlaşmazlık sonucu olma ihtimalini soruyoruz:
“Aralarında politik bir anlaşmazlık olabileceğini sanmıyorum. Bu gruplar kendi çıkarları doğrultusunda, Esad’a karşı birlikte hareket ediyor. Bu düşük bir ihtimal” diyor.
Ancak sınırda gruplar arasında kimi ticari gerilimlerin varlığının da altını çiziyor: “Asıl sorun sınırdaki ticareti kontrol etmek isteyen güçlerin birbiri arasındaki gerilim. Cilvegözü sınır kapısı önemli bir yer. Suriye’ye insani yardım taşıyan tırlar buradan giriş yapıyor. Dolayısıyla ticaret de bu kapıda dönüyor. Ve bu kapının Türkiye tarafından kontrolü neredeyse sıfır.”
Zaten gümrük kapısına kadar 10 kilometre boyunca uzayan “yardım tırları” da dikkatimizi çekiyor. O tırların sınırın öbür tarafında muhalifler arası rekabeti de tetikleyen “yardım ticareti”nin büyüklüğünü gösteriyor. Zira yardım diye içeriye enerji içeceğinden musluğa kadar bir dizi parayla satılan mal da sınırdan gümrüksüz geçiyor.
Cihatçılar lüks içinde, mülteciler perişan, Reyhanlılılar tedirgin
Reyhanlı ilçe merkezinde ise halkı korku sarmış. İlçede bulunan ve sayıları 20 bine ulaşan Suriyelilerden tedirginler. Öyle ki halk evlerinden dışarıya çıkmayı bile göze alamıyor. Suriye plakalı araçlardan ise uzak durmaya çalışıyorlar. Ve bu araçların sayısı ilçedeki araç sayısının yarısı kadar.
CHP Reyhanlı İlçe Başkanı İsmail Gözlükaya ise durumu şöyle ifade ediyor:
Patlamanın ardından Reyhanlı halkı AKP’ ye tepkili. Çünkü bu tampon bölgenin kontrolünün cihatçılarda olduğunu buradaki herkes biliyor. Ve bu durum AKP ile cihatçılar arasında bir işbirliği durumunun olduğunu gösteriyor.”
Gözükaya cihatçılarla mülteciler arasındaki farkı da şu sözlerle anlatıyor:
Reyhanlı’da bulunan Suriyelilerin hangisinin cihatçı, hangisinin mülteci olduğunu kolaylıkla ayırt edebilirsiniz. Çünkü cihatçılar lüks arabalara biniyor, lüks evler kiralıyor ve bunların çoğu, bıyıksız ve uzun sakallarıyla görünüyor. Mültecilere ise sokakta az rastlanıyor. Daha çok evlerindeler. Tuttukları evlerin kiraları genelde düşük.”
Mültecilerin çoğu da burada yaşama hayalini maddi imkânsızlık nedeniyle sürdüremeyip geri dönüyor.
Cihatçıların hastaneleri
Reyhanlı ilçe merkezinde halkın bildiği kadarıyla 10–15 tane pansiyon ya da otel cihatçılar tarafından kiralanmış. Buralar hastaneye dönüştürülmüş ve yaralı militanlar bu hastanelerde tedavi ediliyor. Sokaklarda sıkça kolu, bacağı olmayan, tekerlekli sandalye ya da koltuk değnekleriyle gezen bu insanlara rastlıyoruz. İlçede bunu herkes biliyor ancak dışarıdan baktığınızda sıradan bir pansiyonmuş görünümlü bu hastanelerin devlet tarafından kontrolü söz konusu değil.
Reyhanlı da bir süre daha sular durulmayacağa benziyor. AKP’nin Ortadoğu’da emperyalizmin “vazgeçilmez taşeronu” oldukça bölge sıcak ve tehlikeli gelişmelere gebe.
Özge Sapmaz (Sendika.Org/Antakya)
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.