Toplumsal protestolar bölgenin diğer ülkelerinde de yükselmekte. Romanya’da bir hayli güçlü toplumsal protestolar vardı. Sırbistan’da bir dizi grev gerçekleşti.
Haftalarca süren toplumsal protestoların ardından, Bojko Botissov’un liderliğini yaptığı liberal muhafazakar Bulgar hükümeti 20 Şubat’ta istifa etti. Bu, yakın tarihinde güçlü sosyal hareketler ve protestolar olmayan Bulgaristan için oldukça dikkat çekici.
Bu protestolar, yüksek fiyatlar ve özelleştirilmiş enerji şirketleri tarafından yapılan yüksek elektrik fiyatı artışları ile ateşlendi. İkisi Çek Cumhuriyeti’nde biri Avusturya’dan üç şirket, Bulgaristan’daki elektrik endüstrisini kontrol ediyorlar. Çok sayıda insan elektrik fiyatlarıyla başa çıkamıyor. Gelirler oldukça düşük. 2008’de krizin başlangıcında %5.7 olan resmi işsizlik oranı bugün %13’e çıkarak ikiye katlandı. 2009’da GSYİH’daki %5.5’lik yüksek bir düşüşün ardından sonraki yıllarda Bulgaristan ekonomisi en iyi haliyle durgunluğu yaşadı. Bu kötü performansa rağmen, Bulgaristan’ın kemer sıkma politikaları liberal ekonomistler tarafından bir başarı öyküsü olarak övüldü. Bulgaristan’ın bu politikalarının liberal yandaşları özellikle, kamu borcunun düşük seviyesinin altını çizdiler. Madalyonun öbür tarafında, özelleştirilen toplumsal hizmetlerin pahalılığı ve yetersiz kamu hizmeti yer alıyor. Son Eurostat istatistiklerine göre, Bulgaristan nüfusunun %40’tan fazlası ciddi bir maddi yoksunluktan muzdarip. Bu, şu ana kadar AB’deki en kötü sicil.
Protestolar sadece başkent Sofya’da değil, diğer kentlerde de gerçekleşti. Geçtiğimiz günler boyunca, protestolar şiddetlenmişti. Elektrik şirketlerinin (yeniden) ulusallaştırılması taleplerinden biriydi. Hükümet, özellikle ağır bir biçimde eleştirilen (ve bir kaç ay önce Arnavutluk’taki lisansını kaybetmiş olan) Çek elektrik şirketi CEZ’in lisansını iptal ettiğini duyurdu. Özellikle kemer kısma politikalarıyla yakından ilişkili olan Maliye Bakanı Simeon Djankov, ilk istifa eden bakandı. Ne var ki, bu istifa protestoları dindirmedi. Ertesi gün, polis ve protestocular arasındaki çatışmalar arkasında çok sayıda yaralı insan bıraktı. Onlarca kişi hastaneye kaldırılarak tedavi edilmek zorunda kaldı. Bu olayların ardından, bir süredir sallantıda gözüyle bakılan hükümet istifa etti. Seçimler yazın olacağı için bu istifanın pratik sonuçları sınırlı olacak. Bununla birlikte, bir hükümet toplumsal sorunlar ve protestolar nedeniyle makamını terk etmeye zorlandığı için sembolik etkisi yüksek.
Toplumsal protestolar bölgenin diğer ülkelerinde de yükselmekte. Yaklaşık bir yıl önce, Romanya’da bir hayli güçlü toplumsal protestolar vardı. Sırbistan’da bir dizi grev gerçekleşti. Genellikle, bu protestolar çok iyi organize olmuş sosyal hareketlere yaslanamadı. Sıkça, daha çok yerel karakter barındırdılar. Kemer sıkmaya ve yolsuzluğa karşı üç aydan fazladır sürekli bir protesto dalgası görülen Slovenya, diğer Doğu Avrupa ülkelerine göre bazı açılardan farklılıklar içeriyor. Protesto hareketinin merkezinde bulunan Sloven sendikal hareketi göreceli olarak güçlü. Halihazırda, örneğin sabit oranlı gelir vergisi ve emeklilik reformunun getirilmesine karşı, başarılı kampanyalara önderlik etmiş durumda. Sadece sokak protestolarına ve grevlere dayanmamakta, aynı zamanda Slovenya’da var olan bağlayıcı referandum[1] aracını da kullanmakta. Geçmişte, referandumun güçlü bir araç olduğu kanıtlandı. Bununla beraber, sorunlu bankaların ortaya çıkışı ve devlete ait bankaların özelleştirilmesine doğru ilk adımlarına karşı referandum inisiyatifinin başlatılması yolundaki son girişimi anayasa mahkemesi tarafından engellendi. Buna rağmen, Slovenya’yı yöneten sağcı koalisyon, süreklileşen toplumsal protestolar karşısına parçalanıyor. Öte yandan, Slovenya’da kemer sıkmaya gerçekten bir alternatif sunacak solcu parti yok. Ve bu sınırlılık sadece Slovenya’da yok.
Doç.Dr. Joachim Becker
Viyana Ekonomi Üniversitesi
Uluslararası İktisat ve Kalkınma Enstitüsü
[Sendika.Org için kaleme alınan yazının İngilizce orjinali Sendika.Org’un İngilizce sayfasında “Bulgaria: Government resigns over social protests” başlığıyla yayımlanmıştır.]
[1] Çevirmenin notu: Bağlayıcı referandum, belirli bir konuda halkın bir bölümünün imzasının toplanmasıyla söz konusu oluyor ve referandum sonucu kesin oluyor, yasa yerine geçiyor.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.