Cep telefonuma her gün hiç umursamadığım ama ister istemez okumak zorunda kaldığım bir sürü mesaj geliyor. Bunlar çoğunlukla GSM şirketinin yeni hizmet paketleri, bankalardan kaçırılmayacak(!) kredi fırsatları falan oluyor. Çoğunlukla bir iki kelimesini okuyup sildiğim bu mesajlardan birini tam sildim ve aklım başıma geldi. Amiyane deyimi ile jeton ancak düştü. Keşke silmeseydim, ayrıntısına baksaydım dedim. […]
Cep telefonuma her gün hiç umursamadığım ama ister istemez okumak zorunda kaldığım bir sürü mesaj geliyor. Bunlar çoğunlukla GSM şirketinin yeni hizmet paketleri, bankalardan kaçırılmayacak(!) kredi fırsatları falan oluyor.
Çoğunlukla bir iki kelimesini okuyup sildiğim bu mesajlardan birini tam sildim ve aklım başıma geldi. Amiyane deyimi ile jeton ancak düştü.
Keşke silmeseydim, ayrıntısına baksaydım dedim. Sonra benimle aynı aboneliği kullanan bir iki yakınıma sordum ama öyle bir mesaj hatırlamadıklarını söylediler.
Mesajda şöyle yazıyordu: “(bişey) yaz (bilmem kaça) gönder telefonun seni gıdıklasın.”
Not: Buradaki (Bişey ve bilmem kaç) tarafımdan uydurulmuştur.
Televizyonlu, kameralı, hesap makinalı vs. bir sürü telefon duydum da gıdıklayanı ile ilk defa müşerref oluyorum.
– Beyefendi telefonun hangi özellikleri var?
– Kameralı vs., vs… Bir de gıdıklamalı.
– Sadece gıdıklıyor mu?
– Evet.
– Makas alma özelliği yok mu?
– Makas alanlarda ikametgah zorunluluğu var. Malum her mahallenin makas alma şekli farklı farklı oluyor. Muhtardan ikametgah ile gelirseniz hem gıdıklayan hem makas alan ve lokma döken yeni bir model geldi onu takdim edeyim efendim.
– Ben lokma döken telefon istemiyorum. Biraz kilo sorunum var da. Yağda kızartılan lokma oldukça ağır oluyor ve kilo yapıyor.
– Lokmayı yağda kızartmıyor efendim. Radyasyonda yapıyor. Biliyorsunuz radyasyonun kanser yapma özelliği, dolayısıyla da zayıflatma özelliği ekstra olarak sunuluyor. Biz burada kanser yapma özelliğinden değil zayıflatma özelliğinden yararlanıyoruz. Pozitif yaklaşım ilkesi gereği. Kısacası tam size göre bir telefon.
– O zaman ben bir ikametgah alıp geleyim.
– Hangi mahalle efendim?
– “Kazların tüyü” mahallesi.
– Aa. O mahallenin muhtarı sizlere ömür.
– Ya ne oldu ki?
– Sormayın beyfendi. Muhtarınız geçen yıl size önerdiğim bu lokma döken cep telefonundan aldı. Ancak bütün gün telefonun radyasyonda kızarttığı lokmalardan yemiş durmuş. Malum her şeyin fazlası zarar. Radyasyon bile bir dozdan fazla alındığında zararlı olabiliyor. Haliyle kendisini kanserden kaybettik. Ben ona kanser önleyici çiplerimizden tavsiye etmiştim ama, pahalı bulduğundan almadı. Tabii sonuç takdiri ilahi.
– E peki ben ikametgahı nereden alacağım?
– Size bu seferlik ikametgah almadan bu hizmeti satalım. Ne de olsa rahmetli muhtarın bizde çok parası kaldı. Biz de şirket olarak bundan böyle “Kazların tüyü mahallesi” sakinlerine böyle bir hizmeti ikametgahsız sunmaya karar verdik.
– Çok iyisiniz efendim. Bu iyiliğinizin altında kalmam. Cep telefonumla ilk makası sizden alacağım.
– Sağolun efendim biz bu ürünleri sadece satıyoruz, kullanmıyoruz. Malum müşteriye saygı ilkesi gereği.
– Annadım efendim.
– Hiç sanmıyorum.
– Nasıl?
– Sağlıcakla…
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.