“Türkiye şimdi istediği anda geniş bir koalisyon yaratıp, yürütüp, yönetebiliyor. Marakeş’teki koalisyonu da Türkiye oluşturdu.”… “Türkiye şimdi istediği anda geniş bir koalisyon yaratıp, yürütüp, yönetebiliyor. Marakeş’teki koalisyonu da Türkiye oluşturdu.” Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Radikal’den Deniz Zeyrek’e yaptığı açıklama bu. Malum ABD’nin Kürtleri ve Suriye içinden muhalifleri içine alamadığı gerekçesiyle İstanbul merkezli Suriye Ulusal Konseyi’nin […]
“Türkiye şimdi istediği anda geniş bir koalisyon yaratıp, yürütüp, yönetebiliyor. Marakeş’teki koalisyonu da Türkiye oluşturdu.”…
“Türkiye şimdi istediği anda geniş bir koalisyon yaratıp, yürütüp, yönetebiliyor. Marakeş’teki koalisyonu da Türkiye oluşturdu.” Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Radikal’den Deniz Zeyrek’e yaptığı açıklama bu. Malum ABD’nin Kürtleri ve Suriye içinden muhalifleri içine alamadığı gerekçesiyle İstanbul merkezli Suriye Ulusal Konseyi’nin (SUK) üzerini çizip yerine Doha’da Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu’nu (SMDK) kurdurttu. Bu, inisiyatifin Türkiye’den kayışının resmiydi. Yeni koalisyon Marakeş’teki Suriye’nin Dostları toplantısında 113 ülke tarafından tanındı. Burada itici etken ABD’nin toplantı arifesinde SMDK’yı ‘tek meşru temsilci’ ilan etmesiydi.
İklim değişti ama…
Bu süreçte Suriye’de rejim devirme oyununda Türkiye’nin rolüyle ilgili farklı bir hikâye var: Malum Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani’nin arabuluculuğunda Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) içinde yer aldığı Batı Kürdistan Halk Meclisi ile Kürt Ulusal Konseyi (KUK) geçen yaz Suriye’nin Kürt bölgesinde ortak hareket etmek için Yüksek Kürt Konseyi’ni (YKK) kurmuştu. Kürtler siyasal ve kültürel özerklik talepleriyle ilgili güvence verilmemesi nedeniyle SUK’a katılmamıştı. PYD’nin ayrıca Türkiye merkezli bir muhalif çatıda Kürtlerin olamayacağına dair rezervi vardı. Ancak iklim değişti. Marakeş’teki toplantı öncesi Kürtler, yeni koalisyonun esnekliği ve Kahire merkezli olması nedeniyle SMDK’ya katılma kararı aldı. Ama birleşme henüz gerçekleşmedi.
Birleşme bilmecesi
Kürt kaynaklara göre PYD, YKK’nın Kürtlerin talepleriyle ilgili taahhüt verilmesi şartıyla SMDK’ya katılmasını destekledi. Hatta Türkiye’nin PYD’ye itirazı nedeniyle YKK’nın katılımı mümkün olmazsa KUK’un tek başına SMDK’ya dahil olmasına karşı çıkmadı. Burada da Kürtlerin taleplerinin temin edilmesi şartı esastı. PYD sözcülerinden Şirvan İbrahim’e PYD’nin yeni tutumunu sordum, yanıtı şu oldu: “PYD’nin SMDK’ya katılım yönündeki kararı stratejik değil taktiksel. Aksi halde Türkiye’nin PYD’yi Kürt partilerden tecrit politikası başarılı olurdu.” SMDK’ya katılma kararı almasına rağmen KUK, Marakeş’e gözlemci gönderdi ama resmen katılmadı. Çünkü pazarlıklar hâlâ sürüyordu.
Kürtlerin 60 üyeli SMDK’da en az 12 koltuk, başkan yardımcılığı, Suriye Arap Cumhuriyeti adının ‘Suriye Cumhuriyeti’ olarak değiştirilmesi gisi istekleri var. Ama bazı Kürt kaynaklar PYD’yi oyun içinde tutacak bir katılıma Türkiye’nin taş koyduğunu iddia ediyor. Tabii kültürel haklara itiraz etmese de ‘siyasi özerklik’ lafından alerji duyan SMDK’nın “Yeni Suriye kurulmadan özerklik garantisi olamaz, buna yeni meclis karar verir” yönündeki tutumunun değiştiğine dair bir emare yok. Bu tavır, Türkiye’nin bakışıyla da örtüşüyor. Pazarlığın tam olarak nerede kilitlendiği meçhul. Ancak net olan bir şey var; taraflar pozisyonlarını yakınlaştırmaya çalışıyor. Dün telefonla ulaştığım PYD lideri Salih Muslim, YKK adına 7 kişilik bir heyetin SMDK ile müzakereleri nihayete erdirmek için Kahire’ye gideceğini söyledi. Yani PYD, YKK üzerinden sürecin bir parçası. Davutoğlu ise önceki gün “Suriye Ulusal Koalisyonu’nun içinde veya onlarla temas halinde PYD’nin herhangi bir faaliyet yapması söz konusu değil” dedi. Bu gelişmeleri sıraladıktan sonra sormak gerekiyor: Türkiye’nin yarattığı ve yönettiği koalisyon hangisi?
Barzani’nin tutumu
Belirsiz olan başka bir nokta Kürtler SMDK’ya KUK olarak mı yoksa YKK olarak mı katılacak? Barzani, Türkiye gibi KUK’un katılımından yana. İddia o ki YKK ya da KUK, SMDK’ya giremezse KUK’ta Barzani’ye yakın Abdulhakim Beşar gibi liderlerden katılım olacak. Ancak bu yol kırılgan Kürt birliğinin dağılmasını da tetikleyebilir. Nitekim Türkiye’nin arzu ettiği gibi PYD’yi diskalifiye edemeyen ama minimize etmek için KDP paralelindeki partiler arasında güç birliği sağlayan Barzani’nin otoritesi sorgulanmaya başladı. KDP paralelindeki 4 partiyle KUK içinde blok oluşturması, Feyş Habur kapısını kapatması ve maddi yardımda bulunmaması Barzani’ye karşı nükseden tepkinin nedenleri. Davutoğlu, PYD’yi ekarte etmeye odaklı politikayı savunurken bu örgütü PKK ve Şebbiha’ya eşitleyip gücünü halktan değil Esad rejiminden aldığını, Meşal Temmo’yu da PYD’nin öldürdüğünü söylüyor. Keşke bir yığın istihbarat kaynağına sahip ‘devletin bir bildiği vardır’ deyip geçebilseydik… Ne var ki sahada başka bir tablo var. Devamı yarına…