Türkiye İstatistik Kurumu’nun yaptığı bir araştırmanın verileri, 2008-2009 ekonomik krizinin, AKP’nin önem verdiği temel kurumlardan aileyi de teğet geçmediğini gösteriyor. 2004 yılından 2008 yılına kadar geçen dört yıllık sürede 600 binin aşağısına inmeyen ve 2008 yılında 642 bine ulaşan evlenme sayısının, 2009’da 592 bine indiği görülüyor. Ekonomik krizin, çiftlerin evlilik kararlarında olumsuz etkilere neden olduğu […]
Türkiye İstatistik Kurumu’nun yaptığı bir araştırmanın verileri, 2008-2009 ekonomik krizinin, AKP’nin önem verdiği temel kurumlardan aileyi de teğet geçmediğini gösteriyor. 2004 yılından 2008 yılına kadar geçen dört yıllık sürede 600 binin aşağısına inmeyen ve 2008 yılında 642 bine ulaşan evlenme sayısının, 2009’da 592 bine indiği görülüyor. Ekonomik krizin, çiftlerin evlilik kararlarında olumsuz etkilere neden olduğu anlaşılıyor.
Evlenme sayısındaki azalmanın aksine, boşanma sayısında bir artış göze çarpıyor. 2008 yılından önce 100 binin altında olan boşanma sayısının, 2008’de 100 bine ulaşıp 2011’e kadar her sene yükseldiği görülüyor. 2011 yılındaki boşanan çift sayısı 120 bin olarak tespit edilmiş. Bu veriler çiftlerin krize bağlı oluşan ekonomik sıkıntılardan dolayı evlilik fikirlerini ertelediklerini ve hali hazırda evli olanların da krizin yıkıcı etkileri sonucu “ailedeki huzuru” kaybedip boşanmayı tercih ettiklerini gösteriyor. Kriz ortamında, Tayyip Erdoğan’ın 3 çocuk ısrarının da rağbet görmediği verilerden ortaya çıkan bir diğer gerçek. 2004 yılından 2009 yılına kadar artarak 1 milyon 300 bine yaklaşan doğum sayısının, krizin ardından 2011 yılında 1 milyon 239 bine indiği görüyoruz.
Bu veriler aile kurumunda bir çatırdamayı işaret ediyor. Peki bu çatırdama toplumun aile kurumuna bakışının değiştiği olarak yorumlanabilir mi? Prof.Dr. Hakan Yılmaz’ın yönetiminde yürütülen “Türkiye’de Muhafazakârlık: Aile, Cinsellik, Din” araştırmasının sonuçları, bunu söylemenin aceleci bir değerlendirme olacağına işaret ediyor. Araştırmanın sonuçlarına göre aile hala Türkiye’de en çok korunmak istenen kurum olarak birinciliğini koruyor. 2006’da yüzde 45,6 olan bu alandaki oran 2012’de yüzde 50,4’e ulaşmış. Kurum olarak ailenin önemini koruduğu tespitini, kadının aileden bağımsız bir birey olarak düşünülememesi ve kadının tanımının ancak “aile” içinde yapılması da destekliyor. Prof. Yılmaz’ın araştırmasının sonuçlarına göre Türkiye’de “ideal kadın” şu şekilde tanımlanıyor: “Erkeklerle hukuken eşit; gerektiğinde çalışıp para da kazanan, ama aile içerisindeki anne ve eş rollerini asla aksatmayan ve ev içi görevlerini aksatıyorsa işini bırakan; namus kodlarının dışına çıkarak kocasının şerefine halel getirmeyen bir kadın tipi.”
Adı geçen iki araştırmanın verileri çelişkili olarak düşünülebilir. Zira biri ailedeki çatırdamayı işaret ederken, diğeri ailenin toplumda en değerli kurum olarak görüldüğünü gösteriyor. Bu çelişki tam da Marx ve Engels’in Komünist Manifesto’da öngördüklerine denk düşüyor: “Ailenin ortadan kaldırılması! En radikaller bile komünistlerin bu utanç verici niyetlerine ateş püskürüyorlar… Ana babanın çocukları sömürmesini ortadan kaldırmak istiyoruz diye mi suçluyorsunuz bizi? Bu büyük suçumuzu itiraf ediyoruz… Aile ve eğitim üstüne, ana baba ile çocuklar arasındaki kutsal ilişkiler üstüne burjuva söylemleri, büyük sanayi yüzünden proleterlerin tüm aile bağları parçalandıkça ve çocuklar adi ticaret metalarına ve çalışma araçlarına dönüştükçe bir o kadar iğrençleşiyor… Burjuvazi, aile ilişkilerinin yürek titreten duygu dolu peçesini yırtmış ve onu düz para ilişkisine indirgemiştir.”
Bu çelişki kapitalizme içkin bir çelişkidir. Kapitalizm krizleriyle, yarattığı yoksulluklarla ekonomik olarak vurduğu aileyi yıkıyor. Bu çelişki AKP’ye içkin bir çelişkidir. AKP bir yandan aileyi kutsarken, diğer yandan uyguladığı sömürücü politikalarla yoksullaştırarak ve ataerkil söylemleriyle eşitsizliği pekiştirip aile içi şiddetin artmasına ve kadınların kocaları tarafından öldürülmesine zemin hazırlayarak aileyi bizzat kendisi yıkıyor. Aile giderek zor ile ve ideolojik kampanyalar ile ayakta tutulan bir kurum haline geliyor.