Taksim’in “yayalaştırılması” projesiyle meydana çıkan iki anayolun kapatılması ve meydanın tahta bariyerlerle çevrilmesi hem araç trafiğini sıkıntıya sokuyor hem de yayaların meydana ulaşmasını engelliyor. Taksim’i insansızlaştıracak ve talana açacak projeye karşı Taksim Dayanışması 4 Kasım’dan itibaren her gün saat 18.00 – 21.00 saatleri arasında Taksim PTT önünde nöbet tutuyor. Nöbet eylemleri giderek kitleselleşiyor. Meslek örgütleri; […]
Taksim’in “yayalaştırılması” projesiyle meydana çıkan iki anayolun kapatılması ve meydanın tahta bariyerlerle çevrilmesi hem araç trafiğini sıkıntıya sokuyor hem de yayaların meydana ulaşmasını engelliyor. Taksim’i insansızlaştıracak ve talana açacak projeye karşı Taksim Dayanışması 4 Kasım’dan itibaren her gün saat 18.00 – 21.00 saatleri arasında Taksim PTT önünde nöbet tutuyor. Nöbet eylemleri giderek kitleselleşiyor. Meslek örgütleri; Taksim projesinin içinde yer alan tünel projeleri hakkında “Koruma Kurulu, tünel projeleri ihaleye çıktıktan sonra onay verdiği için” suç duyurusunda bulunmaya hazırlanıyor. Sendika.Org de yolu Taksim’e düşenlere ve Taksim Dayanışması nöbetindekilere mikrofonunu uzattı.
Taksim Yayalaştırma Projesi adı altındaki proje, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından 15 ay önce açıklandı ve bu açıklamadan 4 ay sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından onaylandı. Binlerce yıllık tarihe beşiklik etmiş olan Taksim’e metrelerce uzunlukta kazıkların çakılacağı proje Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından da “plan tadilatı” adı altında onaylandı. Belediyenin onayladığı tünellerden sadece birinin revize edildiği projenin ihalesi ise 5 ay önce yapıldı. Böylece Taksim Meydanı’nda, belediye yetkilileri sekiz ay dese de uzmanlara göre iki yıllık bir kaos başladı. İlk kazmanın vurulduğu 4 Kasım günü, Taksim Meydanı’nı kullanan İstanbullular tahtadan çitleri andıran engellerle karşılaştı. Otobüslerin yönü değişti, Tarlabaşı ve Şişli girişlerinde tek şeritten trafik akışı sağlanmaya başladı. Araç trafiğini kilitleyen inşa süreci, Taksim Meydanı’nı adeta yayalara da yasakladı. 5 Kasım günü işe gitmek için metro ile Taksim Meydanı’na çıkanlar, etraflarını saran tahta bariyerlerin arasına adeta hapsoldu. Taksim Dayanışması da inşaatın başladığı 4 Kasım günü Taksim nöbetine başladı. Her gün 18.00 – 21.00 saatleri arasında yapılan nöbetlerine katılım her geçen gün artıyor. 9 Kasım günü yapılan nöbette gerçekleştirilen eyleme katılanlar Taksim’deki bariyerleri kırdı. Çevredekiler bariyerin kırılmasını alkışlarla destekledi. Yıkılan tahta bariyer değil de meydanı boğan karabasandı sanki… |
Yayaları düşünmeyenden yayalaştırma
Taksim’e kazma vurulduktan sonra neler yaşadınız?
Lale Ceylan: Arabalar yayalara çok yakın geçiyor. İnsanlar sürekli bir ezilme tehlikesiyle karşı karşıya. Ben buraya Mete Caddesi’nden geldim. Orada henüz bir çalışma yok ancak yoğun bir trafik var. Motosikletler de kaldırımlardan gidiyor. Yani Taksim Meydanı daha şimdiden yayalara yasaklanmış durumda. Yayaların da araçların da nereden gideceği belirsiz bir durumda. Bir kaos yaşanıyor. Yürümeye korkan bir insan topluluğu var aslında.
Çağrı: Zaten, Taksim projesi yapılırken yayalar önemsenmedi. Proje yapılırkın, yayaların durumuyla ilgili herhangi bir endişe yoktu. Araç trafiğinin daha hızlı akması için yapıyorlar ama yayalar etkileniyor. Araçlar ve yayalar için yönlendirmeler yok. Yol nereden nereye gidiyor, o yol nereye çıkıyor, bunların hiçbiri yok. Yayalar için daha vahim. Örneğin geçen gün bir arkadaşım metronun Taksim Gezi Parkı çıkışından çıkıyor ve bariyerlerin arasında kalıyor. O durumda birçok insan var ve bu insanlar o bariyerleri tırmanıp aşıyor ve düşme tehlikesiyle karşı karşıya kalıyorlar.
Mimarlık Fakültesi öğrencisi Özcan: Buraya çok gelemedim. Benim güzergahımı pek etkilemedi ama Gezi Parkı kapatıldı. İnsanların yaşadığı sıkıntı bile proje hakkında ipucu veriyor. Bu süreci resmen oldubittiye getirdiler. Alternatif projeler tartışılmadı, kimseye sorulmadı. Bu projeye, projeyi gerçekleştiren inşaat şirketleri dışında destek veren de olmuyor. Daha bitmeyen Taksim Yenikapı metro inşaatı var. Bu bitmeden Taksim projesine başlamak da oldukça sorunlu.
Nejat Yavaşoğulları: Mimari açıdan bakarsak eğer, doksan sene önce yıkılmış bir binanın replikasını yapmak, yeni malzemelerle inşa etmeye kalkmak mimarlık tarihi ve sanat açısından bir yüz karası. Çünkü, bu binayı ne yığma tuğladan ne küfeki taşından yapacaklar, ne penceresi pencereye benzeyecek… Tamamen rant projesi bu. Ayrıca proje ile ilgili bilim insanlarının söylediği şey şu ki, Taksim tamamen yayalaştırılamayacak.
Taksim’de yoğunluk azaltılabilir, belki evet bu kadar otobüs durağı da fazla ama araçların da buradan geçmesi icap eder. İkincisi, hani yolları yere batırıp da çıkartmak yapılacak en büyük cinayetlerden bir tanesi. Metrelerce uzunlukta kazıklar çakılacak. Bu arada o projeyi kim onayladı kim yaptı onlar bile belli değil.
Halının altına süpürülen toz
Aylin Yaprak: Recep Paşa’da çalışıyorum. Oradan buraya gelmem 20 dakikamı alıyor. Arada bariyer olduğu için metroya girip buradan çıkıyoruz. Metroda da yoğunluk var. Yani mesai saatleri dışında da yoğun. Taksim’in Tarlabaşı girişinin kapatılması ve trafiğin tek şeritten verilmesi zaten kalabalık olan metroyu daha da kalabalıklaştırdı. Aslında Taksim’i her anlamda bitiriyorlar. Bu trafiği çözecek bir durum değil, aynı trafiği yeraltına hapsedecekler. Gözle görülmeyince sorun çözülecekmiş gibi bir yaklaşım içinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi.
‘Engelliler gelmesin’
Taksim metrosunun içinde “Taksim Meydanı’nı yayalaştırma çalışmaları nedeniyle Taksim metro istasyonu Özürlü/Engelli girişi kapatılmıştır. Göstermiş olduğunuz anlayıştan dolayı teşekkür ederiz” yazıyor. Ne düşünüyorsunuz?
Orhan Yeter: Dehşet verici bir şey, düpedüz ayrımcılık. Taksim metrosuna engelli girişinin yasaklanması ayrımcılık. Taksim’in yani kamunun bir alanını, sokağını toplumun bir kesimine yasaklamak anlamına geliyor.
Bu tabelayı görme engellilerin okuması mümkün değil. Bu konuda engelli dernekleri bilgilendirildi mi?
Herhangi bir bilgilendirme yapılmadı. Zaten bu projenin Taksim’i yayalaştıracağını da düşünmüyorum. Taksim, engelliler için oldukça işlevseldi. Kentte engellilerin birbiriyle buluşabileceği, sosyalleşebileceği, gezebileceği nadir alanlardan biriydi. Bu çalışma başladıktan sonra meydan engellilere yasaklandı. Amaçları belli aslında bu meydanı kitlelere kapatmak.
Mahmut Keçeci: Projenin adı “yayalaştırma” ancak yayalaştırma tüm kentte uygulanmalı. Tüm kentte uygulanmazsa Taksim’in yayalaştırılmasının bir anlamı olmaz, sadece vitrini değiştirmek olur; çünkü Taksim’e erişmek kolay değil. Bundan Taksim’e yakın oturanlar faydalanacak. Zaten sadece vitrini yenileyecekler ama o vitrinde engellilere de yer olmadığı anlaşıldı. Bir taraftan da AKP’nin ranttan başka bir şey düşünmediği de ortaya çıkmış oldu.
Engellilerin önünde fiziki bariyerin yanı sıra ekonomik bariyer de var. Taksim projesi orta sınıfa hitap eden bir bölge haline getirilecek. Böylece engelliler bu alanlardan yararlanamayacak.
Peki buna k
arşı neler yapılmalı?
Orhan Yeter: Yapılan eylemler var. Bu eylemlere destek olmak lazım. “Taksim bizim, bu alan bizim, sokak bizim” dememiz, sahiplenmemiz lazım.
Gizemli adamların bariyerleri
Taksim Meydanı’nın etrafı tahta bariyerlerle çevrilince bölgedeki esnaf iflasın eşiğine geldi
Nasıl etkilendiniz projeden?
Esnaf Nuri: Kemeraltı Nargile Kafe ağabeyimindir. Yolumuzu kestiler. İnsanları engellediler. Bizim dükkanımız var burada. Sırf bizim dükkanda 20 tane çalışan var. Herkes ekmek davasına bakıyor. Burada yedi tane dükkanı tünel yapmak için kapattılar. Bize ve diğer esnafa da hiçbir şey denilmedi. Yol yaptık diyorlar. Madem yolu kapatsınlar, yayalara neden kapatıyorlar. O bariyerleri de kimin koyduğu belli değil. Polisin koyduğu söyleniyor ama polis “biz koymadık” diyor. Şantiye şefi bizi gördü mü kaçıyor. Sarı elbiseliler var mavi elbiseliler var. Sarı elbiselilerin taşeron şirket elemanı olduğu söyleniyor. Onlar yetkisizmiş, mavi elbiseliler yetkiliymiş ama onlar da bilmiyor.
Taksim’in kapatılması Talimhane’deki otellere de ulaşımı zorlaştırdı. Sekiz ay kadar süreceği söyleniyor. Böyle giderse Taksim’e turistler de gelmez.
Peki barikatları kim koydu, belediyeye sordunuz mu?
Büyükşehir Belediyesi’ne sorduk ancak yanıt vermedi bize. Bizim açtığımız davalar var. Onlar sürüyor daha.
Bu insanların hepsi bizim için çalışıyor
Taksim Meydanı’ndaki çiçekçilerin de yeri değişti. Çiçekçilerin her biri aynı ifadeleri kullandı ve hallerinden memnun olduklarını söyledi
Taksim’in kapatılması sizi nasıl etkiledi?
Bir çiçekçi kadın: Bizim için hiçbir şey değişmedi. Sıkıntımız yok. Şükür Allah’a. Hiçbir sıkıntımız yok.
Bir diğer çiçekçi adam: Bizim kazancımız değişmedi. Hiçbir sıkıntımız yok. Yeni yer yaptılar. İyi durumumuz.
Neden sizi buradan taşıdıklarına dair bir şey söylediler mi?
Başka bir çiçekçi: Evet Taksim projesi nedeniyle taşıdılar.
Sekiz ay kadar böyle devam edecekmiş.
Bize yer yaptılar, ışığımız var. Belediye temin ediyor. Brandamızı da yarın sabah yapacaklar. Bu insanların hepsi bizim için çalışıyor. Çok Şükür.
Alanın yeşili yok edilecek
Taksim projesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Nejat Yavaşoğulları: Burada geçici bir takım yürüme zorlukları gibi sıkıntıların ötesinde çok daha önemli bir sorun söz konusu. Gezi Parkı denilen park ve bu meydan Türkiye’nin en önemli meydanlarından biri. Harry Prost isimli bir şehirci mimar getirilmiş 1930 yılında. Ona yaptırılan planlamalar bunlar. Bugün İstanbul’da bizim hayatımızı olumlu yönde etkileyen, açık hava tiyatrosu gibi, Maçka Parkı gibi başka parklar gibi birçok şeyin planı o zaman yapılmış. Kentin ortasındaki şu tek yeşillik, yani insanların kentin karmaşasından kaçtığı, sığındığı nokta burası. Buranın daha fazla yeşillikle desteklenmesi gerekirken, olanı da kesiyorlar.
Hatta şu Marmara Oteli, eskiden yoktu. Buradan yani şu Gezi Parkı’nın merdivenlerinden Marmara Denizi seyrediliyordu. Özellikle otelin olduğu yer, boş bırakılmıştı. Deniz izleniyordu. İstanbul aslında hemen hemen her tarafından deniz görünen bir şehir.
Üveyis Akıncı: Özellikle Gezi Parkı’nın durumu. Gezi Parkı hakkında henüz bir karar çıkmış durumda değil. Parkta asırlardır duran çınar ağaçları gidecek. Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir şey yok. Kent merkezlerinde mutlaka park vardır. Çalışan insanlar öğle aralarında gidip dinlensin diye, çalışmayan insanlar gidip zaman geçirsin diye. Yeşil görsün, temiz hava alsın diye, Şu anki durumu da iyi değil, yarı beton yarı bahçe ama o bile bir nefesti bizim için. Oturuyordunuz, çay içiyordunuz, çocuğunuz koşuyordu, oynuyordu. Köpeğinizi gezdirebiliyordunuz. Oturuyordunuz, okuyordunuz, düşünüyordunuz.
Sağlığa zararlı proje
Proje hakkında ne düşünüyorsunuz?
Aynur Işık: Ben karşı tarafta oturuyorum ancak proje sürecini başından beri takip ediyorum. Projeye baktığınızda 70 metrelik tüneller ve yayalara 1 metrelik alanlar kalıyor. Bu alan aslında yayalaştırılmıyor. Ayrıca otobüs duraklarını da yeraltına alacaklar. Böyle olunca yeraltı tam bir egzoz yuvası olacak. O kurşunu, karbon monoksiti soluyacak insanlar.
Üveyis Akıncı: Taksim’e Tarlabaşı yönünden gelen yolu tek şeride indirdiler. Bir ambulansın geçmesi gerekiyordu. Ben Ömer Hayyam’dan Taksim’e doğru yürüyordum. Ömer Hayyam’da ambulansın sesini duydum. Taksim’e vardım. Arkadaşımı bekledim, geldi; ambulans daha sonra geldi. Yani hesaplarsak normal şartlarda 2 dakikalık bir mesafeyi 45 dakikada geldi o ambulans. Ha o caddeyi değil de İstiklal Caddesini kullanabilir. O zaman da yayalara çarpma riski var ve çok kalabalık bir cadde biliyorsunuz İstiklal Caddesi. Hayati bir mesele bu.