Hatay’da Yeşilpınar Belediyesi’nin düzenlediği Barışa Çığlık etkinliğinin AKP iktidarı ve medyasında yarattığı rahatsızlık sürüyor. AKP medyasının Barışa Çığlık forumuna katılanların sözlerini çarpıtarak “Yerli Baasçılar”, “Kirli ittifak” benzeri manşetlerle hedef aldığı isimler, bir basın toplantısı düzenleyerek iddiaları yanıtladı ve “Sözümüzün arkasındayız” dediler Hilmi Yarayıcı açıklaması sırasında Sendika.Org’un açığa çıkardığı görüntüleri paylaştı Hatay’ın Yeşilpınar Belediyesi’nin 25-26 Ağustos […]
Hatay’da Yeşilpınar Belediyesi’nin düzenlediği Barışa Çığlık etkinliğinin AKP iktidarı ve medyasında yarattığı rahatsızlık sürüyor. AKP medyasının Barışa Çığlık forumuna katılanların sözlerini çarpıtarak “Yerli Baasçılar”, “Kirli ittifak” benzeri manşetlerle hedef aldığı isimler, bir basın toplantısı düzenleyerek iddiaları yanıtladı ve “Sözümüzün arkasındayız” dediler
Hatay’ın Yeşilpınar Belediyesi’nin 25-26 Ağustos tarihinde düzenlediği Barışa Çığlık etkinliği AKP’nin Suriye politikasının kentte yarattığı rahatsızlığı, kent halkı üzerindeki tehdidi ve hukuksuzlukları gündeme getirerek tüm Türkiye’nin dikkatini çekmeyi başardı. Bunun üzerine zor durumda kalan AKP ve medyası da bir karalama kampanyası ile karşı atağa geçti. 1 Eylül’de Antakya’da düzenlenen ve on bini aşkın kişinin katıldığı miting rahatsızlıkları daha da artırdı.
Yani Akit, Yeni Şafak, Zaman ve Star gibi gazeteler katılımcıların sözlerini çarpıtarak, Barışa Çığlık forumunun Suriyeli mültecileri hedef alan ve Baas Partisi propagandasının yapıldığı bir etkinlik olduğunu iddia etti. Özellikle sanatçı Hilmi Yarayıcı ve CHP Milletvekili İlhan Cihaner’i “mültecilere ev vermeyin” dedikleri iddiasıyla hedef tahtasına oturtan AKP medyasının bu karalamaları karşısında, etkinlik katılımcıları bugün (2 Eylül) Beyoğlu’ndaki İstanbul Barosu Toplantı Salonu’nda bir basın toplantısı düzenleyerek yanıt verdi.
“Kim hangi yakıştımayı yaparsa yapsın, bizim yerimiz halkın ve barışın yanıdır!”
Basın toplantısında ilk olarak 25-26 Ağustos’taki forumun divan üyesi olan Avukat Efkan Bolaç söz aldı. Bolaç “Bizim Baasçılıkla ilgimiz yok, bizim yerimiz halkın yanıdır” diyerek kim hangi yakıştırmayı yaparsa yapsın mücadeleden geri durmayacaklarını söyledi.
Bolaç’ın ardından ilk sözü İslamcı medyanın hedef tahtasına oturttuğu CHP Milletvekili İlhan Cihaner aldı. Konuşmasının çok fazla çarpıtıldığını söyleyen Cihaner, tampon bölgenin fiilen Hatay’da kurulduğunu; kentte hastanelerde, havaalanında, gümrük kapılarında ve sınır bölgelerinde Türkiye yasalarının alenen çiğnendiğini söyledi.
Kentteki somut gözlemlerinde, Türkçe ve Arapça bilmeyen, bazılarının İsveç uyruklu olduğu belirlenen kişilerin tuttuğu bir evi tespit ettiklerini, çok sayıda kişinin kaldığı eve silah taşınıldığından şüphe duyan halkın şikayetine rağmen evin aranmasının engellendiğinin belirlendiğini söyleyen Cihaner, “Ben somut gözlemlerimiz çerçevesinde bu tarz kişişlere verilmemesini istedim. Ağzımdan ne mülteci ne de sığınmacı sözü çıktı” dedi. Cihaner savaştan kaçan sığınmacıları değil, kan döken eli kanlı katilleri hedef aldıklarını ancak medyanın sözlerini bilerek çarpıttığını belirtti.
“Türkiye adı konmamış bir savaşın ortasında” diyen Cihaner, Davutoğlu’nun Apaydın kampındaki gizliliğe ilişkin olarak muharip askerlerle ilgili yasaları öne sürmesinin ise hükümetin alenen hukuku çiğnediğinin ispatı olduğuna dikkat çekti. Bu yasaya göre muharip güçlerin barındırılması ancak iki ülkenin savaş halinde olması ile mümkün.
Sözümüzün arkasındayız!
Cihaner’den sonra Hilmi Yarayıcı söz aldı ve “Sözümüzün arkasındayız” dedi. Yarayıcı da “eli kanlı katiller” dediği kentteki Selefi cihatçıların ve El Kaide unsurlarının varlığına dikkat çekti. Yarayıcı Sendika.Org’un özel haberiyle gündeme taşınan kentteki cihatçıların Antakya’da dinlenirken ve Suriye’de savaşırkenki fotoğraflarını da göstererek, Antakya’nın aleni bir tehdit altında olduğunu ve buna doğal olarak tepki verdiklerini belirtti.
Yarayıcı’nın ardından İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu söz alarak, savaştan kaçan mağdur sivillere kucak açılmasının doğal olduğunu ancak kentte ayrıca savaşçılar için sahrta hastaneleri kurulduğunu ve üniversite hastanesinin özel olarak cihatçlara tahsis edildiğini söyledi. Irak savaşına karşı mücadele sürecini hatırlatan Çerkezoğlu, 1 Mart’ta savaş tezkeresini durduran muhalefetin şimdi de Suriye için harekete geçmesi gerektiğini belirtti.
Mafya devlet gibi…
İslamcı medyanın hedef tahtasına oturttuğu bir başka isim de İslamcı hareketin içinden gelen ancak AKP’nin kuruluşu ile yollarını ayırıp muhalif bir pozisyona çekilen gazeteci-yazar Kenan Çamurcu idi. “Saldıranların çoğu eski arkadaşlarım. Bir operasyon yürütüyorlar, karşılığını da alıyorlar” diyen Çamurcu, suçlamalara yanıt yetiştirmeyi çok da gerekli bulmadığını söyledi.
Çamurcu, hükümetin muhalifleri silahlandırma iddialarını yalanlamadığını ancak örtük olarak kabul ettiğini belirterek, AKP iktidarını iz bırakmadan işkence yapan bir işkenceciye benzetti.
11 Lübnanlı Şii hacının kaçırılması olayının arkasında Ankara’nın bulunduğu iddialarına değinen Çamurcu, Suriye politikasının Türkiye’yi bir “mafya devlet” konumuna sürüklediğine dikkat çekti.
Hatay’dan yükselen sesi tüm Türkiye’ye yayalım
EMEP Genel Başkanı Ender İmrek, Hubyar Sultan AKP Başkanı Ali Kenanoğlu, Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy, TKP MK üyesi Aydemir Güler ve ÖDP temsilcisi de birer konuşma yaparak Antakya’da atılan bu ilk adımı ilerletme ve İstanbul’da da savaş karşıtı mücadeleyi örgütleme çağrısı yaptı.
Halkevleri Genel Başkanı Ersoy, Yeni Akit gazetesinin bugün 5 Eylül’deki 4+4+4’ü protesto eylemini hedef gösteren bir manşet attığına değinerek, “AKP’nin ve medyasının saldırıları karşısında savunmacı değil daha atak bir mücadele yürütmeliyiz” dedi.
Görüntüler Sendika.TV’de
İslamcı medyanın Barışa Çığlık etkinliğini karalamak için yalan söylediğinin delili Sendika.tv’deki kayıtlar. 25-26 Ağustos’taki forumları başından sonuna canlı yayında veren Sendika.tv söz konusu konuşmaların tamamını da kaydetti. Görüntüler izlendiğinde iddialarla gerçekler arasındaki fark açık seçik görülüyor.
Sendika.Org