Metin Kurt için en iyi tanımlamalardan birini son albümlerinin kapağına onun fotoğrafını koyan ve de adına bir de ‘şarkı yakan’ Kesmeşeker grubu yapmıştır. ‘Metin Kurt Yalnızlığı’ ismini taşıyan şarkılarında şöyle diyorlar: “Metin Kurt gibi yalnızız ceza sahasında da / Ne güzel, ne güzel…” Şöhretini paraya tahvil etmek yerine, futbolcuların hak arama davalarına feda eden ve […]
Metin Kurt için en iyi tanımlamalardan birini son albümlerinin kapağına onun fotoğrafını koyan ve de adına bir de ‘şarkı yakan’ Kesmeşeker grubu yapmıştır. ‘Metin Kurt Yalnızlığı’ ismini taşıyan şarkılarında şöyle diyorlar: “Metin Kurt gibi yalnızız ceza sahasında da / Ne güzel, ne güzel…”
Şöhretini paraya tahvil etmek yerine, futbolcuların hak arama davalarına feda eden ve bu uğurda da bedel ödeyen gerçek bir efsaneydi.
O bugün yeni yeni aslına rücu ederek ‘Arena’ adını alan statlarda futbolcunun bir ‘gladyatör’ olduğunun çoktan farkına varmış ve bu farkındalığın da acılarını çekmiş bir devrimciydi. Yaşıtları kurulu düzende köşeler kapmışken o hâlâ sendikal faaliyetler içindeydi. Yıllar sonra bir sporcu sendikası kurdu ama eski takım ve ‘dava arkadaşları’ndan destek görmedi. Yıldızlaştığı Galatasaray’ın ‘efsane anmaları’nın ilkinde kadroya giremedi! Anmanın ilk on birine girecek kadar büyüktü. Bu yıl programa alınmış mı bilinmez ama alınmadıysa, şimdi işgüzarlık yapıp almasınlar. Çünkü bu çok kötü ‘halkla ilişkiler’ faaliyeti; hayatını halka bir şeyler vermeye harcamış olan Metin Kurt’a tek kelimeyle ‘ayıp’ olur…
O yaşadığı hayattan hiçbir zaman pişmanlık duymadı. “Abi, futbolcu dünyasından bir şey çıkmaz, boşuna ömrünü harcıyorsun. Uğraştın da ne oldu” diyene inat, bırakmadı.
Haklılığını ‘3 Temmuz süreci’nde gördük. Futbolu yönetenlerin hukuka uymaksızın ‘decoderler’ satsın diye nasıl bir emrivaki ile iki güne bir maçın düştüğü lig oynattıklarini gördük. İtiraz edenler oldu ama bu Kurt gibi bir itiraz değildi. “Metin Kurt gibi itiraza ne dersiniz” diye sorduğumuzda ise “Toplum hazır değil” yanıtını aldık. Oysa hazır olmayan, Kurt gibi apoletlerinden vazgeçmeyi, şöhretlerini harcamayı göze alacak kadar gözü kara olmayanlardı…
Metin Kurt’u forvette yalnız bırakmanın bedelini futbolumuz çok fazlasıyla ödemiştir ve ödemeye de devam edecektir. Ama kaybeden asla Metin Kurt olmamıştır. İnönü’deki sezonun ilk derbisinde tribünler bu gerçek efsaneyi unutmayacaktır diye umuyorum. O sembolik ‘1 dakikalık saygı duruşu’ndan çok daha fazlasını hak eden Metin Kurt’a selam olsun ve son sözü Kesmeşeker söylesin:
İnanmadığın her şey yedek kulübende / Haydutlar ölmeden son bir dans / Ne dersin? / Sen mi güzeldin yoksa hayat mı güzel / Kula kulluk etmezdin / Çok yanlış biriydin.