Bulgaristan’da Roman vatandaşların yaşadığı mahalle ile ilgili olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin(AİHM) 24 Nisan 2012’de verdiği bir karar bizim ülkemizde barınma hakkı ihlaline uğrayan ve barınma hakkı mücadelesi veren vatandaşlarımızı da önemle ilgilendiriyor. Bulgaristan’ın başkenti Sofya’nın belediyesi Batalova Vodenitsa bölgesinde daha önce devlete ait olup sonra belediyeye devredilmiş bir arazi üzerinde, 1960 ve 1970’li yıllarda […]
Bulgaristan’da Roman vatandaşların yaşadığı mahalle ile ilgili olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin(AİHM) 24 Nisan 2012’de verdiği bir karar bizim ülkemizde barınma hakkı ihlaline uğrayan ve barınma hakkı mücadelesi veren vatandaşlarımızı da önemle ilgilendiriyor.
Bulgaristan’ın başkenti Sofya’nın belediyesi Batalova Vodenitsa bölgesinde daha önce devlete ait olup sonra belediyeye devredilmiş bir arazi üzerinde, 1960 ve 1970’li yıllarda ev yaparak yaşamlarını sürdüren Roman vatandaşların evlerinin yıkılarak zorla tahliyesini öngören bir dizi hukuki süreç yürüttü. “İşgalci” olarak nitelendirilen vatandaşların üzerindeki arazinin boşaltılması için mahkeme kararı çıkartan belediye hemen yanındaki araziyi özelleştirerek sattı.
23 Bulgaristan vatandaşı Roman’ın 23 Haziran 2006 tarihinde AİHM’e açtığı davada verilen kararda
* Yasadışı olarak belediye topraklarını işgal eden başvuru sahiplerini tahliye etmesinin, belediyenin hakkı olduğu, ancak,
* Belediyenin on yıllarca bu vatandaşların orada yaşamasına göz yumduğu,
* Bu arazideki evlerin artık onların yuvaları olduğu,
* Hiçbir çözüm üretmeden bu vatandaşların zorla tahliye edilemeyeceği,
* Bulgaristan’ın bu vatandaşların tahliyesini öngören yasalarını değiştirmesi gerektiği,
* Burada Sözleşme’nin açık olduğu ve bu nedenle “yasadışı” olarak bakan iç hukuk mevzuatının “ilgisiz” olduğu
açıkça belirtilmektedir.
AİHM’in verdiği bu karar benzer özelliklere sahip kamu arazileri üzerinde “gecekondu” yaparak yaşamlarını sürdüren ve devlet-belediye tarafından işgalci olarak nitelendirilen vatandaşlarımızı yakından ilgilendiriyor. Ülkemizde 1984 imar affı sonrasında o tarihten sonra kamu arazileri üzerine yapılmış bütün “gecekondu”lar yasadışı ve işgalci olarak değerlendiriliyor. Yasalar bu durumdaki vatandaşlarımıza hiçbir hak tanımıyor.
AKP hükümetinin “Afet Yasası” adı altında kentsel yağmayı daha da genişletecek bir saldırı hamlesi yapmaya çalıştığı bu günlerde, bu karar Ankara’da sayıları neredeyse mevcut gecekonduların yarısına yakın olan, ülkemizin başka kentlerinde de yüz binlercesi bulunan “işgalciler” açısından çok önemli.
Başta Dikmen Vadisi olmak üzere bu durumda olan birçok mahallede yıllardır yağmacı rantçı belediyelerin yıkım ve zorla tahliye saldırılarına karşı önemli bir halk direnişi sürmektedir. Bu mücadele aynı zamanda hukuki zeminlerde de sürmekteydi. Ancak AKP hükümeti iç hukuk yollarını tıkayan neredeyse tamamen engelleyen çok sayıda yasayı yürürlüğe sokmuştur.
Daha önce Ümraniye-Hekimbaşı Çöplüğü’nün 28 Nisan 1993’te patlaması sonucu çok sayıda vatandaşımızın evlerinin yıkılmasına ve hayatını kaybetmesine neden olan olayla ilgili açılan davada, yaşam hakkı ihlali ve mülkiyet hakkı ihlalinden karar veren mahkemenin yeni kararı daha ileri bir adım teşkil etmektedir.
AİHM, Bulgaristan’da ki davada verdiği kararda, arazi kamu mülkiyetinde olmasına karşın mülkiyet üzerinden bir tartışma yürütmemektedir. Mahkeme 8. Madde’nin (Özel hayata ve aile hayatına saygı) dan hareket ederek, “başvuru sahiplerinin sosyal olarak avantajsız grup olmalarını” göz önüne almakta ve barınma hakkı tartışması yapmaktadır.
Bu karar kamu arazisi üzerine ev yapmış ve on yıllardır oluşturdukları mahallelerde yaşayan tapusuz-belgesiz vatandaşlarımızın AİHM nezdinde yeni bir hukuk mücadelesi sürdürmesinin önünü açmaktadır.