Eski MOSSAD yöneticisi Efraim Halevy’nin 8 Şubat’ta New York Times’ta yayımlanan yazısı, Suriye sorununu ABD emperyalizminin Ortadoğu politikasının temellerinden İsrail’in güvenlik sorunu olarak ele alıyor ve Suriye’deki emperyalist çözüm açısından ABD-Rusya uzlaşmasının gerekli ve mümkün olduğuna dikkat çekiyor (Sendika.Org’un notu) Bugünlerde ABD ve İsrail kamuoylarındaki tartışma saplantılı biçimde nükleer silah heveslerini engellemek için İran’a saldırıp […]
Eski MOSSAD yöneticisi Efraim Halevy’nin 8 Şubat’ta New York Times’ta yayımlanan yazısı, Suriye sorununu ABD emperyalizminin Ortadoğu politikasının temellerinden İsrail’in güvenlik sorunu olarak ele alıyor ve Suriye’deki emperyalist çözüm açısından ABD-Rusya uzlaşmasının gerekli ve mümkün olduğuna dikkat çekiyor (Sendika.Org’un notu)
Bugünlerde ABD ve İsrail kamuoylarındaki tartışma saplantılı biçimde nükleer silah heveslerini engellemek için İran’a saldırıp saldırmamak konusuna odaklandı; bu arada Suriye’deki olayların İran hükümeti için nasıl bir stratejik felaketle sonuçlanabileceğine pek dikkat eden olmadı. İran’ın Suriye’de tuttuğu köprübaşı, Tahran’daki mollaların gözü kara ve şiddete dayalı bölgesel politikalar izlemesine olanak sağlıyor ve bu ülkedeki varlığına son verilmesi gerekiyor.
İran’ı Şam’daki bölgesel yuvasından çıkmasını sağlamak, İran’ın taşeronlarıyla (Lübnan’da Hizbullah, Gazze’de Hamas) ilişkisini kesecek ve muhtemelen Tahran’daki zaten kan kaybetmekte olan rejimi nükleer politikalarını askıya almaya zorlayarak, içteki ve dıştaki itibarına gözle görülür bir darbe vuracaktır. Bu, askeri seçeneğe göre daha emin ve daha ödüllendirici bir yol olacaktır.
Başkan Beşar Esad’ın hükümeti sallanırken Suriye İran’ın Aşil topuğu haline geliyor. İran bu ülkeye pek çok kaynak aktarmış bulunuyor. Bütün Suriye’de İran Devrim Muhafızlarının kışlaları, İran silahları ve İranlı askeri danışmanlar var. Ve Lübnan’dan gelen İran denetimindeki Hizbullah güçleri Bay Esad’a karşı başkaldıran Suriyelilerin kesilip biçilmesine yardımcı oluyor. İran, Bay Esad’ın akıbeti ne olursa olsun Suriye’deki gücünü garantiye almaya niyetli ve İsrail ile Batı her ne pahasına olursa olsun buna engel olmalı.
Üzücü olan şu ki Suriye’nin eriyişinin getirdiği fırsatlar İsrailli liderlerin gözünden kaçıyor gibi gözüküyor. Geçen hafta, İsrail askeri istihbaratının şefi, Gazze, Lübnan ve Suriye’de İsrail’in bütün nüfusu yoğun bölgelerini vurmaya hazır 200 bin füze ve roket bulunduğundan söz etti. Ve gelişmiş Suriye silahlarının terörist gruplarının eline geçmesi gibi gitgide artan bir risk var. İran’ın Şam’daki varlığı bu tehditlerin devam etmesi açısından hayati önemde.
Bu aşamada geri dönüş yok; Bay Esad iktidarı bırakmalı. İsrail için can alıcı önemdeki soru onun gidip gitmemesi değil, İran’ın Suriye’deki varlığının o gittikten sonra da sürüp sürmeyeceği. İran’ın Suriye’den kapı dışarı edilmesi İsrail’in güvenliği açısından zorunlu. Ve Bay Esad gidecekse, İran’ın Suriye üzerindeki hegemonyası da onunla beraber gitmeli. Bu olmadı mı Esad’ın gitmesinin hiçbir kıymeti yok.
Fakat Esad’ın gidişini hızlandırmakta İsrail tek aktör olmamalı, hatta başlıca aktör bile olmamalı. Suriye için işe yarar her türlü çözüm ABD, Rusya ve Arap ülkelerini içermelidir. Amerika, muhtemelen Moskova desteğini çektiği an yıkılacak olan Esad rejimini korumayı bırakması için Rusya’ya teşvikler sunmalı. Bunun ardından yeni bir Suriye hükümeti işleri devralana dek Arap Birliği’nin yetkisindeki bir askeri kuvvet istikrarı sağlamalı.
Suriye’deki mevcut çekişme uluslararası güvenlik ve refaha yönelik İran tehlikesinden dünyanın kurtulması için az bulunur bir şans sunuyor. Ve İran’ın oradaki varlığına son vermek, uluslararası ticaret ve güvenlik açısından daha ağır yaptırımlar uygulamak ya da savaş seçeneklerine göre daha az risk oluşturuyor.
Esad’ın iktidarı bırakmasını isteyen bir Birleşmiş Milletler kararını geçen hafta her ikisi de veto etmiş olan Rusya ve Çin, onu gitmesinin kendi çıkarları açısından da iyi olacağını fark etmeliler. Her şey bir yana, İran’ın müdahaleciliği Rusya’nın güneyindeki ve Çin’in batısındaki Müslümanların çoğunlukta olduğu bölgelerde huzursuzluk ve kargaşaya yol açabilir. Ve nükleer silah sahibi bir İran Rusya’nın güney sınırında ciddi bir potansiyel tehdit oluşturacaktır.
Rusya’nın Suriye’deki çıkarları İran’ınkilerle bir ve aynı değil ve Moskova Esad’a verdiği koşulsuz desteğini çekerek şimdi bunu kanıtlayabilir. Rusya sadece Suriye’nin Akdeniz’deki Tartus ve Lazkiye limanlarına erişimini korumayı ve Şam’a başlıca silah satıcısı olarak kalmayı istiyor. Washington buna izin vermeye istekli olursa ve Libya’ya müdahale ederken yaptığı gibi Rusya’yı devre dışı bırakmazsa, İran ve Suriye ile ilgili Amerikan ve Rus çıkarlarının çakışması Esad’ın düşüşünün yolunu açabilir.
Bu bir kez başarılınca bölgedeki bütün güçler dengesi muazzam bir değişime uğrayacaktır. İran destekli terörizm gözle görülür şekilde sınırlanacak; Hizbullah İran ile olan hayati önemdeki Suriye bağlantısını yitirecek; Lübnan çoktandır unuttuğu normal duruma geri dönebilecek; Gazze’deki Hamas savaşçıları İran silahları ve askeri eğitimi olmayan bir gelecek hakkında düşünebilecek ve İran halkı kendilerine bunca acı ve ıstırap getiren bir rejime karşı bir kez daha ayaklanabilecektir.
Bu senaryoyu hoş ama boş bir hayal olarak görenler alternatifini de dikkate almalı: Hala göbeğinden İran’a bağlı ve İsrail’in her yerini vurabilecek kimyasal silah başlıklı füzelerin kumandasını elinde bulunduran bir Esad sonrası hükümeti. Bu kesin bir savaş nedeni olacaktır ve İsrail’in bunu önlemekten başka tercihi olmayacaktır.
Şansımıza, Bay Esad ve müttefikleri istemeden ve farkında olmadan İran tehdidini ortadan kaldırmak için bir fırsat yarattılar. Uluslararası topluluk bu fırsatı elinden kaçırır da İran’ın Suriye üzerindeki etkisi zarar görmemiş olarak kalırsa, dünya, petrol fiyatlarının uçmasına ve dünya ekonomisinin dengesinin bozulmasına yol açacak bir askeri harekât ya da daha da sert ve göçertici yaptırımlar arasında bir tercihle yüz yüze kalacaktır. ABD ve Rusya’nın ikisini de istemiyor olması gerekir.
Suriye, üçüncü bir seçenek yaratmış bulunuyor. Bunu görmezden gelme lüksümüz yok.
New York Times (8 Şubat 2012)
* Eski İsrail Ulusal Güvenlik Danışmanı ve 1998-2002 yılları arasında MOSSAD Direktörü.
[New York Times’taki İngilizce orijinalinden A. Ercüment Özkaya tarafından 5deniz (Sendika.Org) için çevrilmiştir]