Gelişmekte olan insan bedenlerinin, kullanılan eğitim araçlarından ne şekilde etkileneceği, bunların sağlıklarıyla ilgili unsurlar değerlendirilmez, araştırmalar sorulmaz mıydı? Eğitim sistemi üzerine yeni bir senaryo uygulanmaya konulmuş durumda. 4+4+4 kesintili eğitim formülü, doğrudan AKP’li grup başkan vekilleri imzalarıyla, araya başka konularla ilgili yamalar da yapılarak, TBMM’ye yasa teklifi olarak sunuldu. Meclis başkanlığı sanki gündeminde başka hiçbir […]
Gelişmekte olan insan bedenlerinin, kullanılan eğitim araçlarından ne şekilde etkileneceği, bunların sağlıklarıyla ilgili unsurlar değerlendirilmez, araştırmalar sorulmaz mıydı?
Eğitim sistemi üzerine yeni bir senaryo uygulanmaya konulmuş durumda. 4+4+4 kesintili eğitim formülü, doğrudan AKP’li grup başkan vekilleri imzalarıyla, araya başka konularla ilgili yamalar da yapılarak, TBMM’ye yasa teklifi olarak sunuldu.
Meclis başkanlığı sanki gündeminde başka hiçbir tasarı, teklif yokmuşçasına bu teklifi hızla işleme koydu ve komisyonlar çalıştırıldı.
Teklifin amacı belirgin değil. Açık olan tek şey, 8 yıllık kesintisiz eğitimi, 4 yıllık kesintili hale getirmesi. Bu bile başlı başına büyük bir sorun. Okul öncesi eğitimden, engellilere, erken yaşta çalışma hayatına başlanmasına ve meslek lisesi adı altında okulların “İmam Hatip” okuluna dönüştürülmesine varıncaya kadar birçok sorunu ve soruyu içinde barındırmakta.
Haliyle çok yönlü bir incelemeyi, dolayısıyla bütünlüklü bir çerçeve içinde ele alınmayı gerektiren konular. Ancak yazımızda, bu geniş boyutlu sorunun yerine yeni uygulamaya konulmaya başlayan başka bir projeyi ele alacağız. Hatta kimileri için detay gibi görünen bir noktaya işaret etmeye çalışacağız. Tümüyle bir öğrenci velisi olarak yaşanmış deneyimler üzerinden kaygılarımızı ortaya koyacağız.
Hatırlanacağı üzere, Başbakan Haziran 2011’de yapılan Genel Seçimler sırasında her öğrenciye tablet bilgisayar dağıtacakları anlatmıştı. Böylece çocuklar teknolojinin olanaklarından daha fazla yararlanacaklar, kitap taşıma yükünden kurtulacaklardı.
Yine görünüşte ve ilk bakışta oldukça albenisi olan bir çerçeve çizilmişti. Nihayetinde proje için ihaleler yapıldı, iki firma ihaleyi kazandı, ilk tabletler alındı ve 17 ildeki 52 okulun öğrencilerine dağıtıldı. Milli Eğitim Bakanı ve bakanlık bürokratları günlerce bu projeyi her kanalda, her gazetede anlattı.
Fatih adı verilen projede kullanılan tabletler üzerine kimi eleştiriler yapıldı. Neden “3 G”si yok diye soranlar, tartışanlar oldu. Konuya işin sağlık yönünden bakan bir değerlendirme ise neredeyse yapılmadı. Bu alandaki tek tartışma ise wifi kullanımının yaratacağı radyo frekanslarının öğrencileri ne kadar etkileyeceği, cihazların “sar” değerleriydi. Bunlar önemli, ama asıl gözden kaçan kullanılan tabletlerdeki ekranların niteliğiydi. Sorunun bu kadar dar bir çerçevede ele alınması ya bilgisizlik ya da ciddiyetsizlik örneğidir.
Kısa bir araştırmayla, uzun süreli bilgisayar kullanımının birçok yeni “meslek hastalığı” oluşturduğu kolaylıkla öğrenilebilecektir. Bilgisayar kullanan ve sonuçları üzerinde deneyim sahibi olan herkes açısından en basit rahatsızlık türü, “göz kuruluğu”dur.
Sorunun kaynağı ise ışık yayan ekran tipleridir. Buna en son teknoloji LED ekranlar da dahildir. Çünkü sonuçta bunlarda ışık yaymaktadır. Bu tür ekranlar, gözün doğal hareketlerini engelleyen ve bu nedenle uzun kullanımda göz hastalıklarına/rahatsızlıklarına yol açan unsurlardandır.
Buna bir de iş dışında televizyon kullanımı eklenince, göz rahatsızlıkları daha da boyutlanmaktadır. Çocukların bu süreçten çok daha fazla etkilendikleri ise oldukça yaygın bilinen ve deneylerle sabit bir olgudur.
Tablet bilgisayarlarda da kullanılan ışık yayan ekranlar, gün boyu ekrandan okuma yapacak, televizyon izleyecek küçük çocuklarda göz kuruluğundan, göz bozulmalarına varıncaya kadar çok çeşitli sorunlara yol açabileceği neden düşünülmemiştir?
İlla ki tablet bilgisayarla, elektronik kitap, akillı tahta vb. ile eğitim sisteminde yenilik yapmak isteniyorsa önce bu konudaki deneyimlere bakılması gerekmez miydi? Kitap okumak, eğitimde kullanmak için hangi tablet bilgisayarlar kullanılmakta, bunların yan etkileri neler olabilir araştırılmaz mıydı?
Gelişmekte olan insan bedenlerinin, kullanılan eğitim araçlarından ne şekilde etkileneceği, bunların sağlıklarıyla ilgili unsurlar değerlendirilmez, araştırmalar sorulmaz mıydı?
Anlaşıldığı kadarıyla bunları sormak veya sorgulamak pek mümkün olmamış. Güya modernlik, çağdaşlık adına “son teknoloji” tablet kullanmak büyük bir iş haline getirilmiş.
Oysa yine basit bir araştırma, gözü yormayan tipte ekranların da bulunduğunu cümle aleme göstermeye yeterli olacaktır.
Işık yayan değil, ortam ışığını kullanan elektronik mürekkep (e-ink) teknolojisini kullanan ekranlar bu bakımdan en iyi çözüm. Üstelik bunlar yansıma da yapmadıklarından diğer ekran tiplerine oranla çok daha okumaya elverişli. E-mürekkepli ekranlar, gözün doğal hareketlerini engellemeyen, yormayan, göz kuruluğu yaratmayan normal bir kitaptan çok farklı değiller.
İşte bu nedenle elektronik kitap okuyucularının büyük bir kısmı e-mürekkep teknolojisiyle üretilmiş ekranları kullanmakta. Yakın zamana kadar yalnızca siyah-beyaz görüntü verebilen bu ekranlar, artık renkli hale de gelmiş durumda.
Üstelik eğitimde de kullanım bakımından oldukça donanımlı cihazlar geliştirilmiş, yani yalnızca eğitim alanında, öğrenci, öğretmen hatta veli bağlarını oldukça etkin biçimde oluşturabilen firmalar da var.
Ama bunun için önce şartnamede, öğrencilerin göz sağlıklarını da düşünen bir yaklaşım olmalıdır. Şartnameyi okuma olanağı bulamadım. Ancak ortaya çıkan sonuçtan e-mürekkep teknolojisini kapsama almadıklarını söylemek de mümkün olacaktır.
Denilebilir ki eğitim sisteminin tek sorunu bu mudur, başka takılacak konu mu bulamadın. Konu çok, herkes bir yerinden yakalamış tartışıyor. Basit gibi görünen bir konunun nasıl büyük bir soruna dönüşebileceği konusunda duyarlılık göstermem ise yadırganmamalı.
Çocuklarımızın sağlığını, boyutu ne olursa olsun, tehdit eden her konu önemlidir. Bu iktidar attığı her adımda, halkın sağlığını bozacak bir unsuru gündeme taşımayı adeta alışkanlık haline getirmiştir. Giderek yaygınlaşan “AKP sağlığa zararlıdır” sloganını haklı çıkarmak için ellerinden geleni yapmaktadırlar.
Bize düşen ise sağlık hakkımızı her zeminde savunmaktır. Hele konu çocuklarımız ise bu çok daha güçlü yapılmalıdır.