Yapılması gereken, İdare Mahkemesi tarafından ücretli öğretmenlerin “Paso Hakkı”nın varlığını ifade eden kararına dayanarak, İBB’nin gerekli hukuki düzenlemeleri yapmasını ve ücretli öğretmenlere-özel eğitim kurumlarında çalışanlara paso hakkı vermesini talep etmektir Bizler kamuda ücretli ve özel sektörde güvencesiz çalışan öğretmenler olarak, “güvenceli iş ve insanca yaşam” talebi etrafında bir araya geldik. Biz öğretmenler farklı biçimlerde çalışsak […]
Yapılması gereken, İdare Mahkemesi tarafından ücretli öğretmenlerin “Paso Hakkı”nın varlığını ifade eden kararına dayanarak, İBB’nin gerekli hukuki düzenlemeleri yapmasını ve ücretli öğretmenlere-özel eğitim kurumlarında çalışanlara paso hakkı vermesini talep etmektir
Bizler kamuda ücretli ve özel sektörde güvencesiz çalışan öğretmenler olarak, “güvenceli iş ve insanca yaşam” talebi etrafında bir araya geldik. Biz öğretmenler farklı biçimlerde çalışsak da yaşadığımız sorunların ortak olduğunu fark ederek “güvencesiz çalışma koşullarının ortadan kaldırılması” için sendikalaşmaya karar verdik. Kamuda çalışanlarımız 2006 yılından beri Eğitim-sen Güvencesizler Komisyonlarında ve özelde çalışanlarımız 2010 yılından beri Sosyal-iş sendikasında örgütleniyoruz. Eğitimin kamusal bir hizmet olmaktan çıkartılıp, alınıp satılan bir meta haline getirilmesine paralel olarak, öğretmenler de ucuz işgücü olmaya zorlandı. Bu dönemde öğretmenler arasında statü farkları yaratılıp, sektörler arasındaki ayrım iyice derinleştirildi. Önceden bizi tanımlamaya “öğretmen” kelimesi yeterken, şimdi “ücretli, kadrolu, sözleşmeli, stajyer” gibi sıfatları kullanmadan kendimizi tarif edemiyoruz.
Tabii bu statü ayırımları, doğallığında farklı uygulamaları da beraberinde getirdi. Bunun en bariz örnekleri ise, kamuda ücretli olarak çalışan öğretmen arkadaşlarımızınki oldu. Devlet okullarında kadrolu öğretmenlerle aynı işi yapan ücretli öğretmenler, hem ücret eşitsizliklerinin hem de statü farklılıklarının en açık kurbanı oldular. Öğretmen kimliğinden, indirimli seyahat hakkına pek çok sosyal hak kadrolu öğretmenlere tanınırken aynı işi yaptıkları halde “ücretli öğretmenlere” tanınmıyor. İstanbul başta olmak üzere pek çok şehirde öğretmen arkadaşlarımızın ulaşım hakkından eşit şekilde yararlanamaması, bu alanı bir mücadele konusu haline getirdi.
İstanbul’da paso hakkı mücadelesi bir ücretli öğretmen ve bir dershane öğretmeni arkadaşımızın İETT’ye başvurusuna olumsuz yanıt almaları üzerine “eşitlik” talebiyle başladı. Mart 2011 yılında “Aday Değil Öğretmeniz, Paso Bizim de Hakkımız” başlıklı üç ay süren bir imza kampanyası yapıldı. Bizler, güvencesiz öğretmenler olarak bu eşitsizliğin giderilmesi, ücretli öğretmenlerin mesleki haklarının iade edilmesi için, İstanbul İdare Mahkemesine başvurarak bu uygulamanın iptalini istedik. İstanbul 6. İdare Mahkemesi’nde ücretli öğretmen adına açılan dava geçtiğimiz günlerde sonuçlandı.
İstanbul 6. İdare Mahkemesi 2011/542 Esas 2011/1507 Karar sayılı 20.10.2011 tarihli kararda şunlar denilmektedir: “4736 sayılı Kanun 1. Maddesi ve Bakanlar Kurulu’nun 11.02.2002 tarih ve 2002/3700 sayılı kararına ek getirilen 3. Madde ile eğitim öğretim sınıfı personele toplu taşıma hizmetlerinden faydalanmayla sınırlı olmak üzere indirim hakkı tanındığı, bu düzenleme uyarınca davalı idarece tesis edilen yönergenin 5/g ve 8. Maddeleri ile öğretmenlere indirimli seyahat kartı verilmesine ilişkin düzenlemenin yapıldığı anlaşılmakla birlikte yukarıda hükmüne yer verilen mevzuat uyarınca toplu taşıma hizmetleri ücretlerinde indirim yapılması konusunda idarelere takdir hakkı tanındığı ve indirimli seyahat kartı verileceklerin belirlenmesi noktasında verilen takdir hakkının Anayasal ve Yasal mevzuata uygun kullanılması gerektiği açık olup bu durumda davalı idarece Anayasa’nın 10. Maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine aykırı olarak ve yasada belirlenmeyen kısıtlama sebebiyle aynı görevi yapan kişiler arasında kamu hizmetinin verilmesinde (toplu taşımada) farklı usullere tabi tutulması sonucunu doğuran yönerge hükümlerinin tesis edildiği dikkate alındığında anılan yönergenin 5/g ve 8. Maddeleri esas alınarak yapılan dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir. Açıklanan nedenle işlemin İPTALİNE… 20.10.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.”
İdare mahkemesinin verdiği bu karar yalnızca davacı olan kişiye bir hak tanıyor. Yani diğer ücretli öğretmenlerin de bu haktan yararlanabilmesi için tek tek dava açmaları gerekiyor. Dava açmak için dava dosyası için bir ücret yatırılmasının yanı sıra açılan davaların yaklaşık bir yıl sonra neticelenmesi, bu hakkı neredeyse kullanılamaz hale getiriyor. Her bir ücretli öğretmen bugün İdare Mahkemesine dava açıp, bizim açtığımız davanın sonucunu emsal göstererek bu hakkı talep edebilir. Ancak yukarıda da ifade ettiğimiz gibi bu süreç uzun vadede ortak bir kazanıma dönüşmemekte, kazanımlar hep bireysel haklar düzeyinde kalmaktadır.
Burada yapılması gereken, İdare Mahkemesi tarafından ücretli öğretmenlerin “Paso Hakkı”nın varlığını ifade eden kararına dayanarak, İBB’nin gerekli hukuki düzenlemeleri yapmasını ve ücretli öğretmenlere-özel eğitim kurumlarında çalışanlara paso hakkı vermesini talep etmektir. Bu talep hakkının kullanılması, aynı zamanda öğretmenler arasında sürdürülen statü farklarının giderilmesini isteme mücadelesinin bir parçasıdır. Yani bu hakkın kazanılması, ücretli öğretmenliğin meşrulaştırılmasına değil, öğretmenlerin eşitlik mücadelesine hizmet edecektir. Paso hakkı mücadelesi aynı zamanda “ücretli öğretmenliğin kaldırılması” mücadelesidir.
Bireysel bir hak olarak kazanılan “paso” talebinin tüm ücretli öğretmenlere ve dershane öğretmenlerine tanınması için hazırladığımız dilekçe örneklerini ve emsal dava sonucunu Eğitim-Sen Güvencesizler Komisyonlarından ve Sosyal-İş sendikasından temin edebilirsiniz. Paso talepli ve ekinde emsal dava sonucunun olduğu dilekçelerimizi İETT’ye bireysel olarak götürebileceğimiz gibi bu hakkın kazanımı için toplu halde de götürebiliriz. İlk toplu başvuru 5 Mart 2012 Pazartesi saat 14.00’te İETT Karaköy şubesine yapılacaktır. Ücretli öğretmenleri paso hakkını almaya, tüm öğretmenleri bu eşitlik mücadelesinde dayanışmaya çağırıyoruz.
guvencesizogretmenler@gmail.com