Biz Çukurova bölgesi Halkevleri olarak bir taraftan bölge halkı üzerindeki baskı politikalarını boşa çıkartmaya çalışırken bir taraftan da toplumsal muhalefeti Esad taraftarı ya da karşıtı olarak dizayn etmeye çalışan egemen ideolojiye karşı kendi safımızı ve bağımsız mücadele hattımızı örüyoruz. Çukurova’da hem AKP ‘yi hem de emperyalistleri zor bir yıl bekliyor Emperyalist güçlerin Ortadoğu üzerine hesapları […]
Biz Çukurova bölgesi Halkevleri olarak bir taraftan bölge halkı üzerindeki baskı politikalarını boşa çıkartmaya çalışırken bir taraftan da toplumsal muhalefeti Esad taraftarı ya da karşıtı olarak dizayn etmeye çalışan egemen ideolojiye karşı kendi safımızı ve bağımsız mücadele hattımızı örüyoruz. Çukurova’da hem AKP ‘yi hem de emperyalistleri zor bir yıl bekliyor
Emperyalist güçlerin Ortadoğu üzerine hesapları hiç bitmedi. ABD’den AB’ye Rusya’dan Çin’e kadar bütün güçler Ortadoğu’nun “Arap baharı” koşullarında egemenlik kavgası veriyor. Yer yer ayrı düşüyorlar ama ortak noktaları pazar paylarını arttırıp, siyasi ve ekonomik hegemonyalarını güçlendirmek. Fakat bu gaye her zaman insan hakları, demokrasi, özgürlük gibi sihirli sözcüklerle allanıp pullanıp toplumsallaştırılmaya çalışılıyor. Dünya halklarını kendi kavgalarının tarafı kılmak için ellerinden geleni yapıyorlar ve buna mecburlar.
Suriye hedefte
ABD ve AB emperyalizmin bu aralar en gözde düşmanı Suriye. Suriye demokrasinin ne kadar sakat olduğundan, insan hakları ihlallerinden bahsedilmeyen bir gün geçmiyor. Suriye rejiminin uzun yıllardır devam eden iç sorunları emperyalist müdahalelerle kabartılarak, dünya magazin gündeminin üst sıralarına çekildi.
Uzun süredir Suriye’ye yapılacak bir askeri müdahalenin olasılıkları tartışılıyor dünya kamuoyunda. Tıpkı Irak savaşında olduğu gibi olası bir askeri müdahalede de Türkiye’nin ne kadar önemli olduğundan bahsediliyor. AKP iktidarı ise bu konjonktürde kendine giydirilen üniformayı o kadar beğendi ki komşularla sıfır sorun politikasını kısa sürede komşularla kalıcı sorun hattına çekti. Bu politik manevranın en gözle görülür hali Suriye ve Esad rejimi ile kurulan ilişkide ortaya çıktı. Emperyalizmin yeni Ortadoğu planında vitrindeki yerini korumak ve kendi iç gerilimlerini bastırılabilmek için AKP içerde dışarıda savaşa mahkûm.
Böyle bir süreçte ise Çukurova Halkevleri olarak Ortadoğu’ya ve Suriye’ye yapılan emperyalist müdahalelere karşı Antakya’da diğer emek ve demokrasi güçleriyle19 Şubat tarihinde bir yürüyüş gerçekleştirdik. Bir miting olarak planlanan yürüyüş için Valiliğe izin başvurusunda bulunulmuştu. Valilik makamının aldığı kararla miting yasaklı hale düşürülmüş ve bu yasaklama tüm yerel gazetelerde, televizyonlarda saat başı yapılan anonslarla halka duyurulmaya çalışıldı. Bu çaba öyle boyutlara ulaştı ki radyolarda kent muhalefetinin yasaklama kararına karşı yapacağı basın açıklamasına bile katılmanın ne kadar tehlikeli olduğundan bahsediliyordu.
Bütün bu atmosfer içerisinde Antakya’da 19 Şubatta 3 binin üzerinde kişinin katılımıyla mitingin başlama noktasından kent merkezine güçlü bir yürüyüş gerçekleştirildi. Yürüyüş boyunca anti-emperyalizm ve halkların kardeşliği yönünde verilen mesajlar ön plana çıktı.
Basına yapılan açıklamada mitingin yasaklanması kınanırken gelecek döneme dair mücadele kararlılığı ilan edildi. Antakya kent muhalefetinin Suriye sorununda “ya Esad rejiminden ya emperyalizmden yanasınız” ikileminden çıkma yönünde atmış olduğu önemli bir adım oldu. Kurumlar bu yürüyüşte devletler düzleminde taraf almanın hatalı bir eğilim olduğunu vurgularken kendilerinin ezilen halklar düzleminde taraf olduklarını vurgulamış oldu.
Bağımsız bir çizgi mümkün!
Biz Çukurova bölgesi Halkevleri olarak bir taraftan bölge halkı üzerindeki baskı politikalarını boşa çıkartmaya çalışırken bir taraftan da toplumsal muhalefeti Esad taraftarı ya da karşıtı olarak dizayn etmeye çalışan egemen ideolojiye karşı kendi safımızı ve bağımsız mücadele hattımızı örüyoruz.
Bölgemizde ABD’si AKP’si Rusya’sı planlar yaparken bu toprakların devrimcileri ev ev sokak sokak emperyalizme karşı direnişi örgütlüyoruz. Çukurovalı Halkevciler olarak üstümüze düşen tarihsel sorumluğun bilincindeyiz.19 Şubat mitinginde örgütlediğimiz fiili meşru militan ve ‘bağımsız’ çizgi önümüzdeki dönemde toplumsal muhalefetin referans noktası olacaktır. Yasaklara rağmen mitingde yakalanan kitlesellik, coşku çeşitli grupların hatalı eğilimlerine rağmen solun halkla buluşabilme kanalını yaratmış oldu. Bu buluşma kitleselleştikçe ve politik olarak derinleştikçe emperyalizmin Ortadoğu planlarına karşı en ciddi çekim merkezi olamaya adaydır.
Herkes görmek istediğini görür
Miting çalışmasını yürüten kurumlar olarak sürecin sıkıntılı noktalarından birinin yerel ve ulusal basın aracılığıyla çabamızın maniple edilme ihtimalinin olduğunun bilincindeydik. Sürecin politik iradesi de kitlesel öncülüğü de devrimcilere aittir. Tüm Türkiyeli devrimcilerin içi ferah olsun.
2012’yi AKP’nin zorunu arttıracağımız bir yıl olarak ilan etmiştik. Çukurova’da hem AKP ‘yi hem de emperyalistleri zor bir yıl bekliyor. Bizler de kendi safımızı örgütlemeye bölgemizden ve ülkemizden emperyalistler ve yerli işbirlikçilerini def edene kadar mücadelemiz sürecek yolumuz açık olsun.
* Serhad Savaş
Halkevleri MYK Üyesi