Zizek’in yeni-Osmanlıcılık olarak adlandırılıp eleştirilen görüşleri, iddia edildiği gibi “Today’s Zaman” okuma merakından değil, “nevi şahsına münhasır Leninist” olarak pazarladığı görüşleri nedeniyledir Günümüz Türkiye solunun 68 ve 78 kuşağı olarak adlandırılan kümeleriyle hesaplaşmanın zamanı çoktan gelmiştir. Bu kuşağın aralarındaki sözde entelektüellerinin defile izler gibi Zizek konferanslarına katılımı, aralarından bir kısmının yazılı ve sözlü değerlendirmelerine baktığımızda […]
Zizek’in yeni-Osmanlıcılık olarak adlandırılıp eleştirilen görüşleri, iddia edildiği gibi “Today’s Zaman” okuma merakından değil, “nevi şahsına münhasır Leninist” olarak pazarladığı görüşleri nedeniyledir
Günümüz Türkiye solunun 68 ve 78 kuşağı olarak adlandırılan kümeleriyle hesaplaşmanın zamanı çoktan gelmiştir. Bu kuşağın aralarındaki sözde entelektüellerinin defile izler gibi Zizek konferanslarına katılımı, aralarından bir kısmının yazılı ve sözlü değerlendirmelerine baktığımızda görünen budur. Yeni yetme Hürriyet gazetesi muhabirinin mülakatı ile Mor ve Ötesi’nin solistinin sorusu bile bu bayların değerlendirmelerinden daha “radikal sola” aittir.
Zizek, yeni-Hegelci siyasal duruşunun kendine sağladığı ideolojik rahatlıkla iki ayrı yerde iki ayrı kimlikle konuşacağını beyan etmiştir. Popüler medyaya söylemlerini reklam sektörünün finanse ettiğini; Marksist kimliğini ise Türkiye’nin “seçkin” üniversitesine sakladığını söylemiştir.
Popüler felsefe starı Zizek
Hürriyet gazetesine verdiği mülakatta öne çıkanların özeti aşağıdadır.
• Ben hala solcuyum. Reklam sektörünün finansörlüğünü niye kabul etmeyeyim? Siz beni bir de Mimar Sinan Güzel Sanatlar’da yapacağım gerçek Marksist konuşmamda görün.
• Aslında biraz da yeni-Osmanlıcı söylem tarafından manipüle edilmiş görüşlerimdeki kasıt şudur; eğer yeni-Osmanlıcılık eski imparatorlukta olduğu gibi farklı toplulukları kucaklamaksa (Kürtleri ve Ermenileri), o zaman siz de Osmanlı gibi olmaya çalışın
• Ermenilerden özür dileyin ama bu durumu uluslararası topluluğa şöyle ifade edin; ulus devlet olmaya çalışırken pratikte herkes benzer kıyımları yaptı, biz de Osmanlı’nın son başlayan modernizasyon hamlesi çevresinde Avrupalılara benzemek için onların yaptıklarını yaptık.
• Kürtlere karşı askeri operasyonları onaylamasam da Türkiye’nin pozisyonuna biraz sempatim yok değil, uzun vadede bütün ülkelerin Kürtleri, Türkiye’nin altında birleşse mükemmel olmaz mı?
Radikal solcu Zizek
Bay Zizek’in popüler medyaya verdiği mülakatta öne çıkanlardan sonra, akademik dünyanın ikonu olarak ama aynı zamanda Marksist kimliği ile konuk olduğu mekanda söylediklerinin ana başlıkları ise aşağıdakiler oldu.
Batının ikiyüzlülüğü, Kürt halkı için otonomi, alternatif olarak komünizm, kapitalizmin sınırları ve ABD’yi etkileyen Arap isyanları.
ATİK (Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu) bu konferansı “Zizek; kurtuluş komünizmde dedi” diye duyurdu. Komünizmin bir alternatif olduğunu söylediği konuşmasındaki komünizm anlayışı şöyleydi: “İnsanlar kapitalizmin her tarafı sarmasından sıkıldı, komünizm alternatiftir, bu da çok çalışmak anlamında değil, daha az çalışmak anlamındadır.” Zizek baba, az gelişmiş ülke aydınlarına komünizmi ancak böyle anlatacağını düşünmüş olsa gerek…
Kurtuluş, Zizek gibilerden kurtulmaktır
– Zizek, Marksist-Leninist değil yeni-Hegelcidir. Bu anlamda düşünce üretmez sadece düşünce satar. Bu satışı üniversiteler, yayınevleri ve çeşitli medya araçlarını kullanarak yapar.
– Zizek’in yeni-Osmanlıcılık olarak adlandırılıp eleştirilen görüşleri, iddia edildiği gibi “Today’s Zaman” okuma merakından değil, “nevi şahsına münhasır Leninist” olarak pazarladığı görüşleri nedeniyledir.
Aynı pazarlamayı “Yeniden Lenin” derleme kitabının içinde yer alan “Günümüz İçin Leninist Bir Tavır” adlı makalesinde Ruslar için yapmıştır. Alıntı yazısı aşağıda:
Günümüz için Leninist tavır adlı yazısında bugün için Leninist tavrı tekrarlamanın alanı söyle tanımlanır: “1921 yazında köylülerle Sovyet hükümeti arasındaki bağları güçlendirmek için Lenin, eski ön-Komünist Hıristiyan mezheplerine bedava toprak verme teklifinin incelemesi için, Ossinski tarım komiseri Bon-Bruevich ve diğer birkaç kişiden ibaret küçük bir grup oluşturdu. ‘Eski İnanlar Mezhebi Üyeleri’ne hitaben, onları terk edilmiş topraklara yerleştirip kendi törelerine göre yaşamaya davet eden bir bildiri yayımlandı. Bu bildiride doğrudan Havariler’den şu alıntıyı yapar: ‘Hiç kimse sahip olduğu şeyin yalnızca kendisine ait olduğunu söylemesin; her şey ortak olmalı…’ Lenin’in amacı yalnızca pragmatik değildi, o aynı zamanda kapitalizm öncesi ortak mülkiyet biçimlerinin komünist potansiyellerini keşfetmek istiyordu. Solun bugün, en ‘mezhepçi’ köktenciler için bile aynı açıklığı göstermesi gerekiyor.”
– Günümüz için Leninist bir tavrın Zizekçesi, en “mezhepçi” köktenciler için bile yeterince açıklığın sağlanmasıdır görüşüdür. Leninizmi böyle anlayan birinin de Türkiye’deki konferans da Türk entelijansiyasına yeni-Osmanlıcılık vaazı son derece doğaldır. İstanbul’a getirtilmesi ve üniversitede konuşturulmasını böyle okumak gerekir.
Kimse kusura bakmasın, Marksizm-Leninizm öyle her isteyenin ağzında geveleyebileceği sakız değildir…
Mustafa Özcan
Cihangir.