World document diye bir kimlik bilgisi olmayacağına göre onlarca kişinin hapsi boylamasına sebep olan flash disk’in alınan imajlarına elle müdahale edilmiştir

Birtakım gazeteler yaklaşık 10 gün önce duyurmuş: “Balyoz-PKK işbirliği üçüncü iddianamede.” Bu iddianın kanıtı olan cümleler yine birkaç gazete ve haber sitelerine yayılan haberden: “Balyoz soruşturması kapsamında yapılan aramalarda bulunan ‘kullanılacaklar’ listesindeki erlerin büyük bir bölümünün PKK üyesi olduğu ortaya çıktı.” Yahu… Hangi ‘kullanılacaklar’ listesi bu? Çünkü bir sürü böyle liste (word belgesi olarak) var, 11 No’lu CD’de mesela. Veya Albay Hakan Büyük’ün evinden çıkan flash disk’te. Hangi liste ve o listedeki erlerin PKK üyesi olduğu nasıl ortaya çıktı? Bu bilgiler yok, canını inci gibi dişlerine takıp bu davayı okuyucularına duyurmaya ant içmiş yayınlarda.

* * *
Başka bilgiler olmadığı gibi… Normal şartlarda, gazeteci milletimiz başta olmak üzere genel olarak milletimizin “Neee?! E o zaman daha neyi konuşuyoruz?” demesine yol açacak bir rapor birkaç sıkıştırılmış satır dışında hiç bir zihin dünyasında yer bulmadı.

Hadi, canını inci dişlerine takmış olanlar PKK’yı Balyoz’a, Ergenekon’u yurtdışındaki gazetecilere ve sivil toplum örgütlerine bağlamakla meşguldü. Geri kalan millete ne oldu, yine Alaska’ya mı göçtü beyinler? Soğuk orası. Gelin, ne anlatacağım.

* * *
İkinci Balyoz iddianamesi kapsamında tutuklanan Albay Hakan Büyük’ün evinde bulunan flash disk’in içinden çıkan word dokümanları, Gölcük’teki donanmada bulunan dokümanlarla eşleştirilmiş, dolayısıyla sahih olduğuna kanaat getirilmişti. Ve dolayısıyla birçok başka asker daha tutuklanmıştı. Albay Büyük’ün avukatları bu flash disk’i bir bağımsız bilirkişiye inceletmiş. (Zira, iddianamede bu flash disk’le ilgili iki farklı bilirkişi raporu var, birbirini tutmuyor. Şöyle ki, inceledikleri belleklerin imajları, dolayısıyla içerikteki dosyaların sayıları bile farklı.)

* * *
Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof. Ufuk Çağlayan, Bilvanis Çiftliği’yle ilgili jpg (resim) dosyalarının oluşturulma tarihleriyle ilgili tuhaflıklara dikkat çekerek şöyle diyor: “Bu, dosyaların metadata bilgilerinde değişiklik olduğu ve dosyaların delil bütünlüğünün ve sağlığının kaybolduğunu gösterir.”

Ama raporun “güler misin ağlar mısın” kısmı başka… Prof. Çağlayan, avukatların “World document’ diye bir File Type (dosya tipi) var mıdır?” sorusuna cevap veriyor: “World document tipi bir File Type tarafımdan bilinmemektedir. World document isimli bir dosya tipi olup olmadığı literatürde ve internette araştırılmış, böyle bir tipe rastlanmamıştır.”

* * *
Şimdi dikkatinizi çekiyorum… Bildiğimiz word document değil, ‘world’ document! World, yani dünya… Tabii ki böyle doküman olmaz, avukatlar niye bunu soruyor derseniz…

İddianamede, bu flash disk’in imajlarını alıp inceleyen 28 Şubat 2011 tarihli bir bilirkişi raporu var. Bu raporda flash disk’teki dosyaların metadata bilgileri imaj halinde eklenmiş. 65 tane word dosyasının, dosya yolunda ‘file type-dosya tipi’ bilin bakalım ne? World document. Yani bi dünya dosya var demiş, savcının incelettiği kişi. E haklı tabii.

* * *
Bir dijital belgenin alınan imajında metadata bilgileri vardır. O bilgiler bilgisayar tarafından verilen kimlik numarası gibidir. Bilgisayar tashih yapmaz. Word’ü yanlışla World diye yazmaz. E o zaman… World document diye bir kimlik bilgisi olmayacağına göre onlarca kişinin hapsi boylamasına sebep olan flash disk’in alınan imajlarına, metadata bilgilerine elle müdahale edilmiştir. Yani böyle delil olmaz. Bu kadar basit, bu kadar net.

* * *
Şike operasyonuyla iddianame dünyasına acil iniş yapanların yanağından bir makas alıp, ‘Good Morning Vietnam’ demek lazım. Televizyonlara çıkıp sayıklıyorlar, bu nasıl iş, bu nasıl tedbir kararı, itirafçı dediğin nedir, böyle hukuk olur mu diye… Olur olur. Siz daha bu hakemi yeni yeni tanıyorsunuz.