AKP devleti bütün gücünü kullanarak Deniz Feneri Soygun Şirketi sanıklarını serbest bıraktırdı. Bunun nedenlerini yazmıştım. Şebekenin nasıl işlendiğini anlamak bakımından biz, yine de bu şirket nasıl dolandırıcılık yaptığını belgelerle yazmaya devam edelim. Almanya Deniz Feneri adına toplanan paraların zimmete geçirilmesi için akıllara gelen her yöntem kullanılmaktadır. Deniz Feneri adına toplanan paraların Türkiye’ye aktarılması ve aklanması […]
AKP devleti bütün gücünü kullanarak Deniz Feneri Soygun Şirketi sanıklarını serbest bıraktırdı. Bunun nedenlerini yazmıştım. Şebekenin nasıl işlendiğini anlamak bakımından biz, yine de bu şirket nasıl dolandırıcılık yaptığını belgelerle yazmaya devam edelim.
Almanya Deniz Feneri adına toplanan paraların zimmete geçirilmesi için akıllara gelen her yöntem kullanılmaktadır. Deniz Feneri adına toplanan paraların Türkiye’ye aktarılması ve aklanması için izlenen en kolay yöntemlerden biri de, bazı şirketlerden mal alımı yapılmış gibi gösterilerek paraların şirketlere aktarılmasıdır. Söz konusu şirketler yine soyguncular tarafından kurulmaktadır. Daha önce, belgelerle açıkladığımız gibi, ilgili bazı şirketler farklı kentlerde ancak birçoğu da aynı adreste bulunmaktadır.
Aytaç Gıda Yatırım Sanayi ve Ticaret A.S.
Adres: Bedilönü Mevkii Bila No Çerkes /Çankırı
Aytaç Hayvancılık ve Gıda Sanayi A.Ş.
Adres: Turhal Süt Fab. Bölge Trafik Arkası, Turhal 1 Tokat
Deniz Feneri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği
Adres: 10. Yıl Cad, Cinoğlu Çıkmazı, 34770 Zeytinburnu-İstanbul
Anadolu Tekstil Turizm İnşaat Sanayi İç ve Dış Ticaret Ltd. Şti.
Adres: N. Gürman Mah. A. Kutsi Tecer Cad. No. 21/1, Güngören /İstanbul
Taşkınırmak Giyim San. ve Tic. Ltd. Şti.
Adres: Pazarlar Cad. No: 64 Seyhan /ADANA
Yeni Dünya İletişim A.Ş., Kanal 7 ve MEPA Media Pazarlama ve Prodüksiyon Hizmetleri Ltd. Şti.
Adres: Otakçılar Cad. 60/34030 /Eyüp-İstanbul
Beyaz Holding A.Ş., Aktif Barter A.Ş. (Yeni Dünya Barter A.Ş.) ve Haliç Deniz Taşımacılığı Ve Turizm Ltd. Şirketi
Adres: Eyüp Bulvarı No: 38- 40/8, Eyüp 1 İstanbul
Dikkat edilirse bazı şirketler aynı şehirde ve aynı adreste bulunurken bazıları da farklı şehirlerde bulunuyor. Bu şirketlerin tamamı Zekeriya Karaman ile bağlantılıdır. Ancak esas mesele, Deniz Feneriyle bir biçimde ticari ilişki içerisinde olan bu şirketlerden Almanya Deniz Feneri’ne kesilen faturaların tek kişi tarafından kesildiğinin tespit edilmiş olmasıdır.
Örneğin Merkezi Çankırı ilinde bulunan Aytaç Gıda Yatırım Sanayi ve Ticaret A.Ş’nin, Almanya Deniz Feneri’ne mal sattığı iddiasıyla sattığı malzeme karşılığında fatura kesiliyor. Aynı şekilde Adana ilinde bulunan Taşkınırmak Giyim San. Ve Tic. Ltd. Şti. de Deniz Feneri’ne verdiği malzeme karşılığında fatura kesiyor. İstanbul’da bulunan Anadolu Tekstil Turizm İnşaat Sanayi İç ve Dış Ticaret Ltd. Şti. de fatura kesiyor.
Üç ayrı şehirde, üç ayrı şirket Almanya Deniz Feneri’ne kendi şirketlerinin faturalarını gönderiyorlar. İlginç olan, bu üç ayrı şehirde bulunan şirketlerin faturaları aynı kişi tarafından kesilmiş. Emniyet Müdürlüğü kriminal bürosunda yapılan incelemede her üç şirkete ait olan faturaların aynı kişi tarafında kesildiği tespit edilmiş. Yani, söz konusu şirketlerin aslında Almanya Deniz Feneri’ne mal satmadıkları ve karşılığı ödenen faturaların da sahte olduğu ortaya çıkmış bulunuyor. Firdevsi Ermiş’in mahkemedeki ifadesinden anlaşıldığı üzere, söz konusu faturalar Harun Kapıyoldaş tarafından Türkiye’deki Kanal 7’den getirtilmiş ve kendileri tarafından Almanya Deniz Feneri e.V. bürosunda doldurulmuştur.
Konşimetolar ve faturalar şahıslar tarafından Türkiye’den getirilmiş ve teslim edilecekleri yer olarak da, Kanal 7’nin adresi gösterilmiş. Hessen Eyaleti Emniyet Genel Müdürlüğü laboratuvarında yapılan analizlerde şirketlere ait faturaların Kanal 7’de çalışan ve hakkında ayrıca soruşturma yapılan Harun Kapıyoldaş tarafından düzenlendiği tespit edilmiş.
Türkiye’de yukarıda adreslerini verdiğimiz şirketlerde dolandırıcılık işlerinde görevli olduğu için soruşturma kapsamına alınan 17 kişi tespit edilmiş bunuyor. Bunlar, Alman Mahkemesi tarafından yapılan soruşturma kapsamında ele geçen belgelerden tespit edilenlerdir. Türkiye’de ise soruşturmanın önüne geçildiği için dosyanın kapsamının genişlemesi bütünlüklü olarak engellenmiştir.
1- Anadolu Tekstil Turizm Sanayi İç Ve Dış Ticaret Limited Şirketi
Zekeriya Karaman’ın patronluğunu yaptığı Zahit Akman, Harun Kapıyoldaş gibi birçok insanın da ortak olduğu şirketlerin, Deniz Feneri e.V. Derneğinin paralarını sahte belgelerle ele geçirmek için kuruldukları anlaşılıyor.
Örneğin 2004-2007 yılları arasında Anadolu Tekstil’den, Deniz Feneri e.V.’ye, 1 milyon 229 bin 374,00 Euro’luk fatura kesilmiştir. Aynı zaman dilimi içerisinde de Frankfurt’taki Vakıf Bank’tan, Anadolu Tekstil’e 1 milyon 231 bin 568,00 Euro para aktarılmıştır. Yani kesilen fatura kadar, Deniz Feneri’nin Frankfurt Banka Hesabından para gönderilmiş. Görünen şu. 1,23 milyon tutarında mal alınmış ve bunun karşılığı gönderilmiş. Ancak işin gerçeği böyle değil. Ortada satın alınan herhangi bir mal yok, yapılan bütün işlemlerin sahte olduğu ortaya çıktı. Ayrıca söz konusu şirketler işlevi bittikten sonra tasfiye ediliyorlar. Hatta öyle ki şirketler tasfiye edilmesine rağmen, bu şirketler adına fatura kesiliyor ve ödemeler yapılıyor.
İddianamede şunlar belirtiliyor: “Tasfiye kararı tarihi olan 30 Eylül 2006’dan sonra 176 bin 622,00 Euro karşılığında faturalar kesilmiş ve ödenmiştir. Faturaları yazılan eşyalar genelde etek, buluz, trikotaj maddeler, kazak ve tişört gibi giysi eşyaları olup, yardım olarak dağıtılabilecek eşyalardır. Ancak burada dikkati çeken şey miktarlardır; bununla ilgili olarak da PWC’nin bilirkişi raporuna” dikkat çekiliyor.
Faturalardaki bilgilerden eşyaların ‘nereye teslim edildikleri anlaşılmamakta’ diye belirtilmekte, ayrıca bütün konşimentoların (Lieferschein) üzerinde, Deniz Feneri e.V. Frankfurt adresi ‘teslim alan’ olarak gösterilmiştir. İddianamede “bu akla yatkın değildir, her şeyden evvel Deniz Feneri’nin bu kadar eşyayı ne koyacak yeri vardı, ne de faturalarda adı geçen nakliyat şirketlerine transport görevi vermişti” diye belirtilmiş. “Tekstil eşyalarının Türkiye’den önce Almanya’ya getirtilmesi ve Almanya’dan tekrar geriye veya başka ülkelere gönderilmesi mantıki olmadığı gibi, Almanya Deniz Feneri e.V.’nin bu işleri yapacak, organize edecek personeli de yoktu.”
“Nakliyat şirketlerinin mevcut faturalarından da, sözü geçen transportları gerçekten yaptıkları da belli değildir. Sanık Ermiş’in ifadelerine göre (14 Aralık 2007 tarihli 21 numaralı ifade tutanağı), muhasebeden anladığı kadarıyla Deniz Feneri e.V.’nin kiralamış olduğu herhangi bir deposu veya buna benzer bir yer bulunmuyor.”
Bütün faturaların üzerindeki ve teslim yeri olarak verilen adres, deposu olmayan Frankfurt am Main Deniz Feneri’nin adresidir. “Malların teslim alındığına dair de herhangi bir tasdik yoktur. Firmasının 30.09.2006 tarihindeki tasfiyesinden (Liki
dasyonundan) sonra da Deniz Feneri’ne faturalar kesmiş ve bunların karşılığı da besbelli ödenmiştir.” Yani tasfiyesi verilen şirket adına Almanya Deniz Feneri Derneğine tekstil ürünleri satılmakta ve Almanya Deniz Feneri’ne gönderilmek üzere faturanın karşılığı ödenmektedir. Ayrıca gümrük kontrollerine dair hiçbir belge verilmiş değil. Soru şudur: Nasıl olur da, iflası verilmiş bir şirket adına fatura kesilir? İflası verilmiş bir şirket adına 08.03.2007 tarihinde yani bir yıl sonra Almanya Deniz Feneri adına tekstil ürünlerinin satıldığına dair faturalar kesilmektedir.
2- Martemsan / Birlik Tekstil
28 Mart 2003 tarihi itibariyle, Deniz Feneri e.V.’nin resmi muhasebesine, kasadan 650 bin 183,39 Euro’luk bir “Çıkış” (Kassenab-gang) geçirilmiştir. Kayıt metni olarak da “Eşya yardımı (M. Balıkçı)” yazılmış. Meblağ kaydı ise bir yıl sonra yani 15 Nisan 2004 tarihinde yapılmış. Martemsan/Birlik Tekstil Şirketine gönderilen paraların karşılığı olarak bir yıl sonra fatura kesilirken aslında kasada para bulunmuyor. Söz konusu faturaların karşılığını oluşturan para da Mehmet Balıkçı tarafından elden götürülüp Zekeriya Karaman’a teslim edilmiş.
Deniz Feneri e.V.’nin gayri resmi muhasebesinde, “21 Mayıs 2003 tarihli ve ‘TR Mehmet Balıkçı kanalıyla’ kayıt metni altında 200 bin Euro’luk bir kayıt mevcut. 2003 yılına ait olan ve Balıkçı’nın adının karıştığı ya da nakit para götüren kişi olduğu” anlaşılmaktadır.
İşin ilginç tarafı da Martemsa ve Birlik firmalarının yerleri Türkiye’nin başka kentlerinde olmasına rağmen, faturaların aynı daktilo ile yazılmış olmasıdır. İki ayrı şehirde bulunan şirketin aynı anda aynı daktiloyu kullanmasının mümkün olmadığını herkes bilir. İddianamede ve F. Ermiş’in mahkemedeki açıklamalarında anlaşıldığı üzere “çeşitli firmalara ait faturalar aynı makinede yazılmış.” Ayrıca Hessen Eyalet Emniyet Genel Müdürlüğünün konu ile ilgili bilirkişi raporu bunu doğrular niteliktedir. Söz konusu edilen faturaların bir kısmı Kanal 7 merkezinde doldurulup gönderilmiş, bir kısmı da Almanya Deniz Feneri Derneği’nin merkezinde düzenlenmiş. Anlaşılan herhangi bir mal alışverişi söz konusu olmayıp, tamamen hayali bir işlem yapılarak Almanya Deniz Feneri Derneği’nin hesaplarından para çekilmiş.
Faturaların ve Konşimenoların kontrolü şu neticeleri ortaya çıkarmıştır: “Faturalardaki eşya miktarı 329 ton olarak verilmekte ve bu eşyalar 17 gün içerisinde altı kez teslim edilmiş. 2007 yılından evvel Türkiye’de kamyonların yükleri, toplam olarak 40 tondan fazla olamıyordu. Her kamyonda 30 ton nakledildiği kabul edilecek olursa, bu eşyalar için 11 kamyon yükünün gerekli olmuş olduğu ortaya çıkar.”
Bu eşyaların Martemsan firması tarafından verildiğine dair hiçbir somut belge bulunmuyor. Şirketin bu düzeyde bir iş hacminin olmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca incelenen mevcut evraklardan, söz konusu edilen 329 ton yiyeceğin taşınması için “herhangi bir nakliyat şirketinin bu nakliye işleriyle görevlendirildiğinin ortaya çıkmadığı” vurgulanmaktadır. Yani bu kadar malzemeyi taşıyacak olan herhangi bir nakliyat şirketi de söz konusu değil.
Örneğin 20 Mart 2003 tarihinde 140 ton yiyecek maddesi alınmış, bu, 4 kamyon yükü demektir; 10 tonu da, bozulabilen ve soğuk hava depolarında nakliyatı gerektiren beyaz peynirdir. Almanya’ya hiçbir girişi bulunmayan bozulabilir yiyeceklerin önce Almanya sonra tekrar Türkiye’ye yeniden gönderilmesinin nasıl bir mantığı var. Bu mümkün mü? Değil.
İddianamede şunlar belirtilmiş: “Dikkati çeken şeylerden birisi de, gıda maddelerinin tümünün miktarının tonlarla belirtilmiş olması ve 11 Mart 2003 tarihli konşimetodan itibaren, konşimetolardaki kalemlerin miktarları her konşimentoda aynı olmasına rağmen, konşimetolarda gösterilen miktarların neredeyse iki misli artmış olması bilhassa dikkat çekicidir. Örneğin, salça, çay ve zeytinyağı ihtiyacının, pirinç ve mercimek kadar büyük olması düşündürücüdür” denilmektedir.
Tonlarla ifade edilen maddelerin gönderim yani teslim yeri Almanya Deniz Feneri e.V. adresi olarak gösterilmiş. Faturaların tamamı da yine Almanya Deniz Fenerine kesilmiş. Ayrıca ürünlerin ne ürün numaraları ne de ürün cinsi belirtilmiş. Bu adres dışında “ne faturalarda, ne de konşimetolarda yazılmıştır” deniliyor. İddianamede şunlar da belirtilmiş. “Fatura ve konşimetoların yanında Martemsan firmasının mührüyle mühürlenmiş ve imzalanmış blanko keş makbuzlar da vardır. Anlaşılmayan nedenlerden de, bu makbuzların arka sayfasında İstanbul Eminönü Kazasının Süleymaniye Mahallesinin Muhtarı olan Cuma Karadağ’ın da mührü var.” Bunun bir çelişki olduğu vurgulanmakta ve bunu doğrulayan hiçbir belgenin bulunmamasının da düşündürücü olduğu belirtilmektedir. Çünkü “bir muhtarın bu kadar gıda maddesini, hele 10 ton bozulabilir ve soğuk hava deposunda bekletilmesi gerekli olan beyaz peyniri, sipariş etmiş olabileceği olası düşünülmemekte. Tespit edilmiş olan nesnelerden biri de, mevcut evraklardan, dokümantasyondan, faturalarda gösterilen gıda malzemesinin kesin gelmiş olup olmadığı, gelmişse ne yapıldığı, nereye, ne zaman ve nasıl götürüldüğü ortaya çıkarılamamıştır.”
Faturaların ve konşimentoların numaraları, Faturaların tarihleriyle malların teslimat tarihleri karşılaştırıldığında, çelişki çok bariz olarak ortaya çıkmaktadır. Fatura numaraları, faturaların tarihleri arasında günler geçmiş olmasına rağmen, sıralamaları aynıdır.
“Konşimetolara göre teslim tarihleri arasında günlerce mesafe olmasına rağmen, 3 Mart ila 20 Mart arasında kalan zaman dilimi içerisinde başka müşterilere sadece 11 Mart ile 14 Mart 2003 tarihleri arasında iki kez mal götürülmüş/teslim edilmiş (Lieferung) oluyor. Bir ticaret firmasının 3 Mart ile 20 Mart 2003 tarihleri arasında kalan süre içinde hiç mal sevk etmemiş (keine Lieferung) olması, olağan değildir.” Öyle ki şirket sadece Almanya Deniz Feneri için çalışıyor. Başka şirketlere mal satışı yapmamaktadır.
Başka hiçbir yere çalışmayı düşünmeyen şirket, Deniz Feneri olunca marka değerinde çok pahalı olan ve günlük yaşamda insanların giyinemediği satışları yapıyor. ‘Konşimetonun üzerinde tanınmış marka ürünleri yazılı. Örneğin PRADA-Jeans gibi. Bunun yardım mahiyetli olduğu oldukça şüphelidir.’ Bir adet PRADA-Jeans’in fiyatının, 25,00 Euro karşılığı olacağı, taklit dahi olsa, inandırıcı değildir. Yoksulları çok sevdikleri için olsa gerek, 25-40 Euro’luk kaliteli kotlar, gömlekler dağıtmaktadırlar.
Yoksullarımızı kendilerinin giymiş olduğu elbiselerden giyindiriyorlarmış. Böylece aslında kısa yoldan çok daha fazla para çarpmanın yollarını bulmuş oluyorlar. Herrenjack markalı bir giyim elbisesinin fiyatı 90 Euro ve ilginç olanı bundan sadece bir tanenin olmasıdır. Birçoğu bu şekilde, 3-5 tane elbiseye, Euro bazında işlem yapılmış olmasıdır. Türkiye’de yoksullara dağıtılmak üzerine satın alınan bir gömlek veya pantolonun Euro bazında olmasının bir inandırıcılığı yoktur. Peki, neden bu yönteme başvuruluyor. Çünkü mallar Almanya Deniz Fenerine satılıyor. Onun için önce Almanya’ya ihracat yapılmış gibi gösteriliyor, sonra Almanya Deniz Feneri bu malları ikinci kez Türkiye’ye göndermiş gibi yapıyor. Böylece sistem tam bir soygun tezgâhı gib
i işliyor.
3) Aktif Barter Anonim Şirketi (Aktif Barter)
15 Haziran 2001 tarihinde, ‘Yeni Dünya Barter Anonim Şirketi’ adıyla kurulan şirketin ismi 12 Eylül 2003 tarihinde değiştirilmiş. 16 Temmuz 2003 tarihine kadar da şirketin faaliyet yeri, Yeni Dünya İletişim (Defterdar Mahallesi Otakılar caddesi no: 60, Eyüp / İstanbul) şirketinin adresiydi. Yani ikisi aynı adreste görünüyor.
Aktif Barter ile Yeni Dünya Şirketinin ortakları aynı kişilerdir ve bunların bazıları da davada sanık durumundadırlar. “Aktif Barter şirketinin strüktüründen, sanıkların bazılarının bu şirketin de ortakları olduğu anlaşılmaktadır. Kurucuları Beyaz İletişim tanıtım Turizm San. ve Tic. Limited Şirketi ile, Zekeriya Karaman, İsmail Karahan, Mustafa Çelik ve Aykut Zahid Akman idi. Ümit Önal 16 Temmuz 2003 tarihinden itibaren ortak olup, 14 Şubat 2002 tarihinden 12 Haziran 2007 tarihine kadar şirketin genel müdürü olarak görev yapmış. Şirketin kuruluşundan itibaren şirket yönetim kurulunda, Zekeriya Karaman, İsmail Karahan, Mustafa Çelik, Aykut Zahid Akman, Harun Kapıyoldaş, Mehmet Gürhan, Ömer Önder Ercan ve Tayfun Mehmet Barak bulunuyorlardı.”
Zekeriya Karaman’a ait olan bu şirket de Almanya Deniz Feneri e. V.’ye tekstil ürünleri satmış. Ve teslim yeri de Frankfurt Deniz Feneri e.V. adresi olarak gösterilmiş. 54 bin 357 Euro’luk fatura kesilmiş.
Ancak teslimata dair hiçbir belge bulunmamaktadır. Örneğin gümrük girişleri söz konusu değil. Ancak ilginç olan Aktif Barter Anonim Şirketi ile Anadolu Tekstil şirketinin fatura numaralarının aynı olması ve birbirini takip etmesidir. M. Taşkın ifadesinde “bu alındı belgelerinin (Empfangsbescheinigung) neticede nerede bastırıldıklarını bilmiyorum ama nakliye masraflarının oluşmaması için Türkiye’de yaptırıldıklarını sanıyorum.” Böylelikle şirketlere ait olan faturalar Türkiye’den getirtiliyor ve keyiflerine göre dolduruluyor.
4- Taşkınırmak Giyim San. ve Tic. Ltd. Sti.
Bu şirketin adresi Adana’da ve şirket Almanya Deniz Feneri’ne tekstil ürünleri gönderiyor. Öyle ki şirketin mallarının teslim yeri olarak iki adresi olarak vermiş. Biri Kanal 7 merkezi, diğeri ise Almanya Deniz Feneri’nin adresi. 09.01.2004 tarihinde hem Almanya Deniz Feneri adresine hem de Kanal 7’ye iki ayrı fatura kesilmiş.
Hatta önce faturanın birinin üzerinde önce Almanya Deniz Feneri’nin adresi sonra silinip Kanal 7 adresi yazılmış. Yani Kanal 7 şirketine 09.01.2004 tarihinde 2 bin 274 adet pantolon ve 10.01.2004 tarihinde ise 169 adet ceket gönderilmiş. Peki, Kanal 7 bu kadar pantolonu çalışanlarına mı aldı? Ne yapacak bu kadar pantolonu? Böyle bir durum söz konusu değil. Bu faturanın karşılığını kim ödedi? Fatura Kanal 7’ye kesilmişse, ödemenin de buradan yapılması gerekir. Ama ödeme Almanya Deniz Feneri şirketinden yapılıyor.
Bu işlemler de çok aleni yapılıyor. Kanal 7 ile Almanya Deniz Feneri aynı şirket olarak algılandığı için faturalar iki şirket adına kesilebiliyor. Bunda bir sakınca görülmüyor.
5- Aytaç Gıda Yatırım Sanayi ve Ticaret A.Ş. Ve Aytaç Hayvancılık ve Gıda Sanayi A.Ş.
Aytaç Gıda Yatırım Sanayi ve Ticaret A.Ş. Çankırı merkezli ve Aytaç Hayvancılık ve Gıda Sanayi A.Ş. ise Tokat merkezli olup esas işleri İstanbul, Osmangazi Mah. Yıldızhan Cad. No:3Samandıra -Kartal adresinde yürütülüyor. Zekeriya Karaman ile çok sıkı ilişkileri olan AYTAÇ isimli şirketler aracılığıyla Almanya Deniz Feneri Derneği’nden çok büyük miktarda para aşırılmış. Almanya Deniz Feneri Davasında çok önemli bir yer tutan AYTAÇ şirketleri adına sahte faturalarla 1 milyon 750.000 Euro para çekilmiş.
İki tipik örnek var. Birincisi 21.01.2005 tarihinde Çankırı Şubesinden Deniz Feneri’ne 1.750 kilo ve 24 bin 500 Euro tutarında et gönderilmiş.
Benzeri bir işlem de konserve gibi gıda ürünleri için yapılmış ve 483 bin 600 Euro’luk bir alım işlemi gerçekleştirilmiş. Deniz Feneri adına Mehmet Gürhan ve Aytaç Şirketi adına ise Ahmet TEKTEN imzalamış. Büyük miktarda kuru gıda alımı yapılmış gibi gösterilen faturaların tamamının sahte olduğu bütün verileriyle ortaya çıkmış durumda.
İlginç olan önce Türkiye Deniz Feneri’nin İstanbul’daki adresi yazılmış sonra üzeri çizilip Almanya Deniz Feneri’nin adresi yazılmış. Böylece faturanın karşılığı Almanya Deniz Feneri’nden alınmış. Yani böylelikle söz konusu edilen etler Almanya Deniz Feneri’nin Frankfurt’taki adresine gönderilmiş. Türkiye’de dağıtılacak etlerin Almanya’ya gönderilmesinin çok mantıksız olması bir yana, böylesi bir işlem söz konusu değil,
Almanya Deniz Feneri’nde sahte faturalar düzenlenerek Söz konusu şirketlerin önemli bir kısmı tasfiye edilmiş durumda veya isimleri değiştirilerek faaliyetlerine devam etmektedirler. Şirket tasfiye edilmiş ancak şirket adına faturalar kesiliyor ve karşılığında Almanya Deniz Feneri’nden para alınıyor. Bu işlemlerin Kanal 7 televizyonunda ve Harun Kapıyoldaş tarafından yapıldığı tespit edilmiş durumda. Öyle ki Almanya Deniz Feneri adına alınan tekstil ve gıda ürünleri hiçbir sakınca görülmeden Kanal 7 adına fatura edilmekte ama paralar Almanya’dan ödenmektedir. Almanya Deniz Feneri ile Kanal 7 şirketi iç içe geçmiş. Her ikisi de tek merkezden yönetilmektedir.
Savcılığın mal varlıklarını dondurmak istediğinde el koyulan şirketlerin tamamı sahte faturalarla Almanya Deniz Feneri’nin paralarını aşırmak için kurulmuş şirketlerdir. Zekeriya Karaman ve diğerlerinin mal varlıklarının önemli bir kısmının kaynağı Almanya Deniz Feneri Derneği’nin parasıdır.
Savcılık haklı bir işlem yapmıştı, ama ganimeti paylaşmak için bekleyenler buna müdahale ederek engellediler.