Değerli Yurttaşlar; Halkların Demokratik Kongresi 15-16 Ekim’de Türkiye’nin 81 il, 20 bölgesinden 900’ü aşkın delege ile toplanarak kuruluşunu ilan etti. Halkların Demokratik Kongresi (HDK) güç ve servet sahiplerince itilip kakılmalarını kader saymayanların, sömürü ve baskıya karşı olanların; kimsenin aç ve işsiz olmadığı, savaşa karşı barışın, eşitliğin, kardeşliğin ve özgürlüğün egemen olduğu bir ülke özlemi içinde […]
Değerli Yurttaşlar;
Halkların Demokratik Kongresi 15-16 Ekim’de Türkiye’nin 81 il, 20 bölgesinden 900’ü aşkın delege ile toplanarak kuruluşunu ilan etti. Halkların Demokratik Kongresi (HDK) güç ve servet sahiplerince itilip kakılmalarını kader saymayanların, sömürü ve baskıya karşı olanların; kimsenin aç ve işsiz olmadığı, savaşa karşı barışın, eşitliğin, kardeşliğin ve özgürlüğün egemen olduğu bir ülke özlemi içinde olanların mücadele birliğidir.
Halkların Demokratik Kongresi, işsizliğin, sefaletin, gelir dağılımında uçurumun, kadın erkek eşitsizliğinin ortadan kalktığı, diller, kimlikler, inançlar ve farklılıklar üzerindeki baskı ve ayrımcılığın olmadığı, eğitimin, sağlığın herkese parasız olduğu, çevrenin yağmalanmadığı, aydınların ve sanatçıların özgür çalışma ve üretme olanaklarına sahip olduğu bir yaşam için mücadele edenlerin birleşik hareketidir.
Sevgili Yurttaşlar;
Van Depremi, sadece plansız, çarpık kentleşmenin, kâr amaçlı yapılaşmanın bir ur gibi büyüyerek Türkiye’nin doğusunda da batısında da insan hayatını tehdit etmeyi sürdürdüğünü göstermekle kalmadı. Deprem, egemenlerin toplumun bağrında büyüttüğü ırkçı nefretin ne kadar derinlere sirayet ettiğini de ortaya serdi. Ancak Van depremi, “intikam” çağrılarıyla bu fasit daireyi döndürenlere “kardeşlik”in değerini hatırlatmış, halkaların dayanışma duygularının gücünü de göstermiştir.
HDK barış için mücadele edecektir. On binlerce ölüm, on binlerce tutuklu, yüzlerce yargısız infazdan sonra da çatışma hâlâ büyük bir şiddetle sürüp gidiyor. Savaş, nedenleri nerede ve neden ötürü ortaya çıkmışsa orada ve o nedenle köklerini daha da derinlere uzatarak toplumu sarmalamaya devam ediyor. Kürt sorununda şiddetten vazgeçilmesi, operasyonların durması, barış ve diyalog yolunun geliştirilmesi, barışçı demokratik çözümün sağlanması için güçlerimizi birleştiriyoruz.
HDK, Erdoğan hükümetinin Kürt Sorununu içinden çıkılmaz bir hale sokmasının bir nedeninin de, devletin ırkçı kurgusunu tahkim için 12 Eylül rejiminin yeniden ürettiği Türk-İslam sentezi anlayışını sürdürmesi olduğunu tespit ediyor. Halkların uluslararası sözleşmelerle de güvence altına alınmış kolektif haklarının varlığını temelden inkâr eden bu anlayış, Kürt halkının taleplerine de “güvenlik” bakış açısıyla yaklaşıyor. Bu yol, Kürt Sorununun çözümsüzlüğünden kaynaklanan çatışmanın sebeplerini gidermek yerine, Kürt muhalefetini kriminalize etmeye, suçla ilişkilendirmeye,
Türkiye’yi bir tür ilan edilmemiş sıkıyönetimle yönetmeye, sivil bir 12 Eylül rejimi kurmaya varıyor.
Kürt sorununu bir çözüme ulaştırması için barış ve kardeşlik mücadelesine omuz veren aydınlardan Prof. Büşra Ersanlı ve Ragıp Zarakolu’nu da önüne katan gözaltı ve tutuklama dalgası, 12 Eylül askeri rejiminden, Çiller dönemi olağanüstü hal uygulamalarından nitelikçe farksızdır.
Halkların Demokratik Kongresi, AKP’nin bir tek parti devleti haline gelmiş olmasının demokratik bir çözüm, demokratik bir anayasa için mücadeleyi her zamankinden daha elzem hale getirdiği görüşündedir. Demokratik bir Anayasa, her şeyden önce Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlığında bir tür “şeflik” rejimi halini almış olan yürütmenin yasama ve yargı üzerindeki hâkimiyetini sınırlamayı esas almalı, bütün ezilenlerin, işçilerin, emekçilerin ve tüm halkların eşitlik ve özgürlük taleplerini karşılamalıdır.
Sevgili Yurttaşlar;
Bizler, Halkların Demokratik Kongresi bileşenleri, Türkiye’deki tekçi egemenlik rejimine yönelik bütün itirazları gerçek bir muhalefet hareketi çevresinde birleştirerek halklarımızın iktidar seçeneğini yaratacağız. AKP zorbalığıyla yönetilmenin, sermaye egemenliği ve emperyalist savaş politikalarının kader olmadığını hep birlikte göreceğiz.
Kurban Bayramı’nın tüm Müslümanlara kutlu olmasını dilerken, tüm inançlardan halklarımız arasında barışın, dayanışmanın ve kardeşliğin güçlenmesini umuyoruz. Her dil, kültür ve inançtan halklar, emekçiler, doğa ve yaşam için mücadele edenler, kadınlar, gençler, aydınlar, işçilerle omuz omuza. Başka bir Türkiye’nin mümkün olduğunu göstereceğiz.
HALKLARIN DEMOKRATİK KONGRESİ
__._,_.___