Ne diyor türkü: Kaleden kaleye şahin uçurdum/Ahilen vahilen günüm geçirdim Sayın Başbakan’a bir sitemim var. İçişleri Bakanımız Sayın İdris Naim Şahin’i bunca zamandır bizden gizlemesi kabul edilebilir bir hareket değil. Ta 1994’ten beri en yakın çalışma arkadaşlarından biri olan Şahin’in ancak üçüncü yasama döneminde bakanlar kurulunda yer alması hem ona hem de biz vatandaşlarına karşı […]
Ne diyor türkü: Kaleden kaleye şahin uçurdum/Ahilen vahilen günüm geçirdim
Sayın Başbakan’a bir sitemim var. İçişleri Bakanımız Sayın İdris Naim Şahin’i bunca zamandır bizden gizlemesi kabul edilebilir bir hareket değil. Ta 1994’ten beri en yakın çalışma arkadaşlarından biri olan Şahin’in ancak üçüncü yasama döneminde bakanlar kurulunda yer alması hem ona hem de biz vatandaşlarına karşı yapılmış bir haksızlık.
Elbette bunları yazarken her biri birbirinden kıymetli AKP dönemi içişleri bakanlarına haksızlık etmek istemem. Gelgelelim Sayın İdris Naim Şahin’in daha şimdiden parlayan yıldızıyla diğerlerini biraz gölgede bıraktığını kabullenmek gerek.
Gerçi, kaynaşmış bir kitle olan vatandaş-AKP irade blokunda kimse bunu dert etmeyecektir. Önemli olan Sayın Erdoğan’ın şahsında kristalleşmiş bir büyük Türkiye projesi için, halkın değerlerinden beslenen hem olabildiğince yerli hem de komplekssiz uluslararası pozisyonu sağlamlaştıracak bir iktidarı gerçekleştirmek.
Bu heyecanlı ve mukaddes davanın neferlerinden bazılarının diğerlerinden parlak olması kimsenin kıymetini azaltmaz.
Sayın Bakan Şahin’i kamuoyuna tanıtan Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde 13 askerin hayatını kaybettiği saldırı hakkında yaptığı açıklama oldu. Herkes Silvan’da neden yangın çıktığını, bir ihmal olup olmadığını merak ederken Devlet-i Âliyye-i Osmaniyye’nin mirasçısı bir devletin bakanına yaraşır şekilde konuştu Şahin:
“Yani yangın ya ateşle çıkar ya bombayla çıkar ya roketle çıkar ya benzinle çıkar. Çıkar yani netice itibariyle yanmıştır, yakılmıştır. Yani sebebini araştırmak, sebebini söylemek bir şey ifade etmiyor şu anda. Yangın çıkmıştır, yangının sebepleri şu anda çıkmış olan yangını geri getirecek değildir. Yanan ağaçlar orada kaybolan canları geri getirecek değil.”
Mantık ve anlambilim dallarına kafa yorduğu belli olan Sayın İçişleri Bakanımız o gün bugün halkın gönlünde müstesna bir yeri işgal etmektedir. Bu işgaliyenin bedelini vermekten kaçınmayan İçişleri Bakanımız geçen günlerde Kürt sorununa ne kadar vakıf olduğunu göstermekten de çekinmedi:
Sorun sorun diyorlar. Sorun ne? Ben arıyorum sorunu bulamıyorum.
Nasıl yangının sebepleri şu anda çıkmış olan yangını geri getirecek değilse sorunu bulmak da sorunu çözecek değildir. Haliyle sorunu bulamamak bir sorun oluşturmamakta, aksine sorunun çözümünün sorunsuz bir şekilde yürütülmesine katkı sağlamaktadır. Bu açıklamayla sorunu olanların ise devlet-millet sevgisinden uzak ve tabiri caizse inançsız ve dinsiz kişiler olduğu açıktır.
Bugün biliyorsunuz Kürt meselesi bir din ve inanç sorunudur. O nedenle sorun aranıp aranıp bulunamamaktadır. Sayın Erdoğan’ın, BDP’nin başörtüsüne serbestlik getirmeyi amaçlayan teklifine ne dediği bellidir: “Dini Zerdüştlük olanın böyle bir derdi olabilir mi?”
Kaldı ki Sayın Başbakanımız neden bir arada yaşadığımızı da gayet güzel ifade etti: Biz birbirini Allah için seven bir milletiz.
Ortak payda: Dinsizlik
Cevheri parıl parıl parıldayan İdris Naim Şahin beyefendi de PKK’da farklı ‘ırklardan’ insanların olduğunu tespit ettikten sonra bu farklı ‘ırklardan’ gelen canavarların ortak bir paydası olduğunu da ilan ediverdi:
“O ortak paydanın özellikleri de dinsizlik ve inançsızlık”.
Birbirini Allah için seven bu milletin düşmanlarının ortak paydasının dinsizlik ve inançsızlık olduğu hakikati bu memleketin Başbakan’ı ve İçişleri Bakanı tarafından ortaya konmuş durumdadır.
Kürt sorunu yoktur, başka hiçbir sorun da yoktur. Bir sorun varsa o da dinsizlik, inançsızlık ve Zerdüştlük sorunudur.
Teşhisi böyle güzel koyan doktorların yapacağı ameliyatı izlemek, kim bilir ne zevkli ve öğretici olacaktır.
Ne diyor türkü: “Kaleden kaleye şahin uçurdum/Ahilen vahilen günüm geçirdim.”
Neyse, birbirimizi Allah için sevelim, Zerdüştlüğe, inançsızlığa, dinsizliğe prim vermeyelim. Formül basit, Şahin’i, Erdoğan’ı yormayalım. Bırakalım o asil kuşlar, kaleden kaleye uçsun.