Diyarbakır Hapishanesi, JITEM operasyonları, “polisin elini soğutmayalım” anlayışı Erdoğan’ın mirasıysa, Ehmede Xani’ler, Musa Amca’lar, Diyarbakır zindanında insanlık dersi verenler, devletin her daim potansiyel terörist saydığı üniversiteliler de bizim mirasımızdır. Sadece Kürtlerin değil, kardeşliğin ülkesinde yaşamak isteyen herkesin mirası Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Fransa dönüşü uçakta yaptığı açıklamada KCK operasyonu adı altında aydınların, siyasetçilerin, sendikacıların tutuklanmasına […]
Diyarbakır Hapishanesi, JITEM operasyonları, “polisin elini soğutmayalım” anlayışı Erdoğan’ın mirasıysa, Ehmede Xani’ler, Musa Amca’lar, Diyarbakır zindanında insanlık dersi verenler, devletin her daim potansiyel terörist saydığı üniversiteliler de bizim mirasımızdır. Sadece Kürtlerin değil, kardeşliğin ülkesinde yaşamak isteyen herkesin mirası
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Fransa dönüşü uçakta yaptığı açıklamada KCK operasyonu adı altında aydınların, siyasetçilerin, sendikacıların tutuklanmasına karşı sesini yükseltenleri eleştirirken aslında 12 Eylül’den bugüne faşizmin tüm mirasına sahip çıktı.
Önce bir “otokontrol” ayarı verdi hepimize, bildik üslubuyla: “Şunu çok açık söyleyeyim: KCK’ya sahip çıkan arkadaşların kendilerini gözden geçirmeleri lazım. KCK denilen örgüt nedir? Bunun başında kim var? Kime dayanıyor? Bu arkadaşlar bu konular üzerinde galiba ciddi araştırmalar yapmadılar” Sonra da başladı “delilleri” sıralamaya. “Siyaset Akademisi’nde ders vermiş. Ders vermek suç mu?” eleştirilerini hatırlattı ve savcılık makamından seslendi: “Ders vermek suç değil ama derste ne söylüyorsun o kısmı önemli. Dershanenin kapısında bir teröristin ismi yazılı” .
BDP’nin Siyaset Akademisi’ndeki dershanelerin isimleri daha önceden basına “sızdırılmış” ve bir çok medya kuruluşu sızdıranların amacına uygun biçimde operasyonu aklamak için bu isimleri yayınlamıştı. Onların servis ettiği “istihbarat” ile hareket ettiğimizde bile, Erdoğan’ın kastettiği “dershane kapısında ismi yazılı teröristler”in yaşamları, içinde bulunduğumuz günlerin anlamını o kadar açık özetliyor ki…
Mazlum Doğan: 5 nolu zindandan yükselen çığlık
Erdoğan’ın “Siyaset Akademisi’ne ismi verilen teröristler” listesinin başında Mazlum Doğan geliyor. Mazlum Doğan, 12 Eylül faşizminin simgelerinden Diyarbakır Zindanları’nda yaşanan zulme karşı 1982 Newroz’unda kendini 3 kibrit çöpüyle ateşe vermişti. Kürtler açısından 12 Eylül faşizmine karşı isyanın ve Kawa’nın ateşinin güncel sembolü olarak kabul edilen Mazlum Doğan, insanlığın Diyarbakır Hapishanesi’nde yaşananların fark edilmesini ve unutulmamasını borçlu olduğu figürlerdendir.
Ape Musa: Bir şahit, bir sanık, bir mahkum
Kürt aydınlanmasının simge figürlerinden Musa Anter Kürt dili ve edebiyatına katkılarıyla, gazeteciliğiyle ve faşizme karşı duruşuyla tanınan bir isimdi. Kendisini “Türkiye’nin 55 yıllık girdisinin, çıktısının yeminli, canlı bir şahidiyim. Hem yalnız şahidi mi? Değil; sanığıyım. mahkûmuyum” diye anlatan Anter, Kürt halkı tarafından Ape (amca) lakabıyla anılırdı. 1992 yılında 74 yaşında JITEM operasyonuyla öldürüldü. Susurluk raporunda devlet kararıyla Yeşil tarafından öldürüldüğü kabul edilmişti. Erdoğan onu da terörist ilan ederek o dönemde yaşanan faili meçhul cinayetler karşısındaki “devlet refleksi”ni tekrarladı.
Aydın Erdem: 23 yaşında bir üniversiteli
Dicle Üniversitesi öğrencisiydi. Diyarbakır’da DTP tarafından 2009 yılının Aralık ayında düzenlenen yürüyüş yaşamını yitirdi. Kurşunların 4 polisin silahından çıktığı tespit edildi, tanıkların anlatımları ile cep telefonuyla çekilmiş görüntüler ateş edenlerin polis olduğunu gösterdi ancak savcılık, ‘inandırıcı delil bulunamadı’ diyerek takipsizlik kararı verdi. Yandaş medya Erdem’in PKK kurşunuyla öldüğünü iddia etti ancak şimdi Erdoğan tarafından “terörist” ilan edildi.
Şerzan Kurt: Gençlik Bayramı’nda yitirilen bir genç
Muğla Üniversitesi öğrencisi Şerzan Kurt 12 Mayıs 2010’da ülkücülerin saldırıları sırasında, polislerin ateş açması sonucu vuruldu. Bir hafta sonra 19 Mayıs’ta hastanede hayatını kaybetti. Telefon dinlemelerinden ve çeşitli kamera görüntülerinden katillerinin kimler olduğu ortaya çıktı. Davası Muğla’dan Eskişehir’e, 14 yaşındaki Uğur Kaymaz’ın katili polisleri serbest bırakan mahkemeye taşındı. İktidarın vaat ettiği “adalet”in ne anlama geldiğinin simgesi oldu.
Ehmedê Xani: Açılım masalının sonu
Ehmede Xani, Kürt edebiyatının 17 yüzyılda yaşamış en büyük isimlerinden. Mem-u Zin adlı bu topraklardaki en önemli edebiyat eserlerinden bir olan destanının Kültür Bakanlığı tarafından basılması “Açılım”ın simgesi haline getirilmeye çalışılmış, ismi bir liseye de verilmişti. Ancak isminin BDP’nin Siyaset Akademisi’ne verilmesi Erdoğan tarafından “terör” kapsamında değerlendirildi.
Herkesin mirası kendine
Erdoğan’ın uçakta yaptığı açıklamalarda “Dershanenin kapısında bir teröristin ismi yazılı” dediğinde kastettiği isimler bunlar. Erdoğan bu açıklamasıyla sadece bu isimleri “terörist” ilan etmekle kalmıyor, aynı zamanda 1980’lerde, 1990’larda ve 2000’lerde devletin içinde olduğu, işkenceleri, katliamları, cinayetleri sahipleniyor. Bir aşk hikayesi olan Mem-u Zin’in yazarının da “dershane kapısında ismi yazılı teröristler” arasında olması açılım masalının sonunu, bu topraklarda onurlu bir yaşamın, barışın, kardeşliğin ancak halkların kendi destanlarıyla hayat bulabileceğini gösteriyor. Modernini açma sözü verdiği Diyarbakır Hapishanesi, JITEM operasyonları, “polisin elini soğutmayalım” anlayışı Erdoğan’ın mirasıysa, Ehmede Xani’ler, Musa Amca’lar, Diyarbakır zindanında insanlık dersi verenler, devletin her daim potansiyel terörist saydığı üniversiteliler de bizim mirasımızdır. Sadece Kürtlerin değil, kardeşliğin ülkesinde yaşamak isteyen herkesin mirası.