Bir fotoğraf Yukarıdaki fotoğraf anlatıyor, ilk duruşması 9 Aralık’ta Ankara’da görülecek olan Hopa Davası’nın ne kadar kritik olduğunu. Demir parmaklıkları temsil eden bir döviz ve üzerinde “Özgür Bırak” yazısı. Bu dövizi tutan kadının arkasında özel güvenlikler. Ataerkil bir zihniyete karşı özgürlük isteyen bir kadın. Özel güvenlikler de haklı, gerçekten korkulacak bir şey! Fotoğraf Öğrenci Kolektifleri’nin […]
Bir fotoğraf
Yukarıdaki fotoğraf anlatıyor, ilk duruşması 9 Aralık’ta Ankara’da görülecek olan Hopa Davası’nın ne kadar kritik olduğunu. Demir parmaklıkları temsil eden bir döviz ve üzerinde “Özgür Bırak” yazısı. Bu dövizi tutan kadının arkasında özel güvenlikler. Ataerkil bir zihniyete karşı özgürlük isteyen bir kadın. Özel güvenlikler de haklı, gerçekten korkulacak bir şey!
Fotoğraf Öğrenci Kolektifleri’nin bir eyleminden… 31 Mayıs’ta öğretmen Metin Lokumcu’nun polis tarafından öldürülmesinin ardından Ankara’da çıkan tepki eylemlerinden dolayı tutuklanan arkadaşlarının özgür kalmasını istiyorlar. Halkevleri MYK üyesi Dilşat Aktaş‘ın panzerin üzerine çıkıp AKP’nin iktidarının koruyucusu “kocaman” polis panzerlerini ayaklarının altına almasıyla başlayan, Demet Yılan‘ın “saçlarını küt kestirdiği” için tutuklanmasıyla devam eden süreç artık ilk duruşmasına yaklaşıyor. O dava için kamuoyu yaratmak da baskı altında oluyor.
Bir gün
Bu fotoğrafa baktığımızda gördüğümüz gerçek. Bir de bir güne baktığımızda gördüklerimiz var. 22 Kasım 2011’e. Umar Karatepe o güne bakıldığında gerçekleri gayet güzel yazmış. Uzun uzun anlatmayacağım ama şöyle kısa bir göz atmak gerekirse neler olmuştu 22 Kasım’da; 6 yaşındaki Öznur yetersiz beslenmeden dolayı yaşamını kaybetti. Dört bir yanda yapılan operasyonlardan yüzlerce kişi gözaltına alındı. Avukatlar, öğrenciler, gazeteciler, sosyalistler ve hatta bir dönem milletin vekilliğini yapmış bir kişi de gözaltına alınanlar arasında.
Bir özür
Aslında AKP’nin sıradan bir günü bu. Gelelim Recep Tayyip Erdoğan’ın “Özür Şov”una. Krizi fırsata çevirmeyi çok seven Erdoğan yine bir krizi kendi lehine çevirmeyi bildi. Bi ara Ahmet Kaya’nın Şafak Türküsü’nü okuyan, ardından ağlayan ve bu yaptığı artistik hareketlerle “yetmez ama evet”çileri yanına çeken Erdoğan, bu sefer “Dersim Katliamı” konusunda devlet adına özür dileyerek birilerini yanına çekmek istiyor. Devlet adına özür dilerken bile bunu kendi lehine çevirmeyi biliyor Erdoğan. Kılıçdaroğlu yine ters köşe oluyor. Devlet artık AKP’lileştiği için eski olana vuruyor da duruyor. Erdemli bir başbakan izlenimi veriyor her yerde. Yine o “masum” olarak adlandırdığı kitleye oynuyor. Zaten belli olmuyor mu, Erdoğan gibi düşünen herkes masumdur!
Erdoğan’a bazı sorular soralım;
• Ey Erdoğan, sen arkadaşlarına özgürlük isteyen üniversiteli bir kadının arkasına dizdiğin güvenliklerden dolayı özür dileye bilirmisin?
• Peki ya acından öldürdüğün Öznur’dan?
• Sen demokratik bir mücadele vermek isteyen ama izin vermediğin yaklaşık 4 bin Kürt siyasetçisinden özür dileyebilir misin?
• Basılmayan kitabından dolayı tutuklanan Ahmet Şık’tan ya da gazetecilik yaptığı için Nedim Şener’den özür dileyebilir misin?
• Sana muhalefet ettikleri için tutuklattığın üniversitelilerden özür dileyebilir misin?
• Sen “kadın mıdır kız mıdır” diyerek kendince aşağılamaya çalıştığın Dilşat Aktaş’tan özür dileyebilir misin?
• Saçları küt kesildiği için içerde tutulan 20 yaşındaki Demet’ten özür dileyebilir misin?
• Sen tırmandırdığın savaşta ölümlerine sebep olduğun Türk askerlerinden ve Kürt gerillalarından özür dileyebilir misin?
• Sen METİN LOKUMCU‘dan özür dileyebilir misin Erdoğan!
Bunlar benim aklıma ilk gelenler. Aslında herkes biliyor bu soruların cevabını. Sen öldürmeyi, tutuklatmayı iyi bilirsin Erdoğan ve sen özrü de ancak bir şovun parçası olacaksa dilersin. Aynı kapitalizm gibisin, gölgesini kullanamadığın ağaçla işin olmuyor.
Bir gün, bir fotoğraf ve bir özür!!!
En demokratik taleplerin baskı ve şiddetle bastırılmaya çalışıldığı bir düzende bir eşitsiz bir savaş… 9 Aralık’ta hak mücadelesi egemen zihniyetle adil olmayan bir düzende çarpışacak. Bu adil olmayan savaşta, bu yüzsüzlüklere karşı halkın haklarından yana olabilmek için şimdi sokağa çıkmalı. Halktan ve haktan yana bir adaleti sağlamak için 9 Aralık’ta mahkeme kapısının önünde hak mücadelesi savunucularının yanında olmalı. Unutmamalı her gerçek gibi adalet de sokakta saklı. Adalet için, sokağı özgür bırakmak için…