AKP’yi bu konuda adım atmaya zorlayan asıl neden başta Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası olmak üzere bazı sendikaların yıllarca sarı sendikaların “taşeron işçi örgütlenemez” masalıyla uyuttuğu işçileri sınıf mücadelesine kazanmaya başlamasıdır. Birçok ilden Sendika’yı arayıp örgütlenme talebiyle davet edildikten sonra söz konusu hastane yönetiminin işçileri toplayıp ‘yıllık izin, fazla mesai vb. haklarınız bundan sonra düzenli olarak […]
AKP’yi bu konuda adım atmaya zorlayan asıl neden başta Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası olmak üzere bazı sendikaların yıllarca sarı sendikaların “taşeron işçi örgütlenemez” masalıyla uyuttuğu işçileri sınıf mücadelesine kazanmaya başlamasıdır. Birçok ilden Sendika’yı arayıp örgütlenme talebiyle davet edildikten sonra söz konusu hastane yönetiminin işçileri toplayıp ‘yıllık izin, fazla mesai vb. haklarınız bundan sonra düzenli olarak verilecek’ açıklamaları yapıldığını çok gördük
Çalışma Bakanı taşeron işçilerle ilgili kısa ama özlü bir açıklama yaptı. Taşeron çalıştırmanın esasına ilişkin bir söz etmeyen Faruk Çelik, bu ülkenin Çalışma Bakanı olarak şunları söyledi: “Taşeronda çalışan işçiler yıllık izin kullanamıyor, o mutlaka kullanılmalı. Ücretlerinde sıkıntılar, yetersizlikler var. Yıllarca çalışmasına rağmen, asgari ücret alma durumları var, bu konu ele alınacak. Kıdem tazminatından, bir yıl çalışmadıkları için yararlanamıyorlar. Bunu mutlaka kıdem tazminatı çerçevesinde almamız gerekiyor. O haktan yararlanmaları gerekiyor. Ve sendika, örgütlü olmalarıyla ilgili de hakları kendilerine tanıyacağız.”
AKP halen sanki iktidara yeni gelmiş numarası yapmaktan kendini alamıyor. Başbakan da Van depreminden sonra aynı numarayı yapmış ve sanki birkaç ay önce iktidara gelmiş gibi “Kimsenin gözünün yaşına bakmayacağız, sağlıksız, kaçak binaları yıkacağız” yollu açıklamalar yapmıştı. Bakan Çelik de, 10 yıldır bu ülkeyi başkası yönetiyormuş gibi taşerondan işçi çalıştırılması konusunda yaşanan yasa dışı uygulamaları sanki normal şeylermiş de lütfedip bu sorunları çözeceklermiş havasıyla konuşuyor. Neymiş, taşeronda çalışan işçiler yıllık izin kullanamıyorlarmış, mutlaka kullanmalıymışlar. İnsaf, sen bu ülkenin hükümeti olarak hadi bırak özel sektörü kamu işyerlerinde 10 yıl-15 yıl aynı işyerinde çalışan işçileri nasıl yıllık izin kullandırmadan çalıştırırsın. Bu köşede daha önce yazmıştık, Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası’nın örgütlenme faaliyetinde 17 yıldır aynı hastanede çalışıp bir gün yıllık izin kullanmayan işçilere rastlamıştık. Taşeron senede 7 gün izin verip o izinleri de birer gün birer gün pazar tatillerinde çalıştırıp geri alıyordu.
Diğer konu da kıdem tazminatı meselesi. Bakan tam anlamıyla saçmalıyor. “Bir yıl çalışmadıkları için kıdem tazminatından faydalanamıyorlar” diyor. Kamu hastanelerinde, belediyelerde yıllarca çalışıp tek kuruş kıdem tazminatı almadan işçilerin gönderildiğini bildiği halde buna göz yumduğunu itiraf ediyor Bakan. Taşeron işçilerin bu haklardan yararlanması gerektiğini bilmemesi mümkün değil. Biliyor ama fiilen bu haklardan yararlanılamadığını bildiği için şimdi kurtarıcı rolüne soyunuyor. Ve asıl bomba tabiî ki taşeron işçilere “sendikal örgütlenme hakkının” tanınacak olması! Hiç mi utanmıyorsun bunu söylerken bir ülkenin Çalışma Bakanı olarak. Anayasada ve ilgili yasalarda çalışan herkesin (kamu güvenlik hizmetleri vb. birkaç küçük istisna dışında) sendikal örgütlenme hakkının olduğu açıkça belirtildiği bir ülkede bir Bakan nasıl olur da taşeron işçilerin sendikal örgütlenme hakkının olmadığını söyleyebilir. Neymiş, “örgütlenme haklarını kendilerine tanıyacakmış.” Taşeron işçilerin bugüne kadar köle gibi çalıştırıldıklarını itiraf ediyor Bakan. Ama unuttuğu bir şey var. Bu taşeron işçilerin çok büyük çoğunluğunun asıl işvereni kendisi, yani kamu. Sanki kendi dışında bir şeymiş gibi bahsederek günahlarından arınacağını sanıyor…
Kuşkusuz AKP hükümetini bu konuda adım atmaya zorlayan asıl neden başta Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası olmak üzere bazı sendikaların yıllarca sarı sendikaların “taşeron işçi örgütlenemez” masalıyla uyuttuğu işçileri sınıf mücadelesine kazanmaya başlamasıdır. Sadece Dev-Sağlık İş’in 4 yılda üye sayısı 10 bini geçmiştir. Birçok ilden Sendika’yı arayıp örgütlenme talebiyle davet edildikten sonra söz konusu hastane yönetiminin işçileri toplayıp ‘yıllık izin, fazla mesai vb. haklarınız bundan sonra düzenli olarak verilecek’ açıklamaları yapıldığını çok gördük.
Özetle yıllardır -Bakanın itiraf ettiği gibi- tam bir köle gibi çalıştırılan taşeron işçiler artık zincirlerini kırmışlardır. Bunun önüne geçmenin imkânı olmadığını gören AKP hükümeti bu işi bir düzene sokmaya çalışmaktadır. “Biz vermezsek onlar söke söke alacaklar ve taşeronu süpürecekler” korkusu AKP’yi yeni bir adım atıp taşeron çalıştırmayı belli yasal formlara (*) kavuşturmaya zorladı. Bu şekilde taşeron işçilerin kafasını karıştırıp taşeron sisteminin kaldırılmasını hedefleyen sendikal mücadelenin hızını kesmek istiyorlar.
Taşeron işçiler bugüne kadar uğradıkları haksızlıklara karşı mücadele ederek, örgütlenerek kendilerini yoktan var etmeye başladılar. Bundan sonra da haklarını daha da geliştirerek taşeronu ortadan kaldırıp güvenceli çalışmaya kavuşmak için yollarına devam edecekler.
(*) Hükümetin yeni yasal düzenlemesinde bazı göstermelik iyileştirmelerin yanı sıra asıl düzenleme taşeron çalıştırmada hükümetin başını en çok ağrıtan konu olan İş Kanunu’nun 2.maddesindeki “asıl işin alt işverene devredilemeyeceği” hükmünün kaldırılarak her türlü işin taşerona devredilebileceği hükmünün konulması olacaktır. Böylece taşeron işçilerin hukuk mücadelesinin en önemli dayanak noktasının kaldırılması amaçlanıyor. Sadece bunun gerçekleşmesi bile AKP’nin ikiyüzlü siyasetinin açık göstergesi olacaktır.