Artık ‘Piyasanın alternatifi var mı’ diye sormak, ‘Siyasetin alternatifi var mı’ diye sormak kadar isabetsizdir Wall Street eylemleri eski ve önemli bir tartışmayı alevlendirdi: Piyasanın alternatifi var mı? Piyasanın alternatifinin olup olmadığı sosyal bilimlerde ileri etüt yapanlar tarafından artık isabetsiz bir soru olarak nitelendiriliyor. Piyasa hakkında yapılan sosyal çalışmaların vardığı bir ortak nokta var: İster […]
Artık ‘Piyasanın alternatifi var mı’ diye sormak, ‘Siyasetin alternatifi var mı’ diye sormak kadar isabetsizdir
Wall Street eylemleri eski ve önemli bir tartışmayı alevlendirdi: Piyasanın alternatifi var mı? Piyasanın alternatifinin olup olmadığı sosyal bilimlerde ileri etüt yapanlar tarafından artık isabetsiz bir soru olarak nitelendiriliyor. Piyasa hakkında yapılan sosyal çalışmaların vardığı bir ortak nokta var: İster sorunlu ister tıkır tıkır işlediğini düşünün, her yerde aynı mekanizmayla çalıştığına inanılan bir piyasa zaten gerçek hayatta mevcut değil.
Piyasa, değişim ilişkilerine verdiğimiz genel bir isim. Her alışveriş ilişkisi kendi içinde ele alınıp incelenmesi gereken bir dünya. Örneğin portakal piyasasıyla cep telefonu piyasası, ABD siyasetiyle Türkiye siyaseti kadar birbirinden ayrıdır. “ABD’ye bakıp Türkiye’yi de anlarım ben” diyenlerle “Bir piyasaya bakıp, bin piyasayı anlarım” diyenler aynı hatanın içinde.
Piyasacı söyleme kapılanlar “Ha portakal ha iPhone, hepsi arz ve talep mantığıyla çalışır” derler, işin içinden çıkarlar. Oysa bırakın araştırmaların bulgularını, bu iki piyasada mal alıp satan tüccarlara dahi sorsanız, bir iki basit prensiple anlaşılamayacak kadar karmaşık olan iktisadi ilişkilerin “Piyasa işte” diyerek geçiştirilemeyeceğini anlarsınız.
Artık “Piyasanın alternatifi var mı” diye sormak, “Siyasetin alternatifi var mı” diye sormak kadar isabetsizdir. Örneğin üretim araçlarının kamu ya da kooperatif mülkiyetinde olduğu bir sistemde de değişim ilişkileri olacaktır, elzemdir. Sırf bu ilişkiler var diye, sosyalist bir iktisadi düzenin kapitalist ya da piyasacı olduğunu söyleyemezsiniz.
Doğru soru ne?
Artık ileri sosyal bilim etütlerinin geride bıraktığı sorularla meselelere yaklaşmayalım. Piyasanın alternatifi ne vardır ne yoktur. Vermemiz gereken yanıt hangi tip üretim ve değişim ilişkileri istediğimiz hakkında olmalı. Sosyalistlerin üretim ve değişim ilişkilerinin sosyal eşitlik talebiyle geliştirdikleri yanıta, liberalizm hâlâ bir alternatif çıkaramadı.
Esas alternatifsiz olan emekçilerin doğaya saygılı bir şekilde hakça üretip paylaşabilecekleri bir dünya özlemidir. Wall Street eylemlerinin gösterdiği, sistemin sorunlarını çözemeyecek durumda olduğu. Hastalığın kendisine doktorluk payesi dağıtmadan önce meselenin yalnızca bir gelir dağılımı sorunu olmadığını, iktisadi dünyanın aslen siyasi tercihlerin üzerinde yükseldiğini görmemiz gerekiyor.
Wall Street eylemleri iktisadi olanın siyasetini gösterdiği için büyük tepki çekiyor. Chicago Belediye Başkanı, Obama’nın sağkolu, finansçı Rahm Isreal Emanuele’le New York Belediye Başkanı Cumhuriyetçi finansçı Bloomberg’in aslen aynı insan olduğunu gösteren eylemler, sonuçlarını şimdiden tahmin edemeyeceğimiz küresel bir adelet hareketinin filizi oluyor.
Yeni dünya eski fikriyatla kurulmaz. Piyasacı muhafazakârların büyük bir ideolojik kriz yaşadığı, bilimsel ve pratik olarak piyasaya dair öngörülerinin yanlışlandığı bir kriz ortamında yeni dünyaları yeni fikirlere sahip olanlar kuracak.
Kapitalizmin yumuşak karnı, insaniyetin ona olan inancını yitirmesidir. ABD’den gelen dalga, “alternatif var” dediği için tehlikeli. Muhafazakârların “Ama piyasanın alternatifi yok ki” diye gürlemeye başlamaları iyiye işaret. Demek onlar da kendilerine güveni yitirmeye başlıyorlar, portakalı soyup baş uçlarına koyuyorlar.