Neo-liberalizm ulaştığı evre itibariyle sadece Dünya’da değil Türkiye’de de devlete daha müdahaleci bir rol tanımlıyor.[i] Bu rol ekonomi ve kentleşme gibi alanlara yönelik yeni politikalarla ve bu politikaları yaşama geçirmek için hazırlanan yeni yasalarla, mevcut yasalardaki değişikliklerle ve çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerle gözlemleniyor. Gün geçtikçe AKP’nin kontrolündeki bir yapıya dönüşmekte olan kapitalist devlet; yasa yapıcı […]
Neo-liberalizm ulaştığı evre itibariyle sadece Dünya’da değil Türkiye’de de devlete daha müdahaleci bir rol tanımlıyor.[i] Bu rol ekonomi ve kentleşme gibi alanlara yönelik yeni politikalarla ve bu politikaları yaşama geçirmek için hazırlanan yeni yasalarla, mevcut yasalardaki değişikliklerle ve çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerle gözlemleniyor. Gün geçtikçe AKP’nin kontrolündeki bir yapıya dönüşmekte olan kapitalist devlet; yasa yapıcı gücünü harekete geçiriyor ve mekanı ve doğal kaynakları metalaştıran, sermayenin tahakkümüne sokan çeşitli müdahale kanalarını (yeniden) oluşturuyor.
Türkiye’de yapılı çevre üretimindeki artışla kentsel gelişmenin büyük bir ivme gösterdiği dönemlerde devletin her zaman öncü ve tetikleyici bir rolü oldu. Son 30 yıllık süreçte yapılı çevre üretiminde büyük artış yaşanan iki dönem karşımıza çıkıyor. İlki 1983-1987 yılları arasında yaşanan bir dönem. İkincisi ise 2002 yılından itibaren gözlemlenen, 2008 küresel finansal kriz ile geçici olarak kesintiye uğrayan ve AKP’nin siyasi iktidarı ile şekillenen bir diğer dönem.[ii] Darbe ve ekonomik kriz sonrasında güçlü merkez sağ partiler tarafından kontrol edilen hükümetlerle (1983-1987 ANAP ve 2002 sonrası AKP) şekillendirilen her iki dönemde de yapılı çevre üretimi “altın çağı”nı yaşamışa benziyor. Bu dönemlerde yapılı çevre üretimindeki artış bina sayısı verilerinden anlaşılabiliyor (Bknz Grafik ).
2002 yılından itibaren gelişen ikinci dönem de ise devletin yasa-yapıcı gücünün daha çok harekete geçirildiği bir süreci gözlemliyoruz. İçerisinde bulunduğumuz bu süreçte, AKP hükümeti toplam sayısı 200’ün üzerinde (ve halen sürekli artmakta olan) bir dizi yasa-yapıcı müdahale ile birlikte (yeni yasa ve mevzuatlar, mevcut yasa ve mevzuatlardaki değişiklikler) yapılı çevre üretimini ve rant-odaklı büyük ölçekli kentsel projeleri teşvik etmektedir. Bu yasa-yapıcı müdahalelere birde özellikle son dönemde yoğun bir biçimde çıkarılan kanun hükmünde kararnameleri de eklemek gerek.
Kamu arazilerinin turizm, toplu konut, alışveriş merkezleri ve kentsel dönüşüm projeleri için özel sektöre tahsis edilmesi ve satılması, TOKİ’nin yetkilerinin arttırılması yönünde yeniden yapılandırılması[iii] ve toplu konut üretiminin teşvik edilmesi, kıyı alanlarında ve turizm merkezlerinde yatırımları kolaylaştıracak önlemlerle yapılı çevre üretiminin desteklenmesi, rant-odaklı büyük ölçekli kentsel projelerinin desteklenerek Büyükşehir Belediyelerinin ve kamu-özel sektör ortaklıklarının bu projeleri yaşama geçiren kurumsal yapılar olarak düzenlenmesi, planlama yetkilerinin farklı sektörlerde uzmanlaşmış devlet kurumları (Bakanlıklar ve Başbakanlığa bağlı kuruluşlar) arasında dağıtılarak kentsel mekana bütünlükten yoksun müdahalelerin önünün açılması… vb. Tüm bu gelişmeler Türkiye’de devletin planlama yetkilerini çeşitli yasa-yapıcı müdahalelerle nasıl merkezileştirmekte olduğunu gözler önüne seriyor. Aşağıdaki tabloda planlama yetkilerini hükümetin siyasi kontrolündeki mekanizmalara aktaran bazı yasa-yapıcı müdahaleler belirtilmektedir.
Tablo 1: Planlama yetkilerini merkezileştirerek yeniden düzenleyen bazı yasalar
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nı yetkilendiren KHK’leri; 2002 yılından itibaren yapılı çevre üretimini teşvik eden devlet müdahalesinin bir parçası olarak değerlendirmek gerekiyor. 2002 yılından beri devletin yasa-yapıcı gücünün harekete geçirilmesi ile yetkilendirilen merkezi yönetim kurumları; “yapılaşmayı engelleyici” sonuçlar oluşturan her tür yerel yönetim ve koruma kurulu kararını, hatta dava süreçlerini devre dışı bırakmayı hedefliyor ve siyasi iktidarın kontrolüne tabi bir mekanizma ile ülkedeki tüm imar faaliyetleri üzerindeki müdahale gücünü ve kontrolü arttırıyor, mutlak kılıyor.
[i] Devlete daha müdahaleci bir rol tanımlayan “açan neo-liberalizm” (roll-out neo-liberalism) rejimine ilişkin kapsamlı değerlendirmeler için bknz: Brenner, N. & Theodore, N. (2002) Cities and the Geographies of Actually Existing Neo-liberalism,Spaces of Neoliberalism: Urban Restructuring in North America and Western Europe içinde, Blackwell;
Bayırbağ, M. K. (2010) Devletin Yeniden Ölçeklenmesi, Dışlanma ve Neo-liberalizmin Mekansallığı, Tarih, Sınıflar ve Kent içinde, derleyenler; Şen, B. & Doğan A. E., Dipnot Yayınları, Ankara.
[ii] Bu dönemin ekonomi-politik dinamiklerinin kapsamlı ve detaylı bir analizi için bknz: Balaban, O. (2008) Capital accumulation, the state and the production of built environment: the case of Turkey, ODTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ankara.
[iii] TOKİ’nin planlama yetkileri ve konut üretimini düzenleyici rollerinin 11 adet kanunla kuruma sağlanmıştır. TOKİ’yi yetkilendiren kanunlar: Kanun No. 4767; 4864; 4964; 4966; 5104; 5162; 5229; 5234, 5327; 5273; 5609.
[iv] Bknz: http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=278956