Çeşitli temaslarda bulunmak ve Suriye’deki durumu birinci ağızdan anlatmak üzere İstanbul’a gelen Suriye Halk Kurtuluş ve Değişim Cephesi‘nden Dr. Ali Haydar ve Şeref Abaza ile sol muhalefetin bu yeni oluşumunun konumu, mevcut durum üzerine değerlendirmeleri ve programı üzerine konuştuk. Arapça-Türkçe yaptığımız söyleşide çeviriyi 1969’da Türkiye’ye üniversite öğrenimi için gelen Şeref Abaza yaptı. Yandaki resmi tıklayarak […]
Çeşitli temaslarda bulunmak ve Suriye’deki durumu birinci ağızdan anlatmak üzere İstanbul’a gelen Suriye Halk Kurtuluş ve Değişim Cephesi‘nden Dr. Ali Haydar ve Şeref Abaza ile sol muhalefetin bu yeni oluşumunun konumu, mevcut durum üzerine değerlendirmeleri ve programı üzerine konuştuk. Arapça-Türkçe yaptığımız söyleşide çeviriyi 1969’da Türkiye’ye üniversite öğrenimi için gelen Şeref Abaza yaptı. Yandaki resmi tıklayarak söyleşinin Sendika.TV’deki video kaydını izleyebilir, aşağıda da redakte edilmiş çözümlemesini okuyabilirsiniz…
Sendika.Org: Kısaca kendinizi ve yeni kurulan bu örgütünüzü tanıtır mısınız?
Dr. Ali Haydar (Suriye Ulusal Sosyal Partisi): İstanbul’a, Suriye Reform ve Kurtuluş Cephesi’ni (Suriye Halk Kurtuluş ve Değişim Cephesi) temsilen geldik. Cephe’de, Suriye Ulusal Sosyal Partisi ve Suriye Birleşik Komünist Partisi yer alıyor. Bu Cephe, Dr. Kadri Cemil’in temsil ettiği Suriye Birleşik Komünist Partisi, Dr. Ali Haydar’ın temsil ettiği Ulusal Sosyal Parti ve bağımsız, tanınmış kişilerce kurulmuştur.
Bu Cephe temel olarak milliyetçi ve dini ayrımları aşmış ve bütün Suriye’ye yayılmış durumdadır. Bilhassa bugünlerde Suriye’nin içinden geçtiği olaylar neticesinde halk bizim fikirlerimizi daha fazla desteklemektedir. 10 Temmuz’da bu Cephe’nin kurulmasına karar verdik. Çünkü olaylar bizi düşündürdü, böyle bir Cephe’nin kurulmasının zorunlu olduğuna inandık ve harekete geçtik.
Cephe’nin iki ana görevi var. Birincisi, Suriye’nin yaşadığı bu olayların derin bir değişime yol açabileceğine inanarak, bunu bir görev olarak aldık. İkinci görevimiz de, Suriye’nin birliğini ve sınırlarını korumak; kurtuluş… Bizim hala işgal altında olan topraklarımız var, onları kurtarmak… İlk kuruluşumuzdan, bu iki koşulu yerine getirmek doğrultusunda ana fikirleri ortaya koyduk.
Suriye’deki dış müdahale tehdidi ve rejimle halk arasındaki çatışma karşısında, bu iki temel konu karşısında Cephe’nin programını özetleyebilir misiniz?
Suriye’deki bugün yaşanan olayları iyi bir analize tabi tutarak programımızı oluşturduk. Biz bu Cephe’ye dahil olan bir parti olarak muhalefetteyiz. Muhalefetin düşüncesi şudur: Suriye’de pek çok reformlar, değişiklikler yapılması gerektiğine inanıyoruz. Bütün bu problemlerin altında, tek bir partinin ve tek bir düşüncenin böyle bir toplumu uzun süre yönetemeyeceğine inandık hepimiz. Bu olaylar göstermiştir ki, bir tek fikirle bu toplumu sonuna kadar yönetemeyeceksin.
İşte eski hükümetin bu olumsuz ekonomik ve sosyal politikası, halkı ayaklandırarak halkın böyle bir hükümet istemediğini ortaya çıkardı.
Bizim dış politikamız iyidir. Öyle de kalmasını istiyorduk. Jeopolitik yönden Suriye Ortadoğu’daki Amerikan projelerine karşı durmuştur, Suriye İsrail’in yayılmasına karşı durmuştur. Suriye, İsrail’e karşı olan örgütlere evini açtı.
Bu ekonomi politikaları sonucunda açığa çıkan işsiz, fakir, bilinçsiz kitleler kullanılmaya her zaman açıktır. Satın alabilirsin, kullanabilirsin. Bu durum dış müdahalenin gelişini kolaylaştırdı.
Biz Cephe olarak, aynı zamanda parti olarak şu durumda kaldık. Dış müdahalelere karşı duruyoruz. Dış müdahalelere karşı bugünkü hükümetin, sistemin yanında durmak zorundayız. Fakat bu duruma düşen halkın da yanında durmak zorundayız. İşte o yüzden halkın yanında sisteme karşıyız, hükümete karşıyız. Bu, acayip bir denge…
İşte bu dengelemede mecburen halkın yanında durup halkın acil isteklerine destek olduk. Anayasa değişiklikleri, partilerin kurulması, birçok değişiklik, bunlar halkın istekleridir. Onlarla birlikte yola çıktık. Bütün hedefimiz; Amerika’ya açık kapı bırakmayalım. Bir set gibi durduk orada.
Şöyle özetlemek mümkün mü? Suriye’de üç aktör var; bir tarafta halk hareketi, bir tarafta emperyalist müdahale, bir tarafta da rejim. Rejime karşı hem dışarıdan müdahale hem de halkın muhalefeti söz konusu. Siz emperyalist müdahaleye karşısınız, halkın da yanındasınız. İkili bir durum…
Şeref Abaza: İkili, tamam…
Bu durumda, halk hareketi tamamen emperyalistlerin oyunu diyen görüşlere de karşı mı duruyorsunuz?
Halk deyince, bu sokağa çıkanların hepsi homojen değildir. Heterojen. Batı’ya kölelik yapan, işbirlikçilik yapan ve onlardan beslenen bir kitle var içerde. Bir kısım da dışarıda muhalefet yapanlar var; Fransa’da, İngiltere’de, Amerika’da. Çoktan Suriye’yi terk etmiş; Suriye’ye karşı, hükümete karşı muhalefet ediyor. Biz o Suriye’nin dışında olan muhalefetlere hiç katılmıyoruz.
Ama Suriye’nin içinde yaşayan muhalefet; onlar gerçekçidir, gerçek şeyler… Dolayısıyla bu Suriye içindeki muhalefette de bir kısım var, yabancıların gündemleriyle, programlarıyla hareket ediyor ve onlar açıkça parayla, silahla destekleniyor, her türlü yardım geliyor.
Müslüman Kardeşler ve Selefiler mi?
Müslüman Kardeşler, onları tarih boyunca Batı’ya bağlıdır. İşte partinin liderleri hep Londra’da yaşıyorlar. Bunlar tarihi olarak Arap memleketlerinin düşmanıdır. Hükümete karşı, Suriye’ye karşı olan başka böyle bir parti yoktur. Şimdi yine Irak’tan el Kaide sızmaları oluyor diye haber alıyoruz. Somut bir örnek yok elimizde ama sızdıklarına dair haberler alıyoruz.
Bunların dışında bir halk muhalefeti var ve siz bunların yanındasınız…
Evet, silah bunlarla devlet arasında… Ama barışçıl gösteriler var…
Ali Haydar: Biz bu halk muhalefetinin yanındayız. Çünkü bunlar dış müdahale de istemiyor. Halk ayaklandı, dışarısı müdahale etmesin, biz kendi işimizi çözeceğiz…
23 Eylül, İstanbul