Pankartlar, afişler, sloganlar dönemlere karakterini verirler. Tanımlamaları ve sesleri ile işaret ettiği olguyu çeşitli zeminlere orturturlar. Vakti zamanında diktatörleri teşhir için çokça kullanılırdı. Egemen medya kendilerine yer vermediği için muhalefet dinamikleri, dışlananlar, sistem karşıtları seslerini attıkları sloganlar ve taşıdıkları pankartlarla duyurmak isterlerdi. Tayyip Erdoğan da artık tam gaz gidiyordu. Medyayı kontrol altına almış kendi alehine […]
Pankartlar, afişler, sloganlar dönemlere karakterini verirler. Tanımlamaları ve sesleri ile işaret ettiği olguyu çeşitli zeminlere orturturlar. Vakti zamanında diktatörleri teşhir için çokça kullanılırdı. Egemen medya kendilerine yer vermediği için muhalefet dinamikleri, dışlananlar, sistem karşıtları seslerini attıkları sloganlar ve taşıdıkları pankartlarla duyurmak isterlerdi.
Tayyip Erdoğan da artık tam gaz gidiyordu. Medyayı kontrol altına almış kendi alehine hiçbir fikre ve sese izin vermiyordu. Okyanus ötesinden cemaatin desteğini de almış, Ecevit dibe vurmuş, Demirel silinmiş, Baykal yarım donla ortada kalmış, kılıç artığı Kemal acemilikle öylesine kalmıştı. Velhasıl, AKP kendisine bir imaj bulmuş memleketin ortasınıfının desteğini almış; elitleri sahil bölgelerine hapsetmiş gibiydi. Etkisi Türkiye sınırlarını aşmak üzereydi. Davos’larda efendilerine “ONE MİNUTE” derken sanki efsane canlanır gibiydi.
Ama hesaplar oluşan imajlar daha Bağdat’a varmadan Kürdistan denilen coğrafydan geri dönüyordu. Dün Van’da 1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesi ile yapılan mitingde en önde bir pankart vardı. Kırmızı zemin üzerinde askeri general üniformaları içinde Tayyip Erdoğan, etrafında ise Beşir Atalay, Mehdi Eker, Cemil Çiçek, Bülent Arınç, Bekir Bozdağ ve İdris Naim Şahin. 12 Eylül 1980 askeri darbesinin askeri konseyini anımsatan bir kare bu. Kocaman pankartta “Sivil darbe generalleri iş başında” yazılı. Tarihe geçecek bir pankart bu. Bu pankartın ardındaki kitlenin içinde ise “Tecrit+operasyon = AKP Ölüm Hükümeti” Bu kareler Van için ayrıca anlamlı. Çünkü bu ekibin yönettiği Türkiye’de İl Genel Meclis Üyesi Yıldırım Ayhan bu beşlinin emir-komuta zinciri içinde resmen katledilmişti. Dolayısıyla AKP’nin Van’daki yansıması bu pankarlardır.
İstanbul’daki mitingde de çarpıcı pankartlar vardı. Pankartta “Terörist Erdoğan!” “Ey insanlık bu katliamas essiz kalma!” cümleleri yazılıydı. Kandil’de ve Çukurca’da katledilen sivillerin resimlerinin taşındığı pankartta da ” Terörist ve Katil Erdoğan” vurgusu öne çıkıyor.
Ankara’daki mitinglerde taşınan dövizlerde “Sahte Müslümansınız” “Artık yeter! inançları kullandınız” diyerek Tayyip Erdoğan ve AKP’nin sahte din politikalarına dikkat çekiliyor. Mersin, İzmir, Adana’da da atılan sloganlar ve taşınan pankartlarda da “Katil ve terörist Erdoğan” sözcükleri var.
Tayyip Erdoğan algısı ve imajının Kürdistan’daki “Katil ve Terörist” tezahürü sadece Amed ve Van merkezli mitinglerde yoktu. Güney Kürdistan’ın Süleymaniye ve Hewler merkezli bütün eylem ve etkinliklerde taşınan pankart, döviz ve sloganlarda “Katil Erdoğan!” sloganları vardı. Saddam Hüseyin ile benzerlik kurulurken “Halepçe 1988; Kandil 2011” benzerlikleri kuruluyordu.
Tayyip Erdoğan’n Kürtlere yansımasını özetleyen en güzel karalerden biri de Almanya’da yapılan bir yürüyüşte taşınan pankarttı. İki kanlı elini yana açarak havaya kaldıran canavar imgesini anımsatan kocaman pankart Avrupa’daki Kürtlerin Tayyip Erdoğan algısını oluşturmaktadır. Kürdistan’ın her parçasında ortaya çıkan bir slogan var: “Katil Erdoğan!” Bu slogan bütün mitinlerin ortak sesiydi.
Efsane oluşmadan eriyor. Katı olan herşeyih buharlaştığı gibi. Tayyip Erdoğan’ın sıvılaşmış hali…
Zatı alileri “çıraklık-kalfalık-ustalık” üçlemesi diye kendilerini sunsa da Tayyip Erdoğan’ın kendisi ve AKP’si Kürdistan ve Kürt halkı için hali “katı-sıvı ve gaz” üçlemesinin üçüncü hali olan “gaz hali”ne gelmek üzeredir. Uçuculuk özelliği olan gaz hali… Atılan sloganlar ve taşınan pankartlardaki Tayyip Erdoğan gerçeği bunu gösteriyor.
Özcesi imaj pazarlamacıları Tayyip Erdoğan’ı içinden geldiği siyasal geleneği “değişime” uğratan kişi olarak pazarlamak istediler. Bu da yetmedi Ortadoğu’nun önderliği gibi göstermek istediler.
Erdoğan’a önce mazlumluk üzerinden mazmun bir imaj çizildi. Tayyip Erdoğan’a uyuyordu. Çıkardığı Milli Görüş gömleğinin altında “katı ideolojik düşünce ve aşırılıklardan vazgeçme” seanslarına tabii tutulmuştu. İçinden geldiği Türk devleti için radikal eğilimi temsil eden siyasal gelenek ile ayırımını ortaya koyma süreciydi. Sonrasında “yenilikçi” bir imaj çizildi Tayyip Erdoğan’a. Sonrası kim tutar seni Tayyip havasıydı. Devletlerin tanrıları “Yürü ya Tayyip!” demişlerdi. Sağına soluna Cemilli’ Çiçekli, Arınçlı, Atalaylı ve Aksu’lu derin devletli kafalar konuldu. Önüne ise yeni yetme üçüncü sınıf enteljensiyadan Babacan, Bozdağlı, Bağışlı tipler yerleştirildi.Arada sosyal demokrasiden devşirme isimler, biraz Kürt biraz liberal biraz doğulu-batılı kimlikler. Kaçak gecekondu yapılanması gibi; birkaç gecede çatılan partinin adına da “ak” sıfatı eklendi. O zamanlar sıfatlarında doç ve dr olanlar “muhafazakar demokrat” diye bir siyasal kimlik oluşturdular.
Ancak Kürdistan gerçeği Tayyip Erdoğan’ın bu karizmasını çok kötü bir şekilde çizdi. Erdoğan belleklere Van’da taşınan “sivil general!” pankartı, mitinglerde atılan “Katil Erdoğan!” sloganlarıyla iz bırakıyor.