Ankara’nın kaderi oldu ulaşım zamlarına ve tüm bu zamların kaynağı Melih Gökçek’e karşı mücadele etmek. Ankaralılar Türkiye’nin en pahalı ulaşım hizmetlerini kullanıyor ve hatırlarsınız ocak ayında ulaşıma yüzde 10 zam gelmişti. Zamma karşı, Ankara’daki ulaşım hizmetlerinde yaşanan değişimlerden en çok etkilenen Ege Mahallesi hattı yolcuları gösterdiler en büyük tepkiyi. Ve Gökçek de “siz misiniz isyan […]
Ankara’nın kaderi oldu ulaşım zamlarına ve tüm bu zamların kaynağı Melih Gökçek’e karşı mücadele etmek.
Ankaralılar Türkiye’nin en pahalı ulaşım hizmetlerini kullanıyor ve hatırlarsınız ocak ayında ulaşıma yüzde 10 zam gelmişti. Zamma karşı, Ankara’daki ulaşım hizmetlerinde yaşanan değişimlerden en çok etkilenen Ege Mahallesi hattı yolcuları gösterdiler en büyük tepkiyi.
Ve Gökçek de “siz misiniz isyan eden” deyip zaten otobüsün pek uğramadığı bu bölge için, en yenisi 20 yaşında otobüsler gönderdi. Böylece ulaşım zammına tepki ile başlayan süreç, yerini yeni otobüs ve balık istifi seyahate karşı sık otobüs talebine bıraktı.
Ege halkının 50 gün süren mücadelesinde, 50 gün boyunca oradaydım. Ve şimdi gazetelerde okuduğuma göre iki Halkevci arkadaşım, bu 50 günlük direniş boyunca halkı suça teşvik etmekten 5’er yıl hapis istemiyle yargılanıyorlar.
Oradaydım. Ulaşım hakkı için mücadele eden Halkevci arkadaşlarım ve Ege halkı ile birlikte 50 gün boyunca oradaydım. Şimdi düşünüyorum, ne yapıp da mahalleyi suça teşvik etmiş olabiliriz diye?
Haksızlığa boyun eğmeyelim. Zamlara karşı mücadele edelim demek mi suç?
Biz sesimizi çıkartmadığımız, isyan etmediğimiz sürece daha çok zamlar gelecek, daha çok zulüm gelecek demek mi suç?
Ankara’nın karakışında saatlerce durakta belememize rağmen, otobüs gelmediğinde yolu kesmek mi suç?
En az 20 yaşında, her gün en az biri bozulan, yanan, freni patlayan tabutluk otobüslere binmeyerek canımızı korumak mı suç?
Yolda giderken bir an kapısı açılan ve kapanmayan otobüslerde, “birbirimize tutunalım arkadaşlar. Bu otobüslerin sağlam hiçbir yeri yok” demek mi suç?
Zam yaparken bize sormayan, karakışta en az 1 saat bizi kuyrukta bekleten, balık istifi otobüslerden turşumuzu çıkaranlara karşı “kart basmama hakkımızı kullanmak” mı suç?
Saatlerce kuyrukta bekleyerek aktarması yananlara “kart basma” demek mi suç?
Kuyruk 500 kişiyi aşınca, bir gün protesto edelim ve evlerimize yürüyerek gidelim deyip Kızılay’dan Mamak’a kadar yürümek mi suç?
Ben bizzat bütün bunları yaşadım ve halkın da katılması için elimden gelen çabayı gösterdim. Tıpkı onlarca Halkevci arkadaşım gibi. Tıpkı halklarında dava açılan Zülküf ve Sıla gibi. Şimdi de Gökçek’e ve hamisi AKP’ye duyurulur. Biz Halkevciler, sizlerin neoliberal programlarınıza karşı bu suçları işlemeye devam edeceğiz. Elbette sizler de susturmaya çalışmaya…
Ben bu satırları Sincan F Tipinden yazıyorum. Hopa olaylarını gerekçe göstererek, terör örgütü üyesi yaptınız beni ve arkadaşlarımı. Şimdi dışarıda kalan diğer Hak Mücadelesi yürütücülerini hapishanelere sokmaya çalışıyorsunuz.
Niye?
Vatandaş “suç”a teşvik olmasın, hakkını aramasın diye!