Sayın ULUSAN, Bu yazıyı büromuzda yapmış olduğumuz değerlendirmeyi temsilen hepimiz adına yazıyorum. I. Sizi tanımıyoruz. Sizin de bizi tanımadığınıza ve adımızın geçtiği yazınızı, mensubu bulunduğumuz hukuk bürosu hakkında kurumsal ve kişisel bilgi eksikliği ile yazdığınıza inanmak istiyoruz. Yazınızın bizi ilgilendiren kısmını son derece yakışıksız bulduğumuzu bilmenizi isteriz. Yaşınızı, sıfatınızı veya siyasal eğilimlerinizi bilmiyor olmakla birlikte, […]
Sayın ULUSAN,
Bu yazıyı büromuzda yapmış olduğumuz değerlendirmeyi temsilen hepimiz adına yazıyorum.
I.
Sizi tanımıyoruz. Sizin de bizi tanımadığınıza ve adımızın geçtiği yazınızı, mensubu bulunduğumuz hukuk bürosu hakkında kurumsal ve kişisel bilgi eksikliği ile yazdığınıza inanmak istiyoruz.
Yazınızın bizi ilgilendiren kısmını son derece yakışıksız bulduğumuzu bilmenizi isteriz. Yaşınızı, sıfatınızı veya siyasal eğilimlerinizi bilmiyor olmakla birlikte, imzanız altındaki ibareden, en azından bir kamu emekçisi sendikasına üye olduğunuz anlaşılmaktadır.
Sendikal siyaset açısından görüş farklılığı taşıdığınız üye, yönetici veya gruplarla tartışırken takınacağınız adap elbette karşılıklı olarak sizleri ilgilendirir. Ama bizler sendikanızın üyesi değiliz. Doğrudan veya dolaylı olarak büromuz ile ilgili konuşmak istiyorsanız, hemen aşağıda tırnak içerisine aldığımız örneklere oranla daha seviyeli ve ölçülü olmanızı tercih ederiz.
“Sendikanın tüm hukuksal iş ve işlemlerini taşeronlaştırarak bir hukuk bürosuna havale ettiler…”
“KESK bile bu hukuk bürosu ile çalıştığına göre, bu avukatlık bürosunun bir sırrı, bir hikmeti olsa gerek…”
“Yani avukatların beşi bir yerde…”
“Bu avukatlık bürosu ister sigortalı avukat istihdam eder, ister sigortasız…”
“Bu altı avukattan oluşan hukuk bürosu sadece BES’in avukatlık hizmetlerini yürütmeyecek. KESK dahil, bu hukuk bürosu ile başka sendikaların ya da başka demokratik kitle örgütlerinin de çalıştığı sonucunu yazıdan çıkartıyoruz. Ayrıca ilgilenmiyoruz da, bizim sorunumuz değil. Eminiz ki, KESK’te de bu avukatların sigortalı olması ve Sürekli, ve Düzenli, ve Mütemadiyen, ve İvedilikle, ve Münhasıran çalışıyor olmaları önemli bir kriter olmuştur. Ayrıca, BES Yönetimi bu işi taşeronlaştırırken, eminiz ki iyi bir “piyasa araştırması” yapmış olsa gerektir…”
“Ne mutlu bize ki, hukuk bürosunun yanı sıra, sürekli ve düzenli bir avukatımız olacak ki, mitingler pazar günü yapılsa bile pazartesi işinin başında olacak…”
“Doğrusu şu olacaktı; piyasada bu işi 3.687 liraya yapacak onlarca hukuk bürosu varken neden kadrolu bir avukat çalıştıralım ki…”
“Ama pazarlık iyi yapılmamış, ticaret zekamız olsa idi, bu işin oluru fifti fifti diye ısrar ederdik…”
“Ne diyeceğiz… E biz de avukatı işten çıkardık, bak sözleşmeli avukat çalıştırıyoruz, bu devirde kim kime kadrolu iş veriyor mu diyeceğiz…”
“sendikanın kırtasiye, çay ve temizlik işleri için de taşeron bir firma bulacak mısınız?…”
Bu ifadelerin yazınız ile amaçladığınız sendikal tartışmayla gerçekten ilgili olduğu düşüncesinde misiniz?
Hakkında bilgi yahut fikir sahibi olmadığınızı zannettiğimiz bir hukuk bürosu hakkında; “beşi biryerde”, “taşeron”, “piyasa işi” gibi sıfatları ne kadar kolay kullanıyorsunuz! Hiç istemeyiz ama eğer bizler hakkında bir şeyler bilerek bunları yazdıysanız, siz kimsiniz? Bizden rahatsızlığınız nedir? Her ne ise, bunları böyle bir durumda daha açık bir biçimde ve doğrudan bizimle konuşmanız gerekir ve siz tercih etmeseniz bile bizim bunu sizden isteyeceğimizi bilin.
II.
Ülkemizdeki “Devrimci Avukatlık” pratiklerinden habersiz olmanız anlaşılabilir. Belki başka işleriniz ve meraklarınız var. Ben büromuzu temsilen aşağıda kısaca bundan söz edeceğim.
Avukatlık hukukundan habersiz olmanız zaten anlaşılabilir. Fikir sahibi olmadan yazmak da bir alışkanlıktır. Aşağıda size kısaca birkaç hatırlatmada bulunacağım.
Bunlar anlaşılabilir ama sol içinde olduğunu “sandığımız” bir tartışmayı, asgari bir seviye ve edep çerçevesinde yürütememenizin mazereti nedir?
Bizim mensubu olduğumuz büro, otuz yıla varan süredir devrimcilerin; siyasal, toplumsal ve sendikal muhalefetin yani halkın avukatlığını yapıyor. Bu uğurda ödediği objektif bedel, sizin “farkındalığınızın düşüklüğünü” bizim açımızdan önemsiz hale getirir. Bizler politik bir hukuk bürosunda olması gerektiği gibi geçimi değil mücadeleyi önceleyen bir tarzla çalışıyoruz. Hiyerarşik bir ilişkimiz, patronumuz, piyasa ile yakınlığımız, “sigortalı işçimiz”, “kadromuz”, “maaşımız” yok. Farklı görünmüş olabilir. Bildiğiniz, alıştığınız kavramlarla değil, mücadelenin kavramlarıyla anlamayı deneyin.
Biz politik nedenlerle ve eşit statülerle bir aradayız. Kalanı da sadece yasal gerekliliktir. Devrimci mücadelenin bir mevzisi kabul ettiğimiz büromuzun mücadeleye katkısını arttırmak dışında bir ekonomik programımız yok, bugüne kadar da olmadı.
Etkili/çarpıcı yazı yazma hevesini anlarım, iyi yapıldığında hoşuma da gider; ancak başka ve önemli değerlere saygılı olmak, yıllar boyunca emek ve bedelle kazanılmış itibarları korumak kaydıyla.
Bizi sorun. Sizi tanımadığımız için bilmemekle birlikte, elinizde başkaca soldan bir ilişki yahut haber kaynağı yoksa “google” deneyin.
Netice olarak, bizleri aranızdaki tartışmalara malzeme yapmayın. Birbirinizle olan sorunlarınızı doğrudan birbirinizle; büromuz yahut ister mesleki ister siyasal çizgimizle bir sorununuz olduğunda da doğrudan bizimle çözmeyi deneyin.
Şu anda yaptığımızın, hangi nedenle olursa olsun, avukatsız kalmış bir emek örgütüne hukuksal yardım yapmak ve eğer gerçekten üyesi iseniz, sizin de avukatlığınızı yürütmeye çalışmak olduğunu düşünerek davranın.
Sayın ULUSAN,
Avukatlık yürürlükteki burjuva hukuk tarafından dahi pozitif ayrımcılığa tabi tutulmuş “kamu görevi niteliğinde bir serbest meslek”tir. Taşıdığı temsil ve vekâlet yetkileri nedeni ile yoğun bir güven ilişkisi gerektirir. Avukatlık hukukumuz bu amaçla avukatın bağımsız olması temeli üzerine kurulmuştur. Avukatların mesleki yetkilerini kullanırken, bırakın herhangi bir kurumda, başka avukatlar yanında dahi bağımlı-sigortalı hizmet sözleşmesi yapmasını yanlış bulan mesleki akımlar vardır.
Bizler aramızdaki zorunlu yasal sigortalılık bağını, mesleki ve politik ilişkilerimizin dışında tutuyoruz. Bu, politik bir hukuk bürosu ile karşılaşmış herkesin bilebileceği, bilmiyorsa kolaylıkla öğrenebileceği bir ilişki formudur.
Avukatların bir yandan “işçi” statüsünde toplu sözleşmeler ile iyileştirilmiş iş koşulları ve sendikal güvenceler istemesini, diğer yandan ise mesleki faaliyetlerinden kaynaklı özel haklarını korumaya çalışmasını (kazanılan davaların vekâlet ücretleri, iş reddetme hakkı, çalışma sürelerinin bizzat ve ayrıcalıklı takdir edilmesi, bağımsız karar verme yetkisi) elbette anlaşılır buluyor ve önemsiyoruz. Bu uzun yıllardır hepimizin üzerinde çalıştığı ve düşündüğü bir konudur.
Ama bu meseleyi avukatlık hizmetinin temel formu olan “vekâlet” sözleşmesini “taşeronlaşma” olarak karikatürize etmeye vardırırsanız, meseleyi idrak etmeniz zorlaşır.
O zaman elimizde, gerçekten, işçi sınıfının kanun ile sıkıştırıldığı alana itilmiş, bu alanı zorlamayan ve kendisini sınırlamış, bağımlı, “kadro/profesyonelleşmiş” sendika avukatı kalır. Bu körelticidir ve bizim anlayışımıza göre emin olun “güvencesi” sınırlarına değmez. Emek örgütleri de dâhil olmak üzere, hiçbir tüzel kişinin “kadrolu/sigortalı” avukatı olarak çalışmadık, çalışmayacağız. Bizler alışkanlıkla istendiği veya tercih edildiği gibi sendika uzmanı değil, halkın avuka
tlarıyız.
Toplumsal/siyasal davalar, avukat örgütlenmeleri, açık hava eylemleri, gözaltı takipleri, hapishane izlemesi, gecekondu yıkımları kısaca halk için avukatlık yapma vaktini, imkânını ve çeşitliliğini bize tanımayacak hiçbir türden bağımlı avukatlık ilişkisi bizim için kabul edilebilir değildir.
Aksini tercih eden meslektaşlarımızın tercihlerine saygı duyarız. Bizimkine de saygı duyulması ve hele ki eksik bir idrakle “taşeron” gibi sıfatlarla nitelenmemesi kaydıyla.
Avukatların iş ilişkisi diğer hiçbir “büro çalışanı” için özel olarak gerekmeyen “vekâletle temsilde güven” üzerine kuruludur. Bu güven, kimin haklı olduğu hiç önemli olmaksızın ortadan kalktığında, tarafları birbirleriyle çalışmaya zorlayacak bir özel hukuk bulunmamaktadır. “Sözleşmeli” kavramının bir kamu emekçisinde “incinme” yaratmasını anlayabiliyorum. Ancak düşündüğünüz yahut zannettiğiniz gibi avukatın “iş güvencesi” yahut “sözleşmesi” dendiğinde kastedilen bu değildir.
III.
Değerli meslektaşımızın hangi koşullarda işe alındığını, ondan önce kimlerin çalıştığını ve hangi nedenle kimler tarafından iş ilişkilerinin sona erdirildiğini, hangi koşullarda çalıştıklarını ve nihayet sendika yönetiminin oy birliği ile bu ilişkiyi sona erdirmesine neden olacak “güven bunalımını” ayrıntılı olarak bilmiyoruz.
Bizim için önemli olan, bu ilişkinin hukuken sona erdiğinden emin olmak ve sona ermesini takiben tüm yasal/ekonomik haklarının meslektaşımıza ödenip ödenmediğini kontrol etmektir.
Her ikisini de kontrol ettikten sonra bize teklif edilen işi kabul ettik. Bizim yerimizde o da olsaydı aynı hassasiyeti göstereceğinden eminiz. Bu sözleşmeyi kabul etmeden önce kendisi ile randevulaşıp, önemsediğimiz konuları ona da teyit ettirme isteğimi ve bu randevuyu gerçekleştirmemize imkân vermeyen mazeretimi kendisi bilmektedir. Anlayışla karşıladığına da inanıyorum.
Bizler Avukat Sevil Ceylan Erkat ile tanışıyoruz, aynı derneğe üyeyiz ve ona değer veriyoruz. Yine BES Genel Merkezi’ne de değer veriyoruz ve talepleri üzerine avukatlıklarını üstlendik. Bunlar iki farklı meseledir. Onun veya hiçbir meslektaşımızın iş koşullarını değiştiren, yerlerine ikame talep eden yahut kendimize iş arayan bir tutuma sahip olmadığımızı herkesin görebileceği kadar uzun zamandır kamunun gözü önündeyiz. Böyle bir anlamsızlığa yol açacak tarzınızın eleştiriye muhtaç olduğuna inanıyorum. Biz özel olarak bu konuda konuşmuyoruz. Hiç kimsenin de bizim tercih, iş ve görevlerimizi kamuoyu önünde bu kadar lâkayt bir tutumla tartışma hakkı bulunmadığına inanıyoruz.
Taraf olduğunuz sendikal tartışma için gereğini aşacak ve hiçbir ihtiyaca hizmet etmeyecek ölçüde “büromuzu” konu edinmeniz nedeniyle bir yazı yazmak zorunda kaldık. Ümit ederim birbirimizi anlamamızı sağlayacak bir adım olmuştur.
İyi çalışma dileklerimle.
* Selçuk Kozağaçlı
Avukat