“Oğlum telefonda Türkçe konuşma Hemşince konuş. Bu Tayyip bizi da dinliyo. Başina hğazap (lanet) olsun” Bu sözler geçtiğimiz gün Tayyip Erdoğan’ın Hopa’daki seçim mitingi sırasında protestolara katılan ve AKP’nin kara gözaltı listesine alınan Hopalı bir gencin annesine ait. Çay emekçisi annenin sözlerinde yüreğinin tüm temizliği ve saflığı ile önce telkin, sonra öfke var. Öfkesi öyle […]
“Oğlum telefonda Türkçe konuşma Hemşince konuş. Bu Tayyip bizi da dinliyo. Başina hğazap (lanet) olsun”
Bu sözler geçtiğimiz gün Tayyip Erdoğan’ın Hopa’daki seçim mitingi sırasında protestolara katılan ve AKP’nin kara gözaltı listesine alınan Hopalı bir gencin annesine ait. Çay emekçisi annenin sözlerinde yüreğinin tüm temizliği ve saflığı ile önce telkin, sonra öfke var. Öfkesi öyle sıradan değil. Bu haykırışın mayasında halkı iliğine kadar sömüren, mayısın yağmurunda, temmuzun sıcağında topladığı çayın karşılığını vermeyen, emeğine el koyan şimdi de evinin kenarında gürül gürül akan derelerine göz diken ceberut AKP’ye duyulan tepkinin oğlunu koruma içtenliği ile birleşen Karadeniz kadınının hırçın, asi öfkesi var.
Ve o öfke 31 Mayıs’ta Hopa sokaklarında Tayyip Erdoğan’a tokat gibi çarptı. Ne yani Hopa halkı Tayyip Erdoğan’a, yılladır yaptığı zulmü unutup, “Hoş geldiniz Başbakanımız” mı diyecekti. Ya da akın akın seçim mitingine mi gidecekti. Hopa halkı ikisini de yapmadı. Karadeniz’in asi ilçesi 9 yıllık iktidarı boyunca Hopa’da ilk defa miting düzenleyecek olan Tayyip Erdoğan’ın hevesini kursağında bıraktı. Hopa halkı çocuğu, genci yaşlısıyla Hopa meydanında toplanıp önce horana durdu sonra “tek yol sokak, tek yol devrim” dedi. Aynı, bundan 32 yıl önce yaptığı gibi. Hatırlatalım. Tayyip Erdoğan’ın hocası, dönemin Milliyetçi Cephe (MC) üyelerinden İslamcı Necmettin Erbakan 1979 seçimleri sırasında Hopa’yı ziyaret etmek istemiş ancak Hopalı devrimcilerin protestoları sayesinde ilçeye girememiş. Otobüsü Hopa’nın sınırlarından geriye Ankara’nın yolunu tutmuş. Yani gelenek sürdü. Hopa iktidar karşısında eğilmedi, diz çökmedi. Onlarca devrim şehidiyle, direniş destanı ile dolu tarihine 31 Mayıs günü bir direniş daha yazdırdı.
Hopa halkının Tayyip’e öfkesini atılan onlarca gaz bombası durduramadı. Çünkü o gazlar Karadeniz’in görkemli dağlarının havasını içine çekmiş Hopalıları durdurmaya yetmedi. Ya da Karadeniz’in yağmuruyla büyüyen asi gençleriyle durmadan su sıkan panzerler mi boy ölçüşecekti. Hiçbiri olmadı. Diktatör Tayyip Erdoğan kaybetti, kazanan Hopa halkı oldu. Hopa’ya girişinde ve çıkışında seçim otobüsünden selamlayacak halk bulamayan Tayyip Erdoğan’ın yüzünün renginin atması, boynunu büküp sağa sola hırçınlaşması normal. Çünkü Tayyip Erdoğan daha önce hiç Hopa tokadı yememişti, yıldızlı yumruk çarpmamıştı.
Ama yüreğimiz yanıyor. Korlanarak yanıyor. Asi Hopalılara diz çöktüremeyen AKP faşizmi Metin hocamızı öldürdü. Alıp götürdü bizden. Ne söylenir ki bir devrimcinin faşist iktidara karşı direnişi sırasında katledilmesinin ardından. İçimiz öfke dolu. Öfkemiz Karadeniz kadar engin, hırçın ve asi. Karadeniz’in dağları gibi keskin, heybetli. Ve Hopa halkı Metin hocamızı unutmayacak. Nasıl unutur ki öğretmenini. 12 Eylül öncesinde TÖB-DER’deki mücadelesini, 12 Eylül faşizmine karşı halkıyla birlikte direnişini, HES’lere karşı mücadelesini, 7 yıldır düzenlenen Kemalpaşa Halk Festivali’ndeki emeklerini… Hepsi tek tek kazınmıştır Hopa halkının yüreğine ve beynine. Ve unutmaz Hopa halkı! 12 Eylül faşizmine karşı direnişte şehit verdiği İhsan Hacımuratoğlu’nu, Alaaddin Demirci’yi, Mahir Çakır’ı unutmadığı gibi Metin abimizi de unutmayacak, kalbine gömecek.
Ve elbette yaşananlar sineye de çekilmeyecek. Tayyip dedi ya “biri ölmüş üzerinde durmuyorum.” Yanıtı açık net ve sert: Gözün arkada kalmasın Metin Abi! Hesabı sorulacak! Seni mücadelemizde yaşatacağız. Tayyip Erdoğan’ın faşizmine indirdiğimiz her darbe, her yumrukta senin sesin, senin öfken, senin nefesin olacak. And olsun ki bu boynumuzun borcudur. Seni devrimci yolumuzda yaşatacağız!
Hopa halkının direnişini ne gaz bombası, panzer ne de gece yarısı ev baskınları operasyonlar durdurabilir. Nedeni çok açık. Lafı dolandırmadan söyleyelim. Bu memleketin devrimci yolunda yürüyenleri Hopa’ya bitmeyen tohum ekmişler. Her geçen gün yeniden filizleniyor. Ve söküp atamayacaklar yedi yaşındaki, “Gündoğdu Marşı” ile büyüyen çocuğun, 12 Eylül faşizmine karşı direnişi yaşamış yetmiş yaşındaki dedenin, babaannenin içine işleyen devrimci yolu. Ama Hopa söküp atacak AKP’yi, kan emicilerini, halk düşmanlarını, faşizmi.
AKP bu sefer baltayı gerçekten taşa vurdu. Polis ve jandarmalar günlerdir Hopa’yı, Kemalpaşa’yı ve tüm köylerini Tayyip’in emriyle ablukaya alıyor. Zannediyorlar ki Hopa halkını teslim alacaklar. Ama gerçekten Hopa’yı tanımamışlar ya da unutmuşlar. Ama hatırlatması zor değil! Karadeniz’in asi dalgası gibi gelecek Hopa halkı. Çat kapı gelecek. Kitapsız, hesapsız. Ama hesap soracak!
Ve “Eşkıya” son sözünü daha söylemedi:
“Bilirler ki delidir ruhumuz
Biliriz ki deliyiz uslanmayız
Yok olmayız
…
Çoğalıyor deliler, çoğalıyoruz
Kaçamayacaksınız
Çünkü bütün yollar bizim
Hopa’da havaalanı yok”