Pazar günü İstanbul sokakları önce gaz bombaları, sonra da rengarenk bayraklarla dalgalandı Şişli’de toplananlar, Hatip Dicle’nin milletvekilliğinin düşürülmesi ve beş vekilin tahliye talebinin reddedilmesini protesto edecekti. Polis, gaz bombası sıktı. Kentin ortasındaki arbede, medyada pek az yer buldu. Olayların peşi sıra Taksim’de ikinci bir yürüyüş daha vardı. Helikopterlerle takip edilen Onur Yürüyüşü, daha ‘renkli’ ve […]
Pazar günü İstanbul sokakları önce gaz bombaları, sonra da rengarenk bayraklarla dalgalandı Şişli’de toplananlar, Hatip Dicle’nin milletvekilliğinin düşürülmesi ve beş vekilin tahliye talebinin reddedilmesini protesto edecekti. Polis, gaz bombası sıktı. Kentin ortasındaki arbede, medyada pek az yer buldu.
Olayların peşi sıra Taksim’de ikinci bir yürüyüş daha vardı. Helikopterlerle takip edilen Onur Yürüyüşü, daha ‘renkli’ ve daha olaysız geçti. Kısaca LGBT denen ‘lezbiyen, gey, biseksüel ve trans’ hareketine açıkça destek çıkan milletvekilleri yine Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku’ndandı.
Ancak yerli ‘gay parade’ bile medya için yeterince ilginç değildi! Oysa taşıdıkları dövizler, attıkları sloganlar cesur ve kışkırtıcıydı:
“Velev ki i…yim”, “Alheryerdeyiz”, “Aörgütlenmektir”, “Benim çocutrans”, “Genel ahlaks”.
Peki LGBT ne istiyor? Her şeyden önce, nefret cinayetlerine indirimlerin kalkmasını ve her türlü ayrımcılığa son verilmesini. Yeni anayasanın cinsiyetçilikten arındırılmasını.
Cinsiyet ayrımcılığı
Uluslararası Af Örgütü raporunda, LGBT bireylerinin Türkiye’de sağlık hizmetleri, eğitim, barınma ve çalışma hayatında yetkililer tarafından uğradığı ayrımcılığı ele aldı. Aynı zamanda bu bireyleri koruyacak yasaların çıkması için çağrıda bulundu.
Uluslararası Af Örgütü Türkiye araştırmacısı Andrew Gardner, “Hükümet görevlilerinin homofobik ve transfobik açıklamaları, LGBT bireylere karşı ayrımcılığı teşvik ediyor. Geçmişteki hataları tekrarlamak yerine, yeni hükümet sözlerle ve somut adımlarla onların haklarına saygı göstermeli ve korumalı” diyor.
Hani ‘sıfır kilometrede’, her türlü önyargıdan uzak, uzlaşmacı bir Anayasa istiyoruz ya. Cinsiyet ayrımcılığından arındırılmış bir Anayasa istemek hakkımız!
Sayılarla Homofobi
* 2010 yılında Lambda İstanbul tarafından yapılan bir anket çalışmasına cevap veren 104 trans kadının yüzde 89’u gözaltında polis tarafından fiziksel şiddete maruz kaldıklarını belirtti.
* Sadece 2010’da LGBT örgütleri, algılanan cinsel yönelimleri veya cinsiyet kimlikleri nedeniyle öldürüldüklerine inanılan 16 bireyi belgeledi.
* Çoğu nefret suçu bildirilmiyor ve bildirildiğinde bile bu tür eylemler suç olarak kayıt altına alınmıyor. Suçun hangi saikle işlendiğiyse hiçbir zaman soruşturulmuyor.
* LGBT bireylere yönelik ayrımcılık, şiddet mağduru olduklarında da ortaya çıkıyor. Birçok yasa, açıkça ayrımcı olmasa da, yargının bu yasaları uygulama şekli ayrımcılığa neden oluyor.
* Bu suçların soruşturulması ve kovuşturulmasındaki eksiklikler nedeniyle çoğu vakada sorumlular adalet karşısına çıkarılmıyor.