Bugünlerde bolca görmeye başladınız, yakında sayıları daha da artacaktır. İktidarla ilgili her şeyin “eski hamam, eski tas” durumunda olmasına rağmen, salt oy oranının artmış olmasından yola çıkarak meşruluk atfedenler hızla çoğalıyorlar. Bunun doğurduğu bir “biat” furyası da alıp başını gitmekte… Bugüne kadar muhalif gibi gözüken ve fakat muhalefetin odağına kendi kibirlerinden ve üstten bakışlarından başka […]
Bugünlerde bolca görmeye başladınız, yakında sayıları daha da artacaktır.
İktidarla ilgili her şeyin “eski hamam, eski tas” durumunda olmasına rağmen, salt oy oranının artmış olmasından yola çıkarak meşruluk atfedenler hızla çoğalıyorlar.
Bunun doğurduğu bir “biat” furyası da alıp başını gitmekte…
Bugüne kadar muhalif gibi gözüken ve fakat muhalefetin odağına kendi kibirlerinden ve üstten bakışlarından başka bir şey eklemeyenler süratle yeni efendilerine koşmaktalar.
Yaparmış gibi gözüktükleri muhalefet anlamsızdı, yeni değerlendirmelerine yakıştırılacak kavram da bundan fazlası olmamalıdır.
Olan, kendi kibirlerini bulaştırdıkları küçük burjuva orta sınıflara olmuştur.
Yeni statüko bakımından seçimin en büyük başarısı bu “çözülme”dir.
Bu durumda olan insanların “satılmış” “korkak” “dönek” vb. yaftlarla adlandırılmasını doğru bulmuyorum.
Durumları şöyle özetlenebilir: Bir dar görüşlülükten, başka bir dar görüşlülüğe iltihak etmişlerdir. Hepsi bundan ibarettir.
Zamanında kendi güçlerinden çok “iktidarın doğal olarak yıpranması” varsayımına yaslanmayı seçerken gözden kaçırdıkları gerçek şudur: Bu ülkede iktidar yıpratmaz, aksine güçlendirir.
Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku, bir çatı partisi oluşumuna yönelirken en büyük görev ve sorumluluk olarak nasıl muhalefet edilebileceğini bu kesimlere de göstermek durumundadır.
İktidar seçeneği olabilmek, muhalefetteki tutumunuz ve duruşunuzla yakından alakalıdır.
Çatının ana taşıyıcılarını, muhalif duruşun koordinatları belirleyecektir.
Emek ve özgürlük eksenli bir temel yapılanma, bugün hayal kırıklığıyla olmadık yerlere savrulanlar için de önemli bir alternatif oluşturacaktır.
Kürtlerin kendi demokratik ulus birlikteliklerini savunma ve hayata geçirme deneyimleri, çatının oluşumunda önemli bir referans olacaktır.
Seçimin bizler açısından en önemli sonucu ya da başarısı, ortaklaşma pratiği anlamında büyük bir özgüven oluşturmasıdır.
Bize düşen bu özgüveni doğru okumak ve yükseltmektir. Biz bu olguyu hırpalamazsak, yıkılacak bir şey de değildir.
Korkularımızı iman haline getirmektense, umutlarımızı ve hedeflerimizi konuşmanın, kararlılıklarımızı yükseltmenin zamanıdır.