Polis ve yargı içindeki güç ittifakı, hükümetin bilgisi dahilinde, BDP’ye oy veren seçmenin iradesine el koymaktadır Bugün TBMM açılıyor. Uluslararası standartlara göre çok yüksek bir katılımın gerçekleştiği, seçmenlerin göreli az bir bölümünün oyunun Meclis dışında kaldığı bir seçim sonucu oluşan bu Meclis, paradoksal biçimde, en fazla eksik milletvekili ile açılan Meclis olacak. Dicle’nin milletvekilliğinin düşürülmesini, […]
Polis ve yargı içindeki güç ittifakı, hükümetin bilgisi dahilinde, BDP’ye oy veren seçmenin iradesine el koymaktadır
Bugün TBMM açılıyor. Uluslararası standartlara göre çok yüksek bir katılımın gerçekleştiği, seçmenlerin göreli az bir bölümünün oyunun Meclis dışında kaldığı bir seçim sonucu oluşan bu Meclis, paradoksal biçimde, en fazla eksik milletvekili ile açılan Meclis olacak. Dicle’nin milletvekilliğinin düşürülmesini, diğer milletvekillerinin tutuklu kalmalarını, “Oh olsun, bile bile lades oynadılar” diyerek ve belirgin bir hazla izleyenler, bu durumun aslında Meclis’in siyasal egemenliğine vurulmuş bir gem olduğunu unutuyorlar. Seçmen iradesini gasp ederek, Meclis’in normal koşullarda çalışmasını engellemeye yönelik bir kasıt mı var? Bilmiyoruz.
BDP’nin temsil ettiği yurttaş topluluğunun siyasal alanda doğal ve olağan biçimde yer almasını, Meclis’te normal koşullarda çalışmasını istemeyen bir el, bir güç, bir çevre yıllardan beri faaliyette. Bugün KCK davalarından tutuklu milletvekillerinin Meclis’e gitmelerini engelleyen irade, birkaç yıldan beri BDP’li seçilmişleri tutukluyor. BDP üyesi tutuklu veya serbest yargılanan seçilmiş sayısını biliyor musunuz?
Tutuksuz yargılananların ürküten tablosu
Bugün itibariyle hepsi BDP üyesi, 9 belediye başkanı, 5 başkan yardımcısı, 1 muhtar ve 1 eski başkan tutuklu, 6 belediye başkanı ve 2 başkan yardımcısı tutuksuz yargılanıyor. BDP’li seçilmişlere yönelik organize bastırma, sindirme ve yıldırma operasyonu burada bitmiyor. 18 BDP’li belediye meclisi üyesi tutuklu, 12’si ise tutuksuz yargılanıyor. Bitmedi. 2’si il genel meclisi başkanı olmak üzere, BDP’li 5 il genel meclisi üyesi tutuklu, 4 il genel meclisi üyesi tutuksuz yargılanıyor.
Ortaya çıkan tablo gerçekten ürkütücü. 39 BDP’li seçilmişin tutuklu, 24’ünün tutuksuz yargılandığı bir ileri demokrasi toplumunda yaşıyoruz. Bu perspektiften bakınca, milletvekili seçimleri sonrası ortaya çıkan 6 tutuklu vekil tablosunun bir istisna değil, iki yıldan beri polis ve yargı işbirliğinde yürütülen bir operasyonun doğal bir sonucu olduğu ortaya çıkıyor. Polis ve yargı deyince havaya bakıp ıslık çalan hükümetin, en azından iki bakanlığının doğrudan bu operasyonlar hakkında başından itibaren bilgisinin olmadığına inanmak mümkün mü?
Etkisiz kılma operasyonu
BDP’yi etkisiz kılmaya yönelik operasyon yukarıdaki verilerle sınırlı değil. Bunların yanında, bugün BDP’nin 3 eşbaşkan yardımcısı, parti disiplin kurulu başkanı, 20 parti yöneticisi, 1 il yönetim kurulu üyesi tutuklu. 5 il başkanı, 6 ilçe başkanı, 1 ilçe başkan yardımcısı, 7 il yöneticisi, 1 PM yedek üyesi de tutuksuz yargılanıyor.
KCK davalarında tutuklu yargılananların toplamı üç bine yaklaşmış durumda. Bunların önemli bir bölümü BDP üyesi.
Bir tür devlet terörü gibi
Ortaya çıkan tablo gayet net: Yürürlükteki rejim, BDP içinde yer alıp, Kürt sorununun siyasal alana taşınması için, serbest seçim meşruiyetini her türlü zorluğa karşı yılmadan kullanmaya çalışanlara karşı, bir tür devlet terörü olarak nitelenecek boyutta topyekûn mücadele veriyor. “Kürt sorunu terör sorunudur” denkleminin dışına çıkılmasının önüne geçmek için uğraşıyor. DTP’yi kapatan, Türk ve Tuğluk’un milletvekilliklerini iptal edenlerin yöntemi, özünde KCK davaları aracılığıyla yürütülen yıldırma politikalarından farklı değil. Seçim konuşmaları sırasında Tayyip Erdoğan’ın BDP’lilerle ilgili kullandığı ifadeler, yaptığı değerlendirmeler de bu tablonun içine oturuyor.
Kürt siyasal hareketini bekleyen en büyük tuzak, gücünü ve meşruiyetini aldığı seçmen iradesinin yasal ve meşru ifade kanallarını terk etmesi, itildiği şiddet kanalına kendi çabalarıyla sürüklenmesidir. Bu, sadece BDP’yi değil, genel olarak Kürt siyasal taleplerini itibarsızlaştırma, marjinalleştirme stratejisine teslim olmak anlamına gelecektir. Buna karşı, BDP’nin salt militan desteği ve meşruiyetini değil, esas olarak seçmen desteği ve seçilme meşruiyetini ön plana çıkaran girişimlere öncelik vermesi, bu tuzağı bir ölçüde etkisiz kılabilir.
Seçmen iradesine müdahale
Sonuçta polis ve yargı içindeki güç ittifakı, hükümetin bilgisi dahilinde, BDP’ye oy veren seçmenin iradesine el koymaktadır. Demokrasinin temel ilkelerinden biri ihlal edilmektedir. Yukarıdaki tabloda görüldüğü gibi, sorun salt Dicle ve diğer KCK tutuklusu milletvekilleriyle sınırlı olmadığı için, bugünkü engeller bardağı taşıran son damla etkisi yapmaktadır.
Bütün bunlara rağmen, BDP ve Kürt siyasal hareketi elindeki seçmen desteğini ustalıkla değerlendirerek, Türkiye demokrasisinin kurucu güçlerinden biri olma imkânına halen sahiptir.
Sekiz yılda 53 bin dava
2002-2009 yıllarını içeren toplu değerlendirmeye göre, sekiz yılda Kürtlere yönelik 53.193 dava açıldı. 192.566 kişi sanık oldu. Aynı zaman diliminde 87.316 sanık ceza aldı, 51.893’ü beraat etti. Bu davaların yarısı Terörle Mücadele Yasası ve TCK’nın 314. maddesinden açıldı. 53.913 davanın %27,2’si TMK’da, %20,8’i TCK 314’ten, %16’sı TCK 220’den, %12,3’ü TCK 215-217’den açılmış. %9’u da Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Kanunu’na muhalefetten.
Tutukluların dökümü
* Tutuklu belediye başkanları: Cizre, Ergani, Iğdır, Kayapınar, Kızıltepe, Kolludere, Şırnak, Tunceli, Viranşehir Yüksekova.
* Tutuklu belediye başkan yardımcıları: Kızıltepe, Iğdır, Cizre.
* Tutuklu belediye meclisi üyeleri: Ağrı, Bağlar, Diyarbakır, Hakkâri (2), Iğdır, Kars, Kayapınar, Mardin (2), Şırnak (2), Silopi, Sur (2), Urfa, Yenişehir.
* Tutuklu il genel meclisi başkanları: Diyarbakır, Van.
* Tutuklu il genel meclisi üyeleri: Ağrı, Diyarbakır, Kars.