Okulda, dershanede öğretmeniz; otobüste değiliz! Güvencesiz öğretmenler olarak koyulduk yola. Amacımız aleyhimize olan eşitsizliğin ortadan kaldırılmasını sağlamak. Kamuda ve özel okullarda çalışan öğretmenlere verilen paso hakkının, bizlere; dershane öğretmenlerine, kamuda güvencesizliği en ağır şekilde yaşayan ücretli öğretmenlere, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde çalışan öğretmenlere verilmemesine itiraz ediyoruz. İnancımız, bizim de öğretmenlik mesleğini icra ettiğimiz ve […]
Okulda, dershanede öğretmeniz; otobüste değiliz!
Güvencesiz öğretmenler olarak koyulduk yola. Amacımız aleyhimize olan eşitsizliğin ortadan kaldırılmasını sağlamak. Kamuda ve özel okullarda çalışan öğretmenlere verilen paso hakkının, bizlere; dershane öğretmenlerine, kamuda güvencesizliği en ağır şekilde yaşayan ücretli öğretmenlere, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde çalışan öğretmenlere verilmemesine itiraz ediyoruz. İnancımız, bizim de öğretmenlik mesleğini icra ettiğimiz ve hatırı sayılır bir çaba ile eğitimde yaratılan açığı kapatmaya çalıştığımızdır.
İcraatımız, 3 ay boyunca dershane dershane, kurum kurum dolaşıp imza toplamak oldu. Bu sürecin başında bir ücretli öğretmen ve bir dershane öğretmeni arkadaşımız İETT’ye paso talebinde bulundu. İETT ise bu talebin karşılanamayacağını bildirdi. İETT’nin bu talebi kabul etmemesinin sebebi, seyahat kartları yönergesinin tanımlar başlıklı kısmında, öğretmenin, “örgün eğitim kurumlarında kadrolu veya tam zamanlı fiilen görev yapan eğitim ve öğretim sınıfı personeli” şeklinde tanımlanmasıdır. Oysaki bu dar bir tanımdır. Örneğin Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin seyahat kartları yönetmeliğinde, eğitim ve öğretim hizmetleri sınıfı personeli, 657 sayılı yasaya göre görev yapan öğretmenleri, sözleşmeli öğretmenleri ve dershanelerde görev yapan öğretmen kadrosunda ki personeli kapsar şeklinde tanımlanmıştır.
Yukarıdaki örnekten de anlaşılacağı gibi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin daha geniş bir tanım yapmasının önünde hukuki bir engel bulunmamaktadır. Bununla birlikte, 5580 sayılı Özel Eğitim Kurumları Kanunu’nda, eğitim kurumu personeli çok daha geniş bir tanımı kapsamaktadır. Bu kanuna göre, özel eğitim kurumu tanımı, özel eğitim okulları ile çeşitli kursları, uzaktan öğretim yapan kuruluşları, dershaneleri, motorlu taşıt sürücü kurslarını, hizmet içi eğitim merkezlerini, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri ile benzeri özel öğretim kurumlarını kapsamaktadır. 4736 sayılı Kamu Kurumlarının Hizmet Tarifeleri Kanunu’nun 1. Maddesi’ne göre belediyeler ve bunların kurdukları birlik, müessese ve işletmeler, toplu taşıma hizmetlerinde indirim uygulamaya yetkilidir.
Bu doğrularla hareket ederek öğretmen arkadaşlarımız İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin hukuka aykırı bu tavrını yargıya taşıdılar. İndirimli seyahat kartından bütün öğretmenlerin eşit bir şekilde yararlanması talebiyle açtıkları dava halen devam etmektedir. Biz Güvencesiz Öğretmenler bu davanın kamu tarafından da bilinirliğini sağlamak, ayrıca bunun kişisel bir talep değil birçok öğretmenin ortak talebi olduğunu gösterebilmek için imza kampanyası başlattık.
Haklı talebimizi kazanmak, parçalanmış öğretmen örgütlülüklerini birleştirmek amacıyla tek tek güvencesiz çalışan öğretmenleri, Sosyal-İş Sendikası’nı, Eğitim-Sen şubelerini, AYÖP’ü ve Koop-İş’te örgütlenen dershane öğretmenlerini paso kampanyasının örgütlenmesine dahil olmaları için çağırdık. Çağrımıza ses veren onlarca güvencesiz öğretmen, İstanbul Eğitim-Sen 4 ve 5 No’lu şubelerinin Güvencesizler Komisyonu, Gaziosmanpaşa, Kartal, Mecidiyeköy, Beşiktaş, Bakırköy ve Avcılar ilçelerinde imza toplama sürecinin örgütleyicisi oldular.
Kazanımımız, paso hakkı talebimizde ne kadar haklı olduğumuzu göstermek ve eksiksiz tüm öğretmenlere paso verilmesini sağlamak olacaktır. Bunun yanı sıra ve daha önemlisi bu kazanımımız sayesinde gücümüzün farkına varacağız. Bu kazanım, bizim için bir nokta olmayacaktır; bu henüz bir başlangıçtır. Biz dershane öğretmenlerinin öğretmenlik kimliğini kazanmamızın önünü açacak ve biz ücretli öğretmenlerin geçici istihdam edilerek bir başkasının yerini dolduruyormuş gibi çalışmamız yerine okullarımızda hakkımız olan kadrolarımıza kavuşmamız için bizi harekete geçirecektir.
Günümüz ideolojisi bizim öğretmen olduğumuzu kabul etmemekte, özlük haklarımızdan ve kadrolarımızdan bizi mahrum etmektedir.
İhtiyacımız, yüreklerimizi birleştirmek, yekvücut onların karşılarına dikilmektir. Gücümüz zaten haklılığımızdadır.
30 Mayıs (2011) Pazartesi günü, Eğitim-Sen Güvencesizler Komisyonları’nın aldığı karar üzerine Unkapanı Müze Durağı’nda (eski Tekel Durağı) saat 13.30’da buluşacağız ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yürüyüp imzalarımızı belediyeye teslim edeceğiz. Sözümüz, hem teslim edeceğimiz dilekçelerin hem de açtığımız davaların takipçisi olmaktır.
Öğretmen arkadaşım, belki iş günün olacak belki de haftanın tek tatil günü ama unutma ki ne kadar fazla kişi olursak çığlığımız o kadar büyüyecek. Çağrımız, hep birlikte pasomuzu almak üzere belediyeye yürümektir.