CHP yeni parti politikalarını 2011 genel seçimleri öncesinde somutlaştırıyor. Uzun yıllardır üzerinde bulunduğu siyasi eksenini değiştirerek kendini ‘Yeni CHP’ olarak isimlendiriyor ve sosyal adaletçi politikalarıyla desteklediği değişimin sürecinin köklü olmasını isteyen bir çaba içerisinde olduğu gözlemleniyor. CHP’nin sosyal adaletçi projelerinden en önemlisi olan aile sigortası çok iyi anlatılamadı ve seçim sonucunu etkileyecek ölçüde bir taraftar […]
CHP yeni parti politikalarını 2011 genel seçimleri öncesinde somutlaştırıyor. Uzun yıllardır üzerinde bulunduğu siyasi eksenini değiştirerek kendini ‘Yeni CHP’ olarak isimlendiriyor ve sosyal adaletçi politikalarıyla desteklediği değişimin sürecinin köklü olmasını isteyen bir çaba içerisinde olduğu gözlemleniyor.
CHP’nin sosyal adaletçi projelerinden en önemlisi olan aile sigortası çok iyi anlatılamadı ve seçim sonucunu etkileyecek ölçüde bir taraftar bulamadı. Ancak özellikle bunun üzerinden gelir adaletsizliği ve yoksulluğu tartışmaya açıyor olması, AKP’nin ezberini bozmaya yetti. Ayrıca Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu’nun desteklediği 12 bağımsız adayın adaylıklarının sudan bahanelerle YSK tarafından iptal edilmesi karşısında, yasağın kaldırılması için almış olduğu tavır, CHP’deki değişimin olumlu yanlarından biri oldu. Son olarak, AKP’nin interneti sansürleme girişimlerine karşı, CHP’nin özgür yeni dünyayı inşa etmek isteyenlerle aynı tarafta olması, gelecek için umut verici gelişme olmuştur.
Bütün bunları bir yere not ettik ama CHP’nin soldan uzaklaştığı noktaları tek tek saymaya kalktığımızda, liste kabarıyor ve kimi zaman artılar eksileri götürme noktasına kadar gelebiliyor. Değişim körü olmamak için bunları tespit etmek gereklidir.
Yeni CHP’nin söylemleriyle kadroları tutarsız
Milletvekili aday listesinin ön sıralarında merkez sağdan gelmiş adayların azımsanmayacak kadar yüksek bir oranda olması, herkes gibi bizim de dikkatimizi çeken ilk nokta oluyor. Yeni CHP’nin merkez sağın AKP dışında kalan kalıntıları ile yaptığı seçim ittifakı sonucu aday gösterilen Sinan Aygün, siyasi görüşü sorulduğunda; milliyetçi, muhafazakar, sosyal demokratım diyebiliyor.
18 Aralık 2010 tarihinde yapılan CHP kurultayında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu CHP’yi üçüncü yol olarak konumlandırmış, tanımını da tam olarak netleştirmediği bir ‘yeni orta sınıfı’ kendisine merkez olarak seçmişti. Yeni orta sınıfının emekçi kesimi olması gerekenden çok daha zayıf, sermaye kesimi ise olmaması gerektiği ölçüde kuvvetli bir sınıfmış. Çünkü; küçük bir ayrıntı gibi duran ama çok önemli mesajlar veren milletvekili aday listesi sıralamasında, DİSK Genel Başkanı’ndan önce tekstil sektörü işverenleri örgütünün başkanlığından gelme bir isim olan Umut Oran’a öncelik verilmesi, emek mücadelesi temelli değil, sermaye temelli tercihlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Keza Ercan Karakaş, Enver Aysever gibi partinin sol kesimini temsil eden isimler milletvekili olarak ya aday gösterilmedi ya da seçilemeyecek yerlerden listeye koyuldular. Fikri Sağlar gibi solda devlet içindeki çetelerle mücadelesi ile tanınan bir kişiyi bırakın aday göstermeyi, partiye geri dönmesine için izin dahi vermediler.
Parti içi demokrasi tefferruat olarak görülüyor
CHP’nin son dönemde büyük bir iştahla hazırladığı raporlar yetkili organlarınca onaylanmış mıdır? Ya da hangi süreçleri geçerek onaylanmıştır? Bunu tam olarak bilmiyoruz ama bu belgeler partinin genel politikalarıyla ve kendi içinde tutarsızlıklar barındırıyor. Ülke sorunlarına çözüm aramak için raporlar hazırlamak önemlidir ama parti politikası geliştirme sürecini sadece onlarca başlık altında birbirinden bağımsız raporlar hazırlamak olarak görmek, yenilenme sürecini yanlış yollara sürükler.
Sosyal demokrat ve sol partiler, parti politikalarının belirlenme süreçlerini, bunlar doğru politikalar olsa bile, tepeden inmeci bir şekilde yapmaz geniş katılımlı şekilde organize edilen kurultaylarda, kongrelerde tartışarak yapar. Bunun için de parti içi demokrasinin eksiksiz çalışıyor olması gerekir! Yoksa olumlu bulduğumuz değişim süreçleri bile toplumsal ve tabansal bağlarının olmaması yüzünden içselleştirilemez, dirençlerle karşılaşılır ve bunlar kalıcı olarak aşılamaz. Hazırlanan raporlarda verilmek istenen mesajlar netleştirilemez çünkü ortak akıl oluşturulmamıştır. Zaman darlığından birbiri ardına sıkıştırılmış bilgi kümeleri halinde kamuoyuna sunulan sloganlar, bir çok algı karmaşası yaratır. Sadece lider odaklı seçim kampanyasının bir şekil şartı olurlar.
2011 seçim bildirgesi solda yer alan bir parti için ciddi eksiklerle dolu
CHP’nin hemen her öncelikli konuya değindiği ve yeniden sosyal demokrat bir parti olduğunu hatırlatmak istediği “2011 seçim bildirgesi”, yeni CHP’nin doğrultusu hakkında bizlere daha net ipuçları veriyor ve umutlandırıyor. Ancak bildirgenin önemli eksiklikleri vardır. Bazılarını kısa maddeler halinde sıralarsak;
-Kürt sorununu bölgesel kalkınma ile çözme saplantısı eskisi kadar devam etmiyor olsa bile bir çok açıdan eksik ve sorunun merkezine hala tam olarak inilmemiş
-Özgürlük mücadelesi veren halklarla işbirliğine ve dayanışmaya önem veren bir politika önerisi gözlemleyemedik. (Mısır, Tunus, Suriye, Yemen vs.)
-Çevre odaklı kalkınmanın yanında nükleer enerjiye destek veriliyor. Referanduma sunulacak kılıfıyla nükleer enerjiye h-evet denmesinin kabul edilebilir, anlaşılabilir tarafı yoktur
-ÖSYM kalkmıyor sadece sınavların isimleri değişiyor
-Eğitimdeki ve sağlık alanında yapılan özelleştirmenin yarattığı sorunlara karşı çözüm önerisi yok. Burs vermek, eğitimin özelleştirilmesine karşı çözüm değildir. Ücretsiz, kaliteli ve fırsat eşitliği yaratan çağdaş bir eğitim vaad edilmeli
-Eğitiminde müfredatın çağdaşlaştırılması ve temel eğitim materyali olan kitapların yenilenmesinden, özellikle ırkçı ifadelerin çıkartılması konusunda bir çalışma yapılmamış
-Kamuda taşeronlaşmanın kaldırılacağı söyleniyor ama özel sektörde de kaldırılması gerektiği es geçilmiş
-Sayılar her geçen gün artan göçmenlerin ve kaçakların hakları ile ilgili herhangi bir algı yok
-Yolsuzlukla mücadele vurgusu beklenenden eksik ve çözüm önerileri yetersiz
-Seçim barajının tamamen kaldırılması yerine indirilmesi vaat ediliyor
-Dokunulmazlıkları kaldıracağız deniyor ama hangi dokunulmazlıklardan bahsettiği belli değil. Sadece milletvekili dokunulmazlıklarını kaldırmak yetmez tüm dokunulmazlıklar kaldırılmalıdır
-Siyasetin finansmanı ve hazine yardımlarının adil şekilde tüm siyasi partilere dağıtılması önemsenmemiş
-Katılımcı demokrasi araçlarından hiç bahsedilmiyor
-Kültür politikaları eksik, sadece İstanbul odaklı olarak hazırlanmış. Kılıçdaroğlu Kars mitinginde özgürlük heykelinin ucube olarak görülüp yıkılmasından bahsetmedi
-Kentleşmeye konut yapma ve kentsel dönüşüm olarak bakılıyor
-Ekonomi politikasında temel olarak Derviş politikalarının etkisinin devam ettiği görülüyor
-100. Yıl hedefleri sadece bir takım makro ekonomik rakamlardan ibaret. Oysa bunlar dünya standartlarıyla karşılaştırılabilir şekilde verilmeliydi. Hayat standardının göstergesi hedefler yok. Ortalama yaşam süresi, yoksulluk oranları, bebek ölüm oranı, en az eğitim süresi, bilimsel makale sayısı, kitap sayısı, internet erişimi sayısı vs.
Yeni CHP ince bir buz üzerinde kayıyor. Eğer solda özgür yeni dünyayı inşa edenlerle aynı tarafta mücadele ederse, çıkmaya çalıştığı çanağa tekrar geri dönmeden, tarihi bir devrimin daha kapısını aralayacaktır.