Başbakan Erdoğan, Libya işgali, pardon, NATO operasyonuna ilişkin dün bu yazı yazılırkenki son açıklamalarında “Nihayet komuta NATO gücünün eline geçti, Paris devre dışı kaldı” dedi. Irak, Afganistan işgallerinden önemli dersler alındığının altını çizdi. Arap-Afrika Birlikleri’nin NATO’nun yanında yer almalarının önemine değindi. Türkiye’nin Libya halkına, kardeşlerine yönelik ateş açılması eylemlerinin içinde olmayacağı güvencesini verdi. Türkiye’de postmodern […]
Başbakan Erdoğan, Libya işgali, pardon, NATO operasyonuna ilişkin dün bu yazı yazılırkenki son açıklamalarında “Nihayet komuta NATO gücünün eline geçti, Paris devre dışı kaldı” dedi. Irak, Afganistan işgallerinden önemli dersler alındığının altını çizdi. Arap-Afrika Birlikleri’nin NATO’nun yanında yer almalarının önemine değindi. Türkiye’nin Libya halkına, kardeşlerine yönelik ateş açılması eylemlerinin içinde olmayacağı güvencesini verdi.
Türkiye’de postmodern darbe olabiliyor da, dünya ölçeğinde gerekli görülen ülkeler, iktidarlara ders vermeye, iktidardan düşürmeye yönelik postmodern işgal olmaz mı hiç? Tam da Başbakanımızın altını çizdikleri gibi; ABD merkezli Irak, Afganistan işgallerinde yaşandığı üzere, işgal operasyonlarında işbirliği yapan işgalci zengin Kuzey dünyasının ülkeleri, bataklıkta saplanıp kalıp, başarılı işgal operasyonları, savaş ganimetleri hevesleri kursaklarında kaldığında; bedeli kendileri için en az zararla kapatmak üzere askeri güçlerini çekme yarışındalarken. Devreye NATO askeri güç ittifakı, yeni misyon, vizyonlarla sokuluverdi.
AKP’nin kuruluşu, iktidara gelişinde önemli rol oynamış Irak işgalinin önünü açma siyaseti, projelendirildiği, söz verildiği gibi sonuna kadar işletilseydi, Irak tezkeresinin çıkması gafleti, suçu işlenseydi, komşu ülke olarak bataklıktan kolay kolay çıkma şansını bulamayacak Türkiye, üstüne üstük kendi toprakları içinde bir sürü yeni askeri işgal bölgesinde, başta ABD NATO askerlerini barındırıyor konumda olacaktı.. O gün bu gündür NATO çerçevesinde Irak, Afganistan, İran’a yönelik Türkiye’ye verilmek istenen görevlerin, ödenecek bedellerinde Türkiye’nin altından kalkamayacağı boyutlar var.
Irak’ta henüz kapsamı belirsiz sorumlulukların yerel yönetimlere aktarılması, askerin ağırlıklı gücünün geri çekilmesi, Afganistan operasyonlarında NATO güçlerinin de devereye sokulması, İran’ı frenlemeye dönük ise Türkiye’de NATO füze koruma kalkanı projesinin öne çıkarılması gündeme geldi. Yeni Osmanlıcılık düşlerinde, ABD-AB’nin Ortadoğu çıkarlarının kilit noktasında, İslam-Ortadoğu ülkelerinin siyasi iktidarları, haritalarının yeniden düzenlenmesi sürecinde “ılımlı İslami iktidar projesi” ile birlikte, kedine stratejik ortak, liderlik vizyonu biçmiş iktidarımız.. Çok büyük çelişkilerin yaşandığı İslam dünyasında sokakların başkaldırısı ile gündeme gelen gelişmelerde, iki arada bir derede…
Doğrusu, Libya’da istenen yeni iktidar oluşumu, dahası haritalar bölüşümünde, belki de ülke bütünlüğünün parçalanması hedefinde, doğrudan işgalin olası bedellerini üstlenmeden, sonuçlarını alma arayışları gündemde.. Postmodern işgalle alınacak sonuçlara ilişkin insan hakları kayıpları da içinde, olasılıklar sınırsız. Postmodern işgalin Libya halkının genel çıkarlarından yana kaygılarla olmadığı ise kesin..
Erdoğan hükümetlerinin kendi konumlarına, biçilen rollerine dönük en haklı çıkışlarına bile stratejik ortaklardan gelen sert tepkiler besbelli bu sıkışıklıktan. Erdoğan hükümetine “one minute” benzeri bir şov için izin verilmiyor. Başbakan Erdoğan haftalar arayla “NATO’nun işi yok”tan “NATO’suz olmaz” deme noktasına düşüyor. Tezkere çıkmadan askeri, silahlarla donatılmış gemileri yola çıkarmak zorunda kalıyor.